Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
Peygamber Efendimiz asıl savaşın nefisle olan savaş olduğunu söylemiştir...Nefis ise herşeyi güzel gösterir...Toplum içinde kabul edilebilir, beğenilebilir insan olmayı kim istemez ki!...Ancak bu davranışları, kendi özbenliğiyle bağdaştıramayanlar bir yerde mutlaka sırıtacaktır...Gelişmek güzeldir, ama altyapısı veya temeli olmayan bir gelişim, insanı birgün gülünç veya acınacak bir duruma düşürür...Bu temeller ailede iyi bir terbiye ile başlar...Eğer anne ve baba, çocuklarına iyi örnek olabilmişse, onların gelişimi için çabalamışsa ve yüreğindeki gerçek sevgiyi onlara verebilmişse; o çocuklar birgün hatalı bir yola da sapsalar doğruyu bulacaklardır... Hayat, sadece para kazanmak değildir...Futbol maçlarını ya da haberleri kaçırmayıp ertesi gün gündemdekileri takip ediyorum diye kasılarak yorum yapmak da değildir...Süslenip o davet senin bu davet benim gezerek, dedikodu yapmak da değildir...Evet, yaşamın çeşitliliği içinde bunlara da yer vermeli insan...Ama sadece bunlara odaklanıp geçen zamanı yaşayan bir ölü olarak kaybetmemeli...Yüreğine dönmeli, gönlünün ayrık otlarını temizlemeli ve ondan sonra başka insanları yüreğiyle görmeli, onlara yüreğinden gelen içtenlik ile kendini göstermeli ve davranmalı...Değil mi ki, Yüce Allah, Kainta ve Arşa sığmıyor, ama bir insanın gönlüne sığıyor, bizler de yüreğimizi O’na açalım ve önce yürek evimizi temizleyelim...Bakın, sizlere Mevlana’nın bir hikayesini yazayım köşemde...Okuyanlar okumayanlara anlatsın... Bir zamanlar Çinli ve Rum ressamlar en iyisi biziz diye ustalık davasına giriştiler... Bunun üzerine padişah “sizi imtihan edeceğim” dedi... Padişah Çinlilerle Rumlara karşılıklı iki ayrı oda tahsis etti... Çinliler padişahtan yüzlerce çeşit renkli boya istediler... Rumlar ise “ne resim, ne de boya bizim işimize yarar...Bize pasları gidermekten başka birşey gerkmez.” Dediler. Odanın kapıya karşı olan duvarını temiz ve parlak hale getirdiler. Çinliler resimlerini bitirdiğinde sevinçten davullar çaldılar... Padişah kapıdan içeri girdi...Çinlilerin yaptığı resmin güzelliği karşısında aklı başından gitti... Sonra Rum ressamların yanına gitti...Ressamlar iki oda arasındaki perdeyi kaldırdıklarında karşıki odada Çinlilerin yapmış oldukları resimler, nakışlar bu odanın cilalanmış duvarına vurdu... Padişah, Çinlilerin duvarında gördüklerinin daha parlağını, daha canlısını görünce kendinden geçti... Hak aşığı olanlar, Rum ülkesinin ressamlarına benzerler...Onların kitapları, ezberlenecek dersleri, gösterecek hünerleri yoktur.... Fakat onlar gönüllerini ibadetle, iyiliklerle cilalamışlardır. Hırstan, tama’dan , cimrilikten ve kinden kurtulmuşlardır. Onların gönülleri bir ayna gibi saf ve tertemizdir...Oraya hadsiz hesapsız şekiller, suretler vurur. Orada görünür... Manevi suret, bütün kainata sığmaz. Çünkü bunların hududu vardır...Fakat gönül aynasının haddi hududu yoktur... Sağlık ve mutlulukla esen kalın, sevgiyle yaşayın....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mahinur alihanoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |