Hepimizin ruhunu etten bir hapishanede, ömür boyu müebbet hapis cezasına çarptırdın. Soruyorum sana benim suçum ne? Cevabı çok merak ediyorum. Gardiyanlarım, çevremdeki insanlar, kaçmamı önlemek için ise, akıldan ibaret bir duvar örmüşsün etrafıma, diyorsun ki bana, kaçarsan bu hapishaneden daha kötüsüne atarım seni, hiçbir zaman kaçamayacağın. Ama buradan kaçmak öyle kolay ve kışkırtıcı ki, bazen aklımdan geçmiyor değil. Düşünüyorum, yaşamak mı kolay ölmek mi? Cevap ver bana lanet olası cevap ver. Diyorlar ki bu girmekte zorunlu olduğun bir sınav, banane sınavdan, bilmiyormusun sonumu, görmüyormusun yapacaklarımı, duymuyormusun sözlerimi ama bu senin hoşuna gidiyor değimli, beni acı çekerken görmek büyük egonu tatmin ediyor. Bu yazdıklarımı isyan olarak mı algılıyorsun, ozaman yanılıyorsun, bunlar gerçek, senden nefret ettiğim kadar gerçek. Hapsettin beni bu iğrençlikler arasına, anlamıyormusun ruhum artık özgür olmak istiyor, bu o kadar kolay ki, ileri atılan bir adım beni koparabilir bağlarımdan. Ufak bir parmak hareketi yada birkaç yudum ölüm, ondan sonra özgür mü olacağım HAYIR. Senden nefret ettiğimi bilmeni için yazıyorum bu satırları, gerçi sen bunu ben doğmadan önce de biliyordun ama birkezde benden duy. Senden ölesiye nefret ediyorum. Artık anla beni lütfen, yaşamak omuzlarıma öyle büyük bir yük bindiriyor ki, giderek daha fazla çöküyorum ve senden giderek daha fazla uzaklaşıyorum, bunu istemiyorum. Son söz, Azrail’le karşılaştığımda eski bir dostla karşılaşmış olacağım.
Saygılarımla Kulun Meaglin Ancalimë.