Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
- Sana Bolu dağlarında bedava tatil yaptırıyorum(!) Niye kızıyorsunki..! Dilersen kayak bile yapabilirsin, bak mevsimi de gelmiş, işte ispatı, kar yağıyor dışasrda. - Ne kadar ilginç. Ne kadar rahatlatıcı konuşuyorsun, tam şu anda huzura kavuştum inan! Mühendise kızmıştım ama daha fazla üstüne gitmek istemiyordum. Tüm düşüncem , bir an önce bu sorunu kökünden çözmekti. Ama nasıl? Patronu arayıp, " Efendim dün gece Didem yüzünden çok içtim. Anlarsınız, işe gelmek için içimde en ufak bir istek yok ! Bugün için bağışlayın beni! " mi deseydim. En iyisi biraz dışarı çıkmak ve dışardaki o mis gibi dağ havasını ciğerlerime çekmekti. Böylece düşünemeyen kafama biraz oksijen gider de yolumu bulurum, diye düşündüm. Ancak o günkü ofis işlerinin önemini düşündükçe ' Sonumun geldiğini ' anlar gibi oldum. Yabancı bir şirketle iş bağlantısı ve başrolde ben. Herşey yatacaktı... Kapıyı açtım..açamadım. Ne kadar ağır bir kapı bu diye söylendim. Marufa seslendim. - Kilitli mi bu kapı. - Yoo hayır! dedi Maruf. - Açılmıyorki ! Bir yandan kapıya asılırcasına yükleniyordum. Sonunda aralandı. Öyle bir soğuk yaladı ki yüzümü, akşamın yorgunluğundan olacak, bir ürperti geçirdim. Bu ürpertim iki-üç saniye içinde büyük bir korkuya, paniğe dönüştü. Neden mi? Kapının önünde oturmuş, elinde dolmalık bir biberi hart! hurt ! yemeye çalışan koca bir boz ayı. Hemen kapıyı kapadım, mühendis Maruf'un yanına. Güçlükle soluk alıyordum. Nabzımın kaça yükseldiğini tarif edemem. - Yaav kapıda koca bir ayı oturuyor, dedim . - Ne ayısı ? dedi Maruf. İnanmamış olacaktı ki doğru mutfağa koştu, yan pencereden evin önüne doğru baktı. Telaşla geri geldi. - Haklıymışsın arkadaşım! Bu ayda bu hayvanın ne işi var buralarda, anlaşılır gibi değil. - Sen daha iyi bilirsin. Ne olacak şimdi? - Çok şanssızmışsın canım kardeşim! Senin kayak işini erteleyeceğiz biraz ! dedi gülerek. - Ben buna çok sevindim ama.. bütün sorunumu çözecek şimdi.. bu Ayı ! dedim. Mühendis yüzüme boş boş bakarken - Hadi şu çayı getir artık ! dedim ve mutfağa koştum. Cep telefonıumu çıkarıp camın az buzlanmış kenarını iyice sildim. Hohladım, hohladım, kolumla iyice sildikten sonra kamerasını açtım. Ayı, çöplükte ne bulduysa bizim kapının önüne toplamıştı, seçip seçip yiyordu. Hemen bir klik.. sonra bir daha.. sonra bir klik daha. Odaya dönmek için arkamı döndüğümde Maruf'la çarpışacaktık nerdeyse, arkama dikilmiş , nerden bileyim ! - Napıyorsun sen yahu? Hiç ayı görmedin mi ? - Kurtuldum, kurtuldum ! diye bağırdım. Sonra da mühendis Maruf'a, bu fotoğrafları faks geçer gibi hemen, şimdi patronun cebine forward edeceğimi anlattım. Sen, harikasın be ! dedi Maruf. Zaman kaybetmeden patronun cebini aradım, fotoğrafları gönderdim, sonucu beklemeye başladım. Sonra bütün bu olayların akşamki yemekte Didem'le olan tartışmamızın ürünü olduğunu bildiren kısa ! bir mesaj çektim. - Mühendis! dedim. Kim bu güzel makinaları icad ettiyse bin yıl yaşasın. Ne büyük icad Tanrım ! Piyango çıksa bu kadar sevinmezdim. Beklemeye başladık. Çaylar da olmuştu. Maruf bey çayları getirdi. Sıcak sıcak içerken keyfime diyecek yoktu. Ama zaman geçmeye başlamıştı. Ne arayan vardı, ne de soran ! Yoksa patron da bana bir sürpriz mi hazırlıyordu? Ne cevap vereceğini düşünürken aklıma kötü şeyler de gelmeye başlamıştı. İşte tam bu sırada cebim çın ! çın ! çınlamaya başladı. Patronun sesi ağır, ölçülü ama sevgi doluydu. - Nerdesin oğlum ? Ne sevimli şey o öyle! Birşeyler oldu ama doğrusu ben anlayamadım . Hadi yarın bana anlatırsın. Benden bir isteğin var mı? - Hayır patron, çok teşekkür ederim, bilhassa anlayışınıza. Telefonu kapattıktan sonra Maruf'a döndüm; - Nerde kalmıştık ! .. ha şu yeni telefonlara bayılıyorum, bayılıyorum ! diyecektim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gürcan Erbaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |