Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Başladılar oyuna. Adlar sırayla söylendi. En güzel ve ilginç adı seçmek için herkes çok özenli davrandı. Hatta bazıları not almaya gerek duydu. Bazı adlar komik bulundu. Sahibini incitmeden gülündü. Bazı adlar güzel bulundu. Sahibine hissettirmeden belirlendi. Bazı adlar vasattı, akıllarda hiç kalmadı. Bazı adlar da vasattı ama, sahibine duyulan ilgi yüzündan akıllara iyice kazındı. Sevmedikleri insanları hatırlatan adlar ne kadar güzel olursa olsun baştan elendi. Herkes kendisine iyi şeyler hatırlatan adlara ilgi duydu. Hiç duymadıkları adların arasından en ilgincini seçtiler bazıları. Oyuna cidden kendini kaptıranlar oldu. Oyunu bahane edip sohbet başlatanlar oldu. Adlarla beraber telefon numaraları da yazıldı kağıtlara. Seçilen adlar ceplere, telefon numaraları cüzdanlara kondu büyük bir özen ve gizlilikle. İlgisiz gözüken birkaç kişi de sonradan katıldılar sohbete. Hatta içeride hastasıyla meşgul sanılan dişçi bile... Muayene odasının kapısı açıldı. Hasta, dişini tutarak, soluk bir yüzle dışarı çıktı. Bekleme salonundaki curcuna ile hiç ilgilenmeden doğruca kapıya yöneldi. Çıkıp gittiğini gören de olmadı zaten. Herkes odasının kapısındaki doktora bakıyordu. Kimse oturmuyordu. Ayakta bekleme salonu haline gelmişti bekleme salonu. Doktor ise kokteyle geç gelmiş biri gibi hissetti kendini. Ama bozuntuya vermedi. "Sıradaki hastamız kim?" dedi gülümsemeye çalışarak. Herkes birbirine baktı. Herkes bir ad söyledi ceplerine sakladıkları kağıtlara bakmadan. En çok oyu alan ad birinci seçildi. Doktorla beraber odaya girdi adın sahibi. Bu da ortaklaşa karalaştırılan ödüldü: Dişçi koltuğu için sıra beklememek..! Sıradaki esas hastanın kim olduğunu hiçbiri merak etmedi. En güzel ve ilginç ad yarışmasında, neden içeri giren hastanınki gibi her zaman rastlanabilecek türden bir adın birinci olduğunu da kimse merak etmedi. Muayene odasının kapısı kapanınca ayakta bekleme salonu hızla boşaltıldı. İnsanlar yalnız geldikleri halde, ikili üçlü gruplar halinde ayrıldılar, sokaklara dağıldılar. Geceyi beraber geçirme planları yapmaya başladılar, bu yeni tanıştıkları güzel ve ilginç adlı insanlarla. Boş bekleme salonunun halısının üzeri, buruşturulup atılmış bir sürü kağıtla doluydu. Güzel ve ilginç adlar yazılıydı üzerlerinde. İçeride, dişçi koltuğunda otururken hiç de rahat gözükmeyen hastanınkinden farklı adlar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kara İzahçı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |