Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Hayat beni küstürmeye çalışıyor kendine.. Kendi oyununu oynuyor kendi içinde, roller belli, oyuncu ben, yazanı kendisi. Hayat AŞK oyununu oynatıyor yürekte, hiç hissedilmemiş, hiç olunmamış ama varmışçasına, hissedilmişçesine, olunmuşçasına. Sana aşık değilim sevgili. Hiç olunmadı sana aşık...ama gün oldu hayat yüreğimi öylesine yalnızlığa itti ki, gecenin karanlığında sokağa atılıp, ilk senin elini tutmuştum, ilk seninle içmiştim sıcak çorba tadında şefkati, ilk sen vermiştin saçlarıma, yüreğimin saçlarına o yumuşak okşayışlarla, ellerinde ilgiyi. Ve ben öylesine korkarken karanlıktan, öylesine ürkerken yalnızlıktan, öylesine titrerken ve açken sevgiye, belki el uzatan bir başkası olsaydı onun da sarılacaktım ellerine böyle sımsıkı... Biliyorum... Hayat ondan özgürce onun oyununu oynadığım için, yazanı olduğum için cezalandırıyor beni... Ben sen olmadığın zaman delice özlemeyi istiyorum.. Ben seni görmediğim zamanlarda, kaçamak köşe başlarında 1 saniye görebilmek adına saklanıp, bekleyip 1 saniyeyi 1 ömürcesine yaşamak istiyorum... Ben dudaklarımı kurutan hasretinle, gece yarılarında ismini sayıklayarak sabahlara günaydın demek istiyorum.. Ben senin soluğunu duyduğumda, yaşamın evet yaşamın hala var olduğuna dair en yakın dostlarıma yeminler etmek istiyorum... Ben isminin her harfini, sanki yeni öğreniyormuşçasına, tekrar tekrar ezberlemek istiyorum... Ben sana her dokunduğumda, bedenimin sıtma tutmasını istiyorum... Ben gece yıldızlara dönüp, iyi geceler sevgilim,gündüzün ışığına dönüp, günaydın bebeğim demenin mutluluğunu yaşamak istiyorum, olmasan da... Ben eğer böyle uzak kalmak olmasaydı sana, seni, O İNANMADIĞIN AŞKA İNANDIRANA DEK, Sabaha dek aşkı anlatmak istiyorum sana... Ben yalansız, oyunsuz, sınırsız, gizsiz, saklısız sevmek istiyorum seni sevgili.. Oysa sen öylesine uzaksın ki bana... Öylesine uzaksın yüreğime... Öylesine uzaksın ki bedenime... Öylesine uzaksın ki aşka... Bense şizofren aşığım, olmayan aşkımla, var olan uzaklığında, yalan oyunu oynayarak sana... Biliyorum... Sen hayatın bana oynadığı en tatlı oyunsun, rolüm belli, rolün belli... Ben seni hiçbir zaman sevmedim sevgili.. Seni sevmeyi sevdim, seni sevme.. Birini sevme olgusunu sevdim. Birinin, sevgilinin varlığını hissetme olgusunu sevdim. Bomboş yüreğime seni ektim, varlığını bilmeyi sevdim... Hiçbir zaman isminle uyanmadım, hiçbir zaman köşe başlarında saniyelik zamanları ömre çevirmedim, hiçbir zaman yokluğun canımı acıtmadı, aşkın dudaklarımı kurutmadı... Ben sana hiç aşık olmadım sevgili... Sadece hayat; Aşk oyunu oynadı, sana..bana..bize..şimdi ise hayat, yüreğimi aldı, sevgilerimi, aşkımı yalnızlığa berdel etti.. Oyun bitti....!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgi ÖRENGÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |