İnsandaki gerçek güzelliği ancak yaşlandıkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee |
|
||||||||||
|
Sonra merak etmeye başladım:Türkiye nereye doğru büyüdü, nereye doğru hızını artırdı diye. Bu konuda epeyce kafamı yordum ve birçok önermeler koydum önüme: yukarıya, aşağıya, yanlara doğru gibi mesela. İlk önermem üzerinde fanteziler ürettim kendimce: Bir direğe tırmandım tırnaklarımı çıkarıp...Direk çekmedi beni devrildi...Öyle bir yayıldım ki gökyüzünün altına, kuşlar bile kıs kıs güldü halime...”Her yerim acı içinde kald" desem yalan olur. Hiç bu kadar mutlu olmamıştım çünkü...Neden mi? Gökyüzü öyle güzel, öyle mavi görünüyordu ki, sonsuzluğa dokundum sandım...Galaksiler, burçlar, meteorlar arasındaydım şimdi...Hatta bir meteorun içine saklanıp AB’liğinin üzerine bile düştüm. Yeri değişti birden Fransa ile İtalya’nın...Türkiye İsviçre oluverdi, Yunanistan da İspanya...Bastım kahkahayı!.. Daha sonra, göbeğim gökyüzünde, bir yığın şeyler geçirdim aklımdan yukarıya doğru büyüyen; ağaçlar,sarmaşıklar, beton evler, çocuklar...Uzun yıllar oldu ki bir santim bile uzamadı boyum...Demek ben yukarıya doğru büyüyememişim...Kıskandım kavak ağaçlarını, komşunun her geçen gün gözüme daha uzun görünen gürbüz oğlanını, kızını...Basketbol potasına topu smaçlamayı,voleybol ağının dibine topu çivilemeyi, gökten yıldızları toplamayı, erik ağaçlarının en doruğundan erik koparmayı,yaşadığım şehrin en uzun boylu insanı olmayı düşledim...Ne mümkün!..Gidip dikildim aynanın önüne; ne görsem beğenirsiniz: iyice kısalmışım meğer!..Aynayı yumruklamak, tuzla buz etmek geldi içimden ama ellerime kıyamadım bu kez. Ne garip! Benim de vazgeçilmezlerim vardı demek!..Bunu anlamak sonsuz gururlandırdı beni. Yeni bir şey keşfetmiş mucit gibi hissettim kendimi...İnsan bir şeylere sahip olmanın tadını duyabilmeli yüreğinde değil mi? Taşıdığı can gibi, elleri gibi ,gözleri gibi, ayakları,aklı gibi...En çok da sevebilme yetisine sahiplilik gibi... Bu nutuk benim değil, unutun gitsin! Gelelim konuya: Şayet Türkiye yukarıya doğru büyüdü ise,sorarım;Ay neden başkalarının yüzünü aydınlatıyor hala? Neden yıldızlar bu kadar uzak bize? Gökyüzünü kaplayan bulutlar neden beyaz değil!.Onların gri gölgelerinde seçemez olduk birbirimizin yüzünü...Taşıdıkları ve üzerimize boşalttığı yağmur çamur muydu yoksa? Bu bulutlar yüzünden mi büyüyememiştim ben? Oysa dağ başlarımın dumansız kalmasını yeğledim hep...En dorukta mekan tutan ağaca, çalıya, kayaya, kartala el sallamak, merhaba demek zevkinden kimler mahrum ve mahkum etmişti beni böyle? Lanet olsun aklını sandıklara kapatanlara!.. Yanlara doğru büyümek ise hepten ters düştü düşüncelerime...bu türlü büyüme, komşu toprağına göz koymaktan geçiyordu çünkü...Oysa benim hiçbir ülkenin bir karış toprağında gözüm yoktu..Kurtuluş Savaşı sonrası yapılan antlaşmalarla sınırlanmış güzel bir ülkem vardı benim!..Güzel olduğu kadar, emanet bir ülkem! Bu sınırlar dahilinde kökeni farklı insanlarla kardeşçe yaşamaktı bütün amacım. Değişmez tek yasamdı bu! Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere dostluğumuzla ders vermek istiyordum...Hala da istiyorum, isteyeceğim!..Yeter ki hiçbir ülke, ülkemin barışını bozacak işler peşinde olmasın! Not:Devam edecek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |