Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac |
|
||||||||||
|
Bazı küratörlerimize gore, tuval sanatı bitti(!) Chicago’daki ünlü Premier galerisinin 30 yıllık galeristine soruyoruz ve bakın yanıtı nasıl veriyor, “Tuval resmi bitti diye bir konu yok. Günümüzde çağdaş sanata kavramsallık, bir yenilik olarak enstalasyonla girdi ve değişik, güncel bir sanat akımı olarak devam ediyor. Bugün kavramsal sanat üreten bir çok sanatçı yine tuval resmini ve heykel çalışmalarını değişik malzemeler de katarak sürdürüyor. Bu arada resim sanatında belli bir düzeyi yakalayamamış olan bir çok sanatçı da “video enstalasyon” yani video düzenlemesi yaparak çektikleri çok kısa metraj filmler ile daha yoğun halk kitlelerine ulaşabilme çabaları veriyorlar.’’ Video enstalasyonlar yine de televizyonlarda yer alan ucuz diziler ve Hollywood yapımı teknolojik filmler gibi, yığınlara ulaşamıyor ve mesajlarını bu filmlerin verdiği gibi veremiyorlar. Sadece bir kısa metraj sanatsal dökümanterler arşivi oluşturulmuş oluyor. Oysa televizyonlardaki ucuz diziler ve Hollywood yapımı prodüksüyonlar ile tüm dünya bir beyin yıkama fırtınası içinde sürükleniyor. Bu filmlerin verdikleri yalnış mesajlar ile, özellikle dünyada teröre yönelik suç oranları artıyor, sosyal yaşam da bu filmlerden verilen mesajlar ile yalnış veya doğruları içine alarak değişim yaşıyor. İzlediğim bir çok video düzenlemelerinde verilmeye çalışılan mesajların, büyük prodüksüyonlu filmler ile zaten verildiğini de biliyoruz… Yeniden toplumsal sanata mı koşuyoruz… Kavramsal sanat ile güncel bir sanat ortaya konulmak istenirken, giderek bu kavram, siyasal boyutları da içine alarak, daha da değişime gitmektedir. Ne yani, görsel sanatlarda yeniden toplumsal sanata mı dönmeyi amaçlıyoruz… Oysa, günümüzde toplumsal sanatın vereceği mesajları zaten sivil toplum örgütleri dev kitleler ile hem medyaya ve hem de dev alanlara taşıyarak bazen tüm dünyada sansasyonlar uyandırmaktadır… Türkiye olarak Batı’da el sanatlarımızın dışında pek tanınmazken birden kavramsalcı kesilerek neyi kurtarmaya çalıştığımızı bir türlü anlayamıyoruz. Kavramsal sanat yapılmasın demiyoruz. Elbetteki güncel bir sanat kavramını bizlerin de uygulaması gerekir fakat, bunu uygularken ahkamlar keserek resim sanatının bittiğini iddia etmekle kimler ne tür rant elde etmek istiyor, hangi sponsorluklardan neler kazanıyor, bunun iyice irdelenmesi gerekmektedir. 70’li yıllarda enstalasyonun adını koyduk… Sırası gelmişken şunu da belirtmekte yarar vardır: ülkemizde 1975 yılında dev boyutta kavramsal çalışmalar yapıldı ve o tarihlerde yapılan çalışmalar için, “Düzenleme sanatı” adı verildi Yani Düzenleme sanatı olarak bilinen ve bugün kavramsal sanat olarak nitelendirilen enstalasyon çalışmalarının adı, bu sanatın ortaya çıkmasından 15 yıl önce Türkiye’de konulmuş oldu. Neden bugün kavramsal sanat ile rant elde etmeye çalışan kesim bu gerçeği gündeme getirmekten kaçınıyor? İlle de Batı’nın eteğinden tutarak mı görsel sanatlarda kendimizi sergilemeliyiz... Batı geçmişte Anadolu medeniyetleri üzerinde araştırma yaparak bizden çıkmış olan estetik değerleri çağdaş sanata taşıyabildi ve tekrar bizlere yenilik olarak sundu. Bizler neden kendi öz kültür değerlerimizi irdeleyerek kendimize özgün sanatımızı ortaya koyma cesareti göstermiyoruz? Görsel sanatlarda koleksiyonculuk yine tuval resmi ve görsel sanat objelerinin biriktirilmesi ile sürüyor. Kavramsal olarak üretilen işlerin bir çoğunu saklamak için ne galerilerin nede koleksiyoncuların depoları mevcut değil. Günümüz sanat akımını yaşamak için profesyönel galeriler zaman zaman kavramsal sergiler açıyor fakat, bu sergilerden kavramsal sanat satmak pek mümkün olmuyor. Bu sergileri de çoğunlukla müzeler ve kazanç amacı gütmeyen kuruluşlar gerçekleştiriyor. Bu arada sponsorluk müessesesinin pastasından büyük pay alan bu sergilerin ve etkinliklerin, kalıcı görsel sanatlara da darbe vurmadığını kimse ileri süremez… Ayrıca toplumun yüzde kaçı kavramsal sanata ilgi duyuyor, anlayarak izliyor ve sürekliliği ne kadar olacak bunu da düşünmek gerekir.” Kurabiyeli kavramsal… Geçtiğimiz hafta Kadıköy’deki iskele civarında bağdaş kurup elimdeki bir kutu kurabiyeyi yere dizmeye başladım. Çevrede kağıt mendil satan bir kaç çocuk yanıma gelerek , “Abi be kurabiyeleri yere atacağına bize ver de yiyelim” dediler. Onlara, “Hayır veremem. Ben kavramsal sanat yapıyorum.” dedim. Çevreden gelen meraklı gruptan birileri kendi aralarında konuşuyorlardı, “Herhalde kafayı yemiş”. Birisi, “Sen ne yapıyorsun kardeş” dedi. Ona, “Kavramsal sanat yaparak, çocukların imrendikleri kurabiyeleri yiyemediklerini vurguluyorum. Bu yaptığım bir sanattır” dedim. Soruyu yönelten ne yanıt vereceğini bilemedi ve, “Ne çatlaklar var bu dünyada” diyerek uzaklaştı. 20 dakika kavramsal sanatı anlatmak için çaba harcadım ve sadece biri iki genç, “Sanatçıdır ne yapsa doğrudur” diyerek etraftakilere saygılı olmaları çağrısında bulundular… Sivil toplum liderliğine soyunmak… Bir bienalde sanatçının çöp yığını oluşturarak yaptığı kavramsal eserinin, temizlikçiler tarafından yalnışlıkla süpürüldüğünü ve sanatçının tazminat davası açtığını haberlerden biliyoruz. O sanatçı ne yapmak istemişti diye düşündüğümüzde , “Helhalde çevre kirlenmesini veya toplumlardaki kirlenmeyi vurguluyor” diye yorumladık. Olabilir, sanatçı çevreciliğe de soyunabilir ama, bu tür sanat eserlerinin taval resmini, heykeli, seramiği, cam çalışmalarını ve diğerlerini bitirebilmek gibi bir iddiası olabilir mi? Elbette ki kavramsal sanatın bir değeri vardır ve ülkemizde de, Batı’yı anımsatan değil, kendimizi ortaya koyabilen kavramsal sanattan örnekler vermeliyiz. Bu örnekleri ortaya koyarken de, sanatın diğer dallarını hiçe saymak gibi bir fikrimiz olmamalı. Yoksa bu iddia sahibini gülünç duruma düşürebilir. E-mail: yuc111@aol.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yücel Dönmez, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |