..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Çocuk Eğitimi ve Yetiştirilmesi > Hulusi Geçgel




19 Nisan 2005
Drama ve Eğitici Drama  
Hulusi Geçgel
Drama ve eğitici dramanın tanımı ve nitelikleri, eğitici dramanın sağlayabileceği yararlar, okulöncesinde dramanın özel amaçları


:AGEED:
DRAMA

Latince bir sözcük olan “drama”, Türkçe Sözlük’te “dram” karşılığında kullanılmaktadır. “Dram”ın karşılığı ise; sahnede oynanmak için yazılmış oyun; acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu türü; tiyatro edebiyatıdır.
Drama çocukların psikolojik, sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimine destek olarak onların okula daha kolay uyum sağlamalarına ve öğrenme becerileri geliştirmelerine yardım edebilmektedir (O’Hanley, 1974). Drama, rol alma ve problem çözme yolu ile öğrenmeyi sağlamaktadır. Drama süreci benlik farkındalığı, iletişim becerileri, konsantrasyon ve grup iletişimini içermektedir (Smith ve Harring, 1994).
Drama, insanın tasarımlarını eyleme dönüştürebildiği bir yoldur. Drama tanım olarak, kendi içerisinde sosyalleşmeyi barındırmaktadır. Çeşitli etkinliklerin özelliğine göre tartışan, konuşan, olayları yaşayan, gözleyen ve yaratan çocuk sosyal iletişiminin temellerini sağlamlaştırır (Gönen ve Dalkılıç, 1999).
Benlik; bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet anlamına gelmektedir. Benlik kavramı en geniş anlamıyla, “bireyin kendisi hakkındaki algıları” olarak kabul edilebilir. Bu kavramını etkileyen etmenlerin başında etiketlenme, aile, sosyal etkileşimler, yaş, cinsiyet, akademik başarı, sosyo-ekonomik düzey ve bedensel farklılıklar gelmektedir.
Bir grubun üyesi olmak çocuğun en önemli gereksinimlerinden biridir. Arkadaş tarafından aranılıp beğenilmek özellikle dokuz-on yaşlarında güçlü bir gereksinimdir. Arkadaşlık ilişkileri çocuğa kendi kendini gerçekçi olarak değerlendirme olanağı vermektedir. Çocuk arkadaşlarına bakarak kendi hakkında yargılara varır. Beğendiği ve beğenmediği özellikleri bilinçlenir. Çocuğun öğretmeni ve arkadaşları ile kurduğu ilişkilerle gelişen, yeterlilik ve yetersizlik duyguları çocuğu yöneten bir güç durumuna gelir. Bu güç çocuğun o güne kadar geliştirdiği benlik kavramını ve okul yıllarında oluşan akademik benlik kavramını da etkilemektedir (Yörükoğlu, 1985).
Drama çalışmaları öğrencilerin yeterli oldukları kadar yetersiz oldukları yönleri görmelerine de fırsat vermektedir. Yapılan drama çalışmalarında çocuklar başarılı oldukları yönlerini fark edebilmektedirler. Bunun yanında, başarısız oldukları bazı yönleri de fark etmeleri, bu yönler üzerinde de durmalarına neden olabilmektedir.
Dramanın benlik kavramı üzerine etkisi konusunda yaptığımız bir araştırmada (Güleç, 2001: 27-35), drama çalışması yapan ve drama çalışması yapmayan öğrencilerin; mutlu olmalarını betimleme sonuçlarının farklı olduğu saptanmıştır. Drama çalışması yapılan grup drama çalışması yapılmayan gruba göre kendilerini daha çok mutlu olarak betimlemektedirler.
Grupların kaygılarını betimlemeleri arasında farklılık olduğu belirlenmiştir. Deney grubunda bulunan öğrenciler kendilerini kontrol grubuna göre daha az kaygılı olarak betimlemektedirler.
Popülarite puan ortalamaları arasında fark olduğu belirlenmiştir. Drama çalışması yapan grubun kendilerini kontrol grubuna göre daha popüler olarak betimledikleri ortaya çıkmıştır.
Davranış puan ortalamaları arasında da fark olduğu saptanmıştır. Drama eğitimi almayan grubun davranışlarını, drama eğitimi alan gruba göre, daha olumlu olarak betimledikleri görülmektedir.
Fiziksel görünümlerini betimlemelerinde farklılık olmadığı saptanmıştır.
Zihinsel ve okul durumlarını betimleme sonuçlarının farklı olduğu saptanmıştır. Drama çalışması yapılan grup, zihinsel ve okul durumlarını diğer gruba göre daha olumlu olarak betimlemektedir.
Ayrıca, deney grubunun davranışlarını betimlemelerinde ön-test ve son-test puanları arasında da anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir. Bu grubun son- test puanlarının ön-test puanlarından daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Araştırma sonucunda, iki grubun genel benlik ve fiziksel görünümlerini betimlemeleri arasında fark olmadığı, bunun yanında, mutluluk ve doyum, kaygı, zihinsel ve okul durumu, popülarite ve davranışlarını betimlemeleri arasında fark olduğu saptanmıştır .
Araştırma sonucuna göre, yapılan öneriler şunlardır:
1. Drama çalışmalarının okulöncesi yıllarından başlaması gerekmektedir.
2. Özellikle ilköğretim öğretmenlerinin eğitiminde drama ile ilgili bilgiler verilmelidir.
3. Drama etkinliğinin yirmi kişiden büyük bir grupta yapılması güçlüklere neden olabilir. Gruptaki çocuk sayısının 20’yi aştığı durumlarda, grubu bölerek çalıştırmak daha uygundur.
4. Drama etkinliği yapılan mekânın, özellikle çocukların rahatlama çalışmalarına olanak verecek sessizliğe sahip olması gerekmektedir.
5. Drama grubundaki öğrencilerin farklı kişilik yapılarına sahip olabilecekleri göz önüne alındığında, drama çalışmasını yöneten kişinin grubun uyumu için çeşitli önlemler alması gerekmektedir.
6. Öğretmen drama örnekleri geliştirmeden önce daha önce geliştirilen örnekleri incelemelidir.
7. Okullarda uygulanacak eğitimde drama etkinliklerinin eğitimin genel ve özel amaçları ile tutarlı olması gerekmektedir.
8. Yaratıcı drama etkinliklerinin eğitimin bir parçası olarak düşünülmesi gerekmektedir. Bunun için, Okulöncesi Eğitimi ve İlköğretim Genel Müdürlüğü’nün bu konuda kararlı davranması gerekmektedir.

Eğitimde Drama İlkeleri
a.     Eğitimde drama etkinliğinde ödül ya da ceza yoluna başvurulmaz. Sözel takdir aralıklı pekiştireç olarak verilir.
b.     Eğitimde drama çalışmaları asla bir oyuncu eğitimi olarak düşünülemez. Dolayısıyla bu çalışmalar, seyircilere oynanan bir temsil olarak hazırlanamaz. Dramanın oyuncuları aynı zamanda izleyicilerdir. Bu çalışmalarda izleyici bulundurulmaz. Bu çalışmalar sınıfta, holde, bahçede, kütüphanede, yemekhanede uygulanabilir. Çalışmalar sırasında özel bir mekân ve aksesuara ihtiyaç yoktur.
c.     Eğitimde drama çalışmasında öğrencinin ne söyleyeceği değil, neyi nasıl söyleyeceği anlam taşır. Drama bir analiz yöntemi değil, bir sentez yöntemidir. Öğrencinin bütün özgürlüğü de program amacı içinde bir özgürlüktür, ondan daha fazlası istenemez (Gönen ve Dalkılıç, 1999: 74).

Eğitici Drama
Günümüz çocuklarının bir yandan yaşadığımız çağın güçlükleriyle bireysel olarak başa çıkabilmeleri, diğer yandan da yaşadıkları toplumun varlığını sürdürebilmesinde yeni itici güç olmaları amaçlanıyorsa, verilen eğitimin onlardaki yaratıcılık, kendine güven, inisiyatif alma, bağımsız düşünme, özdenetim ve sorun çözme potansiyellerini geliştirebilmesi gerekir. Hızla değişen ve hem ulusal, hem de uluslar arası düzeyde rekabetin sertleştiği dünyamızda ayakta kalabilmek, insan belleğine daha çok ezbere dayanan bilgi depolanmasıyla değil, sözü edilen niteliklere sahip olunmasıyla mümkün olabilecektir. Bu niteliklerin çocuk ve gençlere kazandırılması için; anlatmak, dikte etmek gibi geleneksel eğitim yöntemlerinden çok, “sosyal ve fiziksel doğal çevrede yaşayarak eğitim” tekniklerinden yararlanılabilir. Söz konusu tekniklerden biri, eğitici drama tekniğidir (Önder, 1999: 27),
Önder, “Yaşayarak Öğrenme İçin Eğitici Drama” adlı yapıtında, giderek yaygınlaşan uygulamalarla çocuk eğitiminde önemli bir yer tutan bu teknik için çocuklarla doğrudan doğruya çalışan çeşitli uzmanların “drama” terimini kullanmayı tercih ettiklerini; ancak, bu terimin tek başına açıklayıcı bir niteliğinin bulunmadığını; ayrıca psikodrama, yaratıcı drama, tiyatro ve eğitici drama gibi terimlerin de kullanıldığını vurgulamaktadır. Yazar, bu terimler arasında tanımladıkları etkinlikler yönünden benzerlikler olmakla birlikte, önemli farkların da bulunduğunu, özellikle farkların ortaya konulmasının sözü edilen terimlerin doğru anlaşılmaları ve tanımladıkları etkinliklerin doğru uygulanmaları bakımından önemli olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulunmaktadır (1999: 28-29):
Psikodrama: Daha çok yetişkinlere yönelik bir bir psikolojik tedavi yöntemi olarak bilinmekteyse de, çocuklara ve gençlere yönelik olarak da uygulanmaktadır. Psikodramada amaç, katılan bireylerin katarsis elde etme ve içgörü kazanmaları yolu ile psikolojik gelişimlerinin sağlanması ve böylece tedavi edilmeleridir. Psikodramanın, bir terapi tekniği olarak, uzman kişilerce, özellikle bu konuda eğitim almış klinik psikologlar tarafından uygulanması gerekir.
Yaratıcı Drama: Özellikle Amerika’da Winifred Ward ve McCaslin gibi uzmanların, çocukların katıldıkları drama etkinliklerini tanımlamak için kullandıkları terimdir. Diğer bir yaklaşıma göre ise, yaratıcılığı geliştirmek için çocuklarla yapılan drama etkinliklerini kapsar ve eğitici drama denilen eğitim tekniğinin bir alt türü olarak kabul edilmektedir.
Eğitici Drama: Daha çok İngiltere’de, Peter Slade, Brian Way, Dorothy Heathcote ve Gavin Bolton tarafından geliştirilen ve genel olarak çocuğun hemen her konudaki eğitimi için uygulanan bir eğitim tekniğidir. Özellikle eğitici drama, diğer iki drama türünü de belirli oranlarda içerir. Çünkü eğitici drama, çocuğun psikolojik yapı ve psikolojik yaşantılar konusunda bilinçlenmesini de, özel bir yetenek olarak yaratıcılığı kazanmasını da amaçlar. Eğitici drama ile yaratıcı drama arasındaki en önemli fark, eğitici dramanın amacının oyun yaratmak olmaması ve çocukların konuya eğitim amaçlı olarak katılmalarıdır. Başka bir deyişle, eğitici dramada amaç; anlamak, farkına varmak ve öğrenmektir. Yaratıcı dramada ise temel amaç, oyun yaratmadır.
Drama Oyunu: Eğitici drama etkinliklerinin oyuna benzer niteliklerinden dolayı kullanılan bir terimdir. “Bir olay, öykü, konu, kavram, nesne ya da rolün taklit edilerek canlandırıldığı oyun” olarak da tanımlanabilir. Drama etkinliklerini, “boz-yap”, “lego”, “elim sende”, “kızma birader” gibi oyunlardan ayırt etmek için uygun bir terimdir.
Drama: Birçok eğitim etkinliğinde bir araç olarak, bir teknik olarak kullanılabildiği gibi, yalnızca kendi başına özel bir konu olarak da uygulanmakta ve öğretilmektedir. Eğitim tekniği olarak da değil de, kendisi için yapılan drama etkinlikleri, bilindiği gibi, tiyatro denilen bir gösteri, bir anlatım ya da sanat türüne ilişkin olarak ele alınmaktadır.

Eğitici Dramanın Sağlayabileceği Yararlar
Yaratıcı oyun (drama), ana sınıfından ilköğretimin 8’inci sınıfına kadar her kademede, ortaöğretim ve hatta üniversitelerde (Okulöncesi, Sınıf, Türkçe ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliklerinde) kullanılabilecek bir öğrenme ve öğretme yöntemidir. Amaçlar, bilişsel alanın “bilgi, kavrama, uygulama, çözümleme, bireşim”; duyuşsal alanın “değer verme, örgütleme”; devinişsel alanın “duruma uydurma” basamağından birinde olması gerekir. Bu çalışmalarla öğrencilerin doyum sağlayacakları, işbirliği yaparak öğrenecekleri, etkili ve empatik dinleme becerilerini kazanacakları söylenebilir (Güleryüz, 2002: 327).
     Eğitici dramadan okulöncesi ve temel eğitim çağı çocuklarının eğitilmesinde elde edilebilecek yararlar, diğer bir deyişle gerçekleştirilmek istenen genel amaçlar şu maddeler altında toplanabilir (Önder, 1999: 71-83):
a.     Çocukta yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirmesi,
b.     Zihinsel kapasiteyi geliştirmesi,
c.     Kendilik kavramının Gelişmesinde katkı,
d.     Bağımsız düşünme ve karar verme,
e.     Duyguların farkına varılması ve ifade edilmesi,
f.     İletişim becerilerine olumlu katkı,
g.     Sosyal farkındalığın artması ve problem çözme yeteneğinin gelişmesi,
h.     Demokrasi eğitimine destek,
i.     Grup içi süreçlere olumlu katkılar (arkadaşlık),
j.     Öğretmenle çocuklar arasında olumlu ilişkilere katkı,
k.     Genel öğrenci performansına olumlu etki.

Okulöncesi Eğitimde Dramanın Özel Amaçları
     Dramanın çocuğa sadece belirli konuların öğretilmesi için daha canlı, yaşantılara dayalı olanaklar sağlama açısından değil; çocuğun kişilik gelişimi ve toplum içerisinde aktif ve yaratıcı yönleri ile yer almasını sağlayacak sosyal beceriler kazanması açısından da önemli olduğunu belirten Önder (1999: 85), okulöncesi eğitimde dramanın amaçlarını şu maddeler altında toplamaktadır:
1.     Çocuk bir birey olarak kendisi ile ilgili bir algı geliştirir ve sürdürür: Kendilik algısı kazanır.
2.     Çocuk, diğerleri ile ilişkilerinde iletişim becerilerini geliştirir. Yetenek ve olanaklarını ses, sözcük ve hareketlerle ifade edebilmeyi öğrenir.
3.     Çocukta kavram öğrenme gelişir. Temel kavramlardan başlayarak birçok kavram, eğitici drama yolu ile bedeninde hissederek, yaşantısal olarak çalışabilir.

Bir anaokuluna büyük bir kutu tava-tencere seti alınır. Kutunun kapağının bir bölümünde içindekilerin görünmesi için şeffaf bir “pencere” vardır. Bir çocuk kapağı alır, yüzüne tutar ve yüzünü komik şekillere sokar. Çocuklar gülerler ve öğretmenlerine arkadaşlarının televizyona çıktığını söylerler. Öğretmen o anda yaşanmakta olan öğrenme durumunu hemen fark eder. Sınıfın kutu kapağına nasıl tam bir televizyon görüntüsü verebileceklerini düşünmelerini ister. Çocuklar kapağı bir tahta sandığın üzerine dik durumda raptiyelemeye karar verirler. İki tahta düğmeyi de kanal değiştirme ve sesi açıp kapatmak için, sandığın üzerine gevşek olarak çivileyeceklerdir. Büyük kanal düğmesinin etrafına 1’den 10’a kadar numara yapıştırmak da iyi bir matematik alıştırması olur. Çocuklar “televizyonda” her gün haberleri okurlar; hikâyeler anlatırlar; solo ya da koro şarkılar söylerler. Çoraptan ve kâğıttan kuklalar yaparak oynatırlar. Çekingen çocuklar televizyonun gerisinde durarak konuşmaya ve şarkı söylemeye başlamışlardır. Öğretmen çok hoş bir sürprizle karşılaşır: çekingen bir çocuğun sesi iyice duyulmazsa, diğer çocuklar televizyondakinin daha yüksek sesle konuşması ya da şarkı söylemesi için televizyonun sesini açarlar. Çocuklar “televizyona” çıktıklarında kullandıkları cümle yapıları ve telaffuzları düzgün hale gelir. Konuşurken ya da şarkı söylerken seyirciye bakmanın ve başkaları konuşurken dinlemenin önemini öğrenirler. (Bernard Ryan Jr , 1999: 74)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Yaratıcı Drama
Gönderen: nadumyas / İstanbul/Türkiye
27 Nisan 2005
Bizzat yaratıcı drama tekniği ile tarih dersinin işlenişine tanık olmuş ve bunu araştırma projesi olarak sunmuş biri olarak, her derste yaratıcı dramanın özellikle kullanılması gerektiğini düşünüyorum.Yukarıda yazdığınız açıklamalar ışığında, ülkemiz özel okullarında öğrenci sayısının az olması, öğretmenlerin etkinlik ve ders işleme bakımından daha özgür hareket ediyor olmaları daha rahat bir ortam yaratmaktadır. Ancak devlet okullarında yoğun müfredat, 60 kişiyi bulan öğrenci mevcudu, öğretmenlerin elinin kolunun bağlı olmasına neden olmakta ve yaratıcı drama uygulaması yapılamamaktadır. Çocukların Tarih dersini okuyup ezberleyerek değil bizzat olayı canlandırarak yani tarihi süreci duyumsayarak öğrenmeleri ve bundan zevk alıyor olmaları kayda değerdir. Öğrenci kalıplar içine sıkışmadan, öğretmenin daha önce yaptığı hazırlıklar ve yönergeler ışığında, etkinlik sürelerine bağlı kalmak koşuluyla (ısınma, oynama, doğaçlama...vb.gibi) tarihi süreci canlandırmaktadır.Pandomim yoluyla konu içinde geçen kavramlar canlandırılmakta, her sürecin sonunda konu demokratik bir şekilde tartışılmakta, öğrencilerin olay ve canlandırmalar esnasında ne hissettikleri,neyi duyumsadıkları konusunda fikirleri alınmaktadır.Öğrenciler kendi aralarında demokratik bir şekilde gruplara ayrılmakta (örneğin: Orta Asya Türk Göçleri-göç edenler, yerleşik olanlar)süreci dönüşümlü olarak yaşayıp hislerini paylaşmaktadırlar. Öğretmen etkinlikler sonunda genel bir değerlendirme yapar,materyal kullanarak(harita, slayt, cd..vs) konuyu anlatır. Sınıf içinde test, soru cevap yöntemleri ile etkinliğin ölçme ve değerlendirmesini yapar. Bu açıdan bakıldığından, öğrenci yaşayarak öğrenmekte, kendini konu, olay ya da olguların içinde bulmaktadır. Kendini parçası hissederek daha iyi duyumsamaktadır. Elinize sağlık bilgiler için...Eklemek istedim. Syg.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.



Hulusi Geçgel kimdir?

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulusi Geçgel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.