..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Bilgen




28 Kasım 2005
Korkumuz Hayatın Kendisine...  
Bilgen
Korkun şimdi! Yaşayamadıklarınızın sorumluluğu sizin omuzlarınızda kalacak… Sorulacak tek hesap kendinize olacak… Zehriniz sadece kendi içinizde akacak…


:AFIJ:
KORKUMUZ, HAYATIN TA KENDİSİNE…


Kimilerine göre doğa, kimilerine göre Tanrı bahşetti insanlara düşünme ve karar verme yetisini. Kanunlar yapıldı, töreler kuruldu sırf insan türü kendine ait kuralları belirleyebilsin, kendine dair kararları alabilsin, eğitilsin, içindeki vahşiliği dizginleyebilsin diye… (ki yapılan son araştırmalar hala insanın ‘orman adamlığı’ evriminin tükenmediğini, aç kalınca kendi türünü bile yiyebileceğini gösteriyor …) bir süre sonra evrendeki her şeyin amacından saptığı gibi kurallar, kararlar da varlık nedenini yitirdi. Her zaman ki gibi sorumlu bizdik, süreç yerine sonuca odaklandığımızdan mıdır nedir bilmem ezberledik sadece, kuralları belirlemek, kararları verebilmek yerine hazır olanları kendimize dahil ettik üzerimize uymayacağını bile bile…
İçimizin giziyle karşı karşıya kalmamaya özen gösterip inatla ve ısrarla kaçsak da, sıkışıp kalıyoruz yine onun amansız çığlığıyla… Toplumun ağır kokusu, içimizin en gizli tenhalarına çekerken özümüzü, ‘tek tip’ kişiliğimiz gözün gördüğü her yerde faaliyette. Üzerimize her an kan sıçratmaya hazır bir toplu bakışın altında (başkalarının dayattığı) kalıplara uyma telaşındayız. ‘Günaydın’lar, ‘iyi geceler’, ‘hayırlı bayramlar’, ‘mübarek kandiller’ dese de dilimiz, karşımızdaki gülüşü her an tüketmek için tetikteyiz. Namlunun ucunda kendi zaaflarımızın, yaşayamadıklarımızın hıncı…
Kendi sorunlarımıza sırtımızı dönüp o ‘aptal kutusu’nun önünde hiç olamadıklarımızı, hiç yaşamadıklarımızı yaşamışız gibi kabullenip, oradaki sahteliklere tapan acınası taraflarımızla anlamsızlık dehlizinin dibine vura vura yaşıyoruz. Elimizde ‘çözümler’ kitabıyla dolaşıp insanlara ‘amme hizmeti’ yapma derdine düşsek de (malum doğru sadece bizim tekelimizdedir) kendimize pek bir hayrımız dokunmuyor. Evren üzerinde (uzaylılarda dahil) tüm canlıların nasıl yaşamaları ve ne yapmaları gerektiğini biliyoruz da kendi yaşamımızda bu ‘Tanrı vergisi’ mucize pek kendini hissettirmiyor. Kendimize karşı bu denli vurdumduymaz, başkalarına karşı bu denli acımasız olabilecek kadar korkuyoruz. Korkumuz bize dair olan her şeye… korkumuz hayatın ta kendisine…
Ah içimizin yanan korları, ah içimizin sinsi dilleri; ne çok seversiniz karanlıklar yaratmayı, ne çok seversiniz olamadığınız her şey için olanları (olabilenleri) olunmaz kılmayı… kimse sizi size bırakmaz da ondan mı bırakmazsınız kimseyi kendine? Kimse ‘hayat tecrübenizi’ yaşanmış saymazda ondan mı yaşanmış saymazsınız diğer hayatları? Kimse anlamaya çalışmaz da ondan mı anlamak istemezsiniz olanları? Kimse yaşamak istediklerinizi yaşatmaz da ondan mı kısıtlarsınız karşınızdakinin tüm yaşam kaynaklarını? ‘el alem ne der’ dedikleri için mi ‘el alem ne der’ dersiniz durmadan?
Hiçbir düş göremeyecek kadar uyanık, hiçbir gerçeğe dahil olamayacak kadar uyurgezeriz. Hiçbir şey doğal değil artık, hiçbir şey sahici değil… yeni yetme çocuklar gibi evcilik, doktorculuk, insancılık oynuyoruz hepsi bu…
Bu toplu, bu kanlı bakış bizim… çekin artık tüm hücrelerinizi başkalarının yaşam damarlarından. İçinizde ki zehri akıtmanın başka bir yolunu bulun! Ezbere yaşamayacak artık yeni dünya çocukları. Sizin ‘çözümler’ kitabınızı yerle bir edecekler. Bilecekler çünkü, insanı farklı yapanın farklı bakmak olduğunu… Yozluğu, kendini hiçe saymayı öğretseniz de durmadan, tartışmaya kapattığınız her imza hükmünü yitirecek… düşüncelerinin büyüsünden korkmayacaklar, evreni kucaklamaktan korkmadıkları gibi… kendine ait ‘doğru’ları yaşarken çığlık çığlığa, korkmayacaklar ‘başka doğru’ların varlığından ve yargılamayacaklar başka ‘doğru’ları… ‘Mutlak doğru’ olmadığının farkına varacaklar… cinayet işlemeyecekler, anlamayı öğrendiklerinden… kavga etmeyecekler, uzlaşmayı bellediklerinden… ‘olabilir’ diyebilecekler, kaypaklık nedir bilmeden, sadece ve sadece hayatın bin bir rengini gördüklerinden, sınırlarını kavradıklarından… başka hayatlara duyarsız kalmayacak ama başka hayatlara müdahale etmeyecekler, kendi hayatlarını nasıl yaşamak istediklerini bildiklerinden… boşlukları olmayacak, içlerine bakmaya cesaret ettiklerinden… korkmayacaklar gülmekten ve ağlamaktan, korkmayacaklar sevmekten ve sevilmekten, korkmayacaklar düşmekten ve yaralanmaktan… Çıta onlarda, yükseltecekler durmadan…
Korkun şimdi! Yaşayamadıklarınızın sorumluluğu sizin omuzlarınızda kalacak… Sorulacak tek hesap kendinize olacak… Zehriniz sadece kendi içinizde akacak…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.



Bilgen kimdir?

cümle kuruyorum sadece. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bilgen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.