..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Bilgen




28 Kasım 2005
Kendini Hesaba Çekemeyenlerin İşidir İhanet...  
Bilgen
Kaç ‘eksik yan’a, kaç insan düşer? Kaç insana, kaç acı? Kaç acıya, kaç kabulleniş? Aldatan insanlar gördüm, aldatılanlarda…En eski günahımız bu...


:AEGJ:
     Kendini hesaba çekemeyenlerin işidir ihanet…

Son günlerde Hacettepe Uni Grup84’ün, Ellerin Nerde’sini dinliyorum… Elektro gitar ve bateriyle yapılan müziğin sözlerine bakınca buram buram arabesk görüyorsunuz… Sarıp sarmaladı notalar beni, içimde yok etmeye gayret ettiğim, benim olmasını kabullenemediğim arabesk yanıma dokundu sanırım.
Muhalif tavrımı elden bırakmamaya çalışarak dinlesem de, garip bir teslimiyet havası hakim bende. Kadere isyan etmeyi, bir başkası olmadan yaşayamayacağını düşünmeyi, hasretten ölmeyi fazla ironik, sözlerini sonsuz basit bulsam da, müzik ve solistin içtenliği sarıyor… Zaten yaşanmış bir dramın ürünüymüş eser… Hayatın içindeymiş yani ihanet… Gerçek oluşudur belki de bu kadar dinletmesi kendisini. Yılardır her şekilde işlenen bu konudan kaçış yok sanırım…Türk filmleri üzerine annemle yaptığım sohbetleri hatırlattı biraz. Hem zevkle izleyip, hem de ‘yok canım, bu kadarı da mümkün değil, iletişim problemi var bu senaristlerin’ derken ben, annem her defasında o ekranda yaşanan her şeyin gerçekliğini savunurdu bana. Gülerdim… Ama sanıyorum haklıymış annem, hem de hep… insanların en eski günahıymış bu…
İhanet üzerine söylenebilecek çok söz, sorulabilecek çok soru var. Hepsi tanıdık, fakat. Bir şekilde hepimizin gündemini işgal etmiştir bu çetrefilli konu. Genelde aklı başında olan bir insan evladı aldatmak ve aldatılmak üzerine benzer şeyler söyler. İhanetin altı çizilerek yanlış olduğu vurgulanır. İki yüzlülüğümüzün somut bir kanıtıdır, altı çizilen cümleler… konuşurken ahlak kurallarını ezbere sayıp döken bizler işin eylem kısmında pek başarılı değiliz. Önceleri ilginç ve zor gelirdi bu çelişki ama şimdi sadece gülüyorum. Kendini hesaba çekemeyenlerin işidir ihanet… kendisinin farkında olmayan, kendisine yetemeyen içinde sonsuz bir yalnızlık taşıyanın işi… yalnızlığını ‘daha çok’la doldurabileceğini düşünen ve her an biraz daha yalnızlaşanların işi… korkakların işi…
İşin toplumsal ahlak kurallarında değilim… toplumsal ahlak kuralı dediğin, topluma ve toplumdan biri olarak sana rağmen (yani bu kuralları koyanlardan biri de sen iken) kendinin ve toplumun yasakladığı şeyleri yapabilme, yaptıktan sonra da daha yüksek sesle kurallar koyabilme yeteneği değil mi… şimdi bu toplumu alsam karşıma ve sorsam bu soruyu koro şeklinde kocaman bir “hayıııııır”la birlikte bir sürü ‘erdem dip notu’ duyacağıma bahse girerim, şükürler olsun ki gülüp geçmeyi öğrendim…
Ben işin vicdani boyutundayım daha çok… kimseyi sonsuza dek sevmek zorunda değiliz, kimsenin sonsuza dek yanında, yanı başında olmak zorunda değiliz. Hatta sevgisiz sadakat de ihanettir. Bağlılık yeminleriyle karşımızdakini ama daha çok kendimizi inandırmaya çalışsak, yalnızlığı böyle böleriz sansak da her şey değişmeye ve bir gün hükmünü yitirmeye mahkum… son sözün yani finalin nasıl olacağı meselesi tıkanıyor işte bizde… bunu kabullensek ve yeri geldiğinde çekip gitmeyi, yeri geldiğinde gidenin arkasından içimiz acıyarak da olsa ‘hayat devam ediyor’ diyebilmeyi yani herkesi ve her şeyi aynı anda yaşamımızda var etmenin mümkün olmayacağını bir anlasak, ihanetin zehri karışmayacak kanımıza… ki en çok bu yaralar bizi. Her insanın hayatta en az bir defa aldatılması gerekliliğine inansam da (her insan her şeyi tatmalı çünkü, anlamanın yolu yaşamaktan geçer…) ‘insan onuru’ dediğimiz şeyin bu kadar ucuz ve kolay olmadığını anlayabilsek…
Günümüz insanı, renkli yaşam adını takmış bu onursuzluğa. İlginç açıklamalar var, deniyor ki; sizin eksik taraflarınızı dolduramıyorsa bir insan, eksik taraflarınızı bir başkasıyla doldurmanın yani bütünlenmenin bir yoluymuş ve mubahmış ihanet. Eksik yanlar… pek çok cümle sığabilir, bu cümlenin içine. Bizim dışımızda kim, hangi mucizevi insan bizim ‘eksik yan’larımızı tamamlayabilir? Kaç ‘eksik yan’a, kaç insan düşer? Kaç insana, kaç acı? Kaç acıya, kaç kabulleniş? Aldatan insanlar gördüm, aldatılanlarda… ‘Aldattım çünkü’ ile başlayıp ‘pişmanım’ la biten, ‘neden bunu bana yaşattı’ ile başlayıp ‘her şey yalanmış’la biten cümlelerini kanıksadım. O gurur abidesi başı dik insanların, acısını arabeskleşerek ifade etmelerine ve bazen ancak arabesk bir ifadenin yetebileceğine şaşırdım. Acısını öğrendim, pişmanlığını da… tahribatını ve yıkımını an an ezberledim. Anlamadım ama…
Hayatın içinde pişince, sivri taraflarımın bileyleneceğini söyleyen, ‘bahsettiklerin radikal seçimler gerektirir ve bu mümkün değil” herkese sesleniyorum! Aslında siz de farkındasınız her şeyin ama kılıflarınızın elinizden alınışı, hatırlamak istemediklerinizin hatırlatılışı canınızı sıkan ve aynı çatının altında buluşma, aynı gerekçelere sarılma gayretini doğuran sizde… Ya çekin gidin ya da kalın, bunun ortası yok, hayat bazen ya heptir ya hiç, hiçbir kılıf uymaz buna… İhanet onursuzluktur! Önce kendi bünyenize…




     
     




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.



Bilgen kimdir?

cümle kuruyorum sadece. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bilgen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.