Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Güneşin bile kendini göstererek, bir nebze olsun ara verdiği şu soğuk kış günlerine bir solukluk bir arada biz verelim diyerek başlamak istedim satırlarıma. Güneşin sıcaklığını yansıtarak belki buralardan aynı sıcaklığı seninde hissetmen temennisiyle kuruyorum cümlelerimi. Bir önceki mektubunda yazmaya başladığını söylemişsin. Kocaman teşekkürler yazmaya başladığın için. Hem de tüm duygu yüklü teşekkürlerimi göndermek istiyorum sana. İçinde senden izler olan, duygularını, düşüncelerini ve belki de umutlarını taşıyan mektubunun gelmesini büyük bir keyif ve özlemle bekleyeceğim. Biliyor musun ? Küçük bir tebessüm bile bazen insani mutlu kılmaya yetiyor. İste bu mektup; hem zamanlamasıyla, hem de geldiği kişiyle alakalı olarak belki de Tanrının bana sunduğu bir bayram hediyesi olacak. Nasılsın demiştin ya ? Beni soracak olursan diye devam eden mektup cümlelerinden olsun, bende iyiyim demek istiyorum. Yoğunluk, koşarak devam eden ve yakalamaya çalıştığımız hayatın plesengleri diyelim. Nasılsın sorusu o kadar geniş ki, inan bazen ben bile nasıl olduğum sorusuna tam anlamıyla cevap bulamıyorum. Sadece geniş bir perspektiften ifade edecek olursam yoğun geçiyor diye adlandırmak en doğrusu. Vatanında olmanın, sevdiklerinle beraber olmanın anlamını tarifsiz bir mutluluk diye nitelendirebiliyorum. Diğer yanda yaptığım uğraşları sevmenin keyfi bir nebze olsa da yoğunluğu tatlı bir yorgunluğa dönüştürüyor. Bazen yorucuda olsa insanin özlemlerinin, duygularının bir nehir misali yol aldığını görmek yaşamanın, var olmanın gerçekliği diye düşünüyorum. Kendisini dinlemesi insanin hele ki bir müziğin tılsımlı duyumsamalarında, gerçekten aklın bütün ayrımsamalarını gözler önüne seriyor. Bunu zaman zaman da olsa çemberin dışına çıkmak olarak nitelendirdiğim şekilde bende yapıyorum. “Beyaz Turnayı” aramanın yolunda seher yıldızının rehberliğinde bir seyyah gibi ilerlemekteyim hayatin su akil almaz yolculuğunda. Zamanın aynasından yansıyanları düşlerde birleştirip gerçeğe dönüştürme sevdası belki de beni alıp götüren. Uzak diyarları yakın etme, imkansızı olağan kılabilme uğraşı diğer bir tanımıyla. Evet bayramda geliyor. Bayram hepimizin çocukluğumuzdan bu yana aklımızda kalan bol sekerli bol sevinçli günler. Hele ki sevdiklerimizle bir arada olabiliyorsak ne mutlu bize. Sende bayramda anneme gideceğim demişsin. O kadar kısa ama o kadar içten ve bir o kadarda duygu yüklü bir cümle geldi ki bana. Simdi özlemlerim depreşti yüreğimde ve bunun üzerine ben de validemi aradım. Ve bu cümlenle ilgili bir kaç satır yazmak ihtiyaç oldu. Hani gözlerimizi kapattığımızda yüreğimizden süzülen bir damla vardır ya. İste sevgilerin bütün tanımlamalarının başını çeken annelerimiz. Acıkınca ağlayan, üşüyünce üstümüzü örten, gece yarısı ninnilerinin en güzel sesi annelerimiz. Çocukluğumuzun ve hayatımızın müdahil ilk rehberi. Belki simdi büyüdük o kadar ihtiyaç duymuyor gibi gözüksek de bizi yine de kollayan, saran annelerimiz. Eve her geç geldiğimizde, kapıyı açınca bizi bekler bulduğumuz annelerimiz. Başka şehirlerdeyken bile arayıp üstünü kalın giyin üşütme diyen, yemeğini güzel ye, ihmal etme diyen annelerimiz. Anne ya artık büyüdük diye verdiğimiz serzenişli cevaplara. Siz benim gözümde hala çocuksunuz ve bir gün Anne baba olursanız anlarsınız diyen annelerimiz. Babalarımızla aramızda bir iletişim köprüsü kuran, bazen bir dost bir arkadaş olan annelerimiz. Hayatta neye muaffak olursak olalım, asla hakkını yeterince ödeyemeyeceğimiz annelerimiz. Umarım bir gün sende anneliğin kutsiyetini tadar ve onun erdemini yaşarsın. Başta da kurduğun cümle gibi, git şimdi sende annene koş. Büyük bir özlemle sarıl annene ve beraberce bu kutsiyetin tadını çıkar . Yine farkındayım cümleye nokta koymanın zamanı geldi. Yinede mektubunla bu yoğunluğa bir nefeslik mola verdirdiğin için teşekkür ederim. Görüşmek üzere diye bitirilen, insanin içinde umutlarını taze tutan sözlerle noktalamak en doğrusu gibi geliyor. Şimdilik gözlerinden öpüyorum, dudaklarından öpmeye kıyamadığım için. Hoşçakal gönlümün güzeli, görüşmek üzere. Doğan ORMANKIRAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Doğan ORMANKIRAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |