..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Bilgen




28 Kasım 2005
Susun ve Yaratın Artık...  
Bilgen
Sonra baktık, tüm değerler kelimelerin kaygan zeminine asılı kalmış... yarattığımız kavramlar en büyük celladımız olmuş.


:AGHJ:
     
SUSUN!
SUSUN VE YARATIN ARTIK....

Ne çok şey söyledik, ne çok şey konuştuk dostluk üzerine...Dostluk dedik; ‘fedakarlık’tır, dostluk: ‘paylaşım’dır, dostluk: ‘ıslatabildiğimiz omuz, tutabildiğimiz el’dir... Dostluk: ‘içinin gizini gösterebilmek, görülen gizi sindirebilmek, beşer yanlışlara gülüp geçebilmek, onarabilmek, üretebilmek, sesini türkülerine katmak, sesini türkülerde duymak’tır dedik hiç susmadan... ‘yarin yanağından gayrisi’ydi dostluk... kelimeler yetmiyordu anlatmaya. Dünyanın tüm kelimelerini, cümlelere sığdırmalıydık, çünkü anlatılan, anlatılmaya çalışılan dostluktu...
     İşte her şey tamamlandı böylelikle (tamamlandı sandık)... Dostluk adını bir gemiye verdik, içine de her türden ikişer nüsha koyduk, geçtik geminin dümenine ne rotamız vardı ne yelkenimiz, ne rüzgarımız vardı ne de denizimiz... ama buna rağmen hepimizin en az bir tane gemisi oldu limanlarda... İçimiz rahattı artık... malum gemimiz tam teçhizat hazırdı yola koyulmaya.... hayatın zorluklarına karşı alnımız ak durabilirdik artık, yanımızda ılık bir nefesle…
     Sonra baktık, tüm değerler kelimelerin kaygan zeminine asılı kalmış... yarattığımız kavramlar en büyük celladımız olmuş. Ne ıslanan bir omuz olmuşuz, ne ıslatabildiğimiz bir omuz bulmuşuz... ne türkülerde sesimiz çıkmış ne de türkülerimizin sesi duyulmuş... bir ‘içimiz’ olmadığından olsa gerek ne içimiz görünmüş ne de bir iç bulabilmişiz bakabilecek... zaten böyle böyle tanışmışız boşluklarla...
     Boşluklarımız arttıkça biz konuşmuşuz yine... boşluklarımız arttıkça biz gemiler yakmış, gemiler yapmışız. Gemiyi batıran yok eden kaptanmış bazen, bazen de mürettebat... oysa biz ısrarla mürettebat arabeski yapmışız ardından... haksızlığa uğrayan hep biz olmuşuz, kahpe felek bize oyun oynamış, hayatın sillesini hep biz yemişiz...
Doğanın basit bir döngüsü işlese de aslında (etki ettiğin kadar, etki ettiğin kalitede bir tepkin olur!) görmezden gelmişiz, pek çok şeyde yaptığımız gibi... Omzumuz ıslanmadan omuz ıslatabileceğimizi sanmışız, türkü söylemeden ses gelir sanmışız...
Bir bataklık gibi bu süreç... konuştukça yittik, yittikçe konuştuk... aklımıza hiç gelmedi kaptan oluşumuzun sorumlulukları... Unuttuğumuz bir şey vardı halbuki; içselleşmek, derine inebilmek, duyumsayabilmek, hissedebilmek, hissettirebilmek, gülebilmek, ağlayabilmek, yaşamak yani ısrarla ve inatla susarak, hiç konuşmadan yaşamak....
     Susan insanları seviyorum artık... yaşayanların konuşmaya daha az ihtiyacı oluyor çünkü... biliyorum ki yaşayamayanlar ve yaşatamayanlar nutuk atıyor durmadan. Öyle güzel örnekler var ki buna; bakınız seçim propagandaları, bakınız meclis kürsüleri, bakınız sendika yöneticileri, bakınız vs. vs...
     İşte tam bu noktada durmalı insan... işte tam bu noktada yeter diyebilmeli... işte tam bu noktada içselleşebilmeli... işte tam bu noktada türkü söyleyebilmeli... işte tam bu noktada! işte tam bu noktada ısrarla ve inatla susup yaşayabilmeli...
     Keskin bir viraj ‘işte tam o nokta’... ya virajı alır kavramları yarattığımız kadar doldururuz içini yada yaratır yaratır boşaltırız... Hadi durmayın ‘tam o noktada’yız... seçin ısrarla ve inatla susanları, seçin kavramları yarattığı kadar içini doldurabilenleri... her zamanki gibi seçim bizim tüm sorumluluklarıyla birlikte...

     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.



Bilgen kimdir?

cümle kuruyorum sadece. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bilgen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.