..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > pelin onay




26 Mart 2004
İlke Ersoy'a Mektuplar 1 / Sardunya Zamanları  
pelin onay
Sardunya zamanlarıydı ve her şeye rağmen mutluyduk...


:DCIE:
Merhaba dostum, kınalı İzmir’e altın saçlı İstanbul’dan satırların geldi. İzmir okudu, düşündü, duygulandı ve yine okudu. Postacıdan beklediğim satırlarını ekranda görünce şaşırdığımı söylemeliyim. Eskiden de hep şaşırtırdın beni, hiç değişmemişsin. Yıllar sonra seni, yazılarımı paylaştığım sitede görmek en büyük şaşkınlığımdı oysa. On üç yıl önce, seni bilmediğim uzaklara gönderirken ve ağlayarak el sallarken ardından, bilemezdim elbette sevdiğimiz kalemin bizi bir gün buluşturacağını. Ne çok mektup kaybolmuştu oysa, değişen adreslerin kutularında, ne çok özlem ve merak birikmişti. Ve artık çocukluğumun tanığı İlke yok derken, bir gün seni burada görmek, nasıl da sevinçten ağlatmıştı beni. Sevinçten ağlamayalı onca zaman geçmişken. Bir kez daha hoş geldin kadın..

Geciken satırlarım için bağışla. Bir süre uzaklara gittim, anılarımla yüzleşmek ve barışmak için. Yüzleşebilirsem gücümü kazanabiliyorum çünkü. Gittim ve değişen onca şeyi düşündüm. Sardunya zamanları ve karpuz kabuğu reçeli dahil. O reçeli yapan komşumuz hala yaşıyor mu bilmiyorum. Bazı şeyleri bilmemek daha az acıtıyor canımı, böylece o taze ve güzel anılarda kalabiliyorum. Sen de bilirsin ki, “neden?” diye başlayan soruların cevaplarını bulmak kolay değil, bu yüzden bilmemek, sorgulamamak en güzeli. Hayat sürekli bir şeyler öğretiyor bizlere, alabilene tabi ki..Kimi zaman öğrettikleri üzücü olsa da, yaşamın kanatlarına tutunup uçabilmek için üzüntülerimizle de barışık olmaya çalışıyoruz. Sen de yaşadın, biliyorsun...

Dediğin gibi çok şey değişti İlke.70’li yılların sonlarına yetiştik bizler ama 80’li yıllarda da 70’li ruhuyla yaşadık, bu şekilde teneffüs etmeye çalıştık yaşamı. Bu yüzden değişimlerin hoyrat rüzgarlarını hissedebiliyoruz biraz olsun. Kaldı ki, insanlar bile değişirken zamanın değişmesine şaşırmamak lazım belki de..

Çocukluğumuzu düşünüyorum da, oyun parklarında geçerdi günlerimiz, sokaklarda, dağda bayırda..Kumdan kaleler yapar, o kalelerin içinde yaşar ve kendimizi prenses zannederdik. Şimdi ki çocuklar Internet cafelerde ya da evlerindeki bilgisayarlarda, strateji dedikleri oyunların içinde kaybolup kendilerini katil zannediyorlar. Oyunlar bile ekrana taşındı ve kanlandı. Gelecek nesilleri düşünmek istemiyorum. Hatırlıyorum da çıplak ayakla Japon ipi oynar, çamurlu topraklara çivi batırır, okul çıkışları basketbol sahalarında bulurdum kendimi. En güzel sohbetler çınar ağacı altında yapılırdı, çekirdek ve kola ile, msn de ya da chat odalarında değil.. Havuz kenarındaki çay bahçeleri en çok rağbet edilen mekanlardı. Hatırlar mısın, bir keresinde hoşlandığım çocuğu göreceğim diye az kalsın havuza düşüyordum. Gülümsüyorum ama şimdiler de hüzne düşüyoruz. Tabi ki senin de söylediğin gibi, o kadar da masum değildik aslında. Ailemizden gizli kutu biralarımızı açar, içmememiz gerektiği halde sigara içer ve aslında söylediğimiz şarkılar yüzünden çakır keyif olurduk. Sardunya zamanlarıydı ve her şeye rağmen mutluyduk...

Okuduğum bir çok satırında dakikalarca konakladım. Çünkü bana yeniden yaşattın o masumiyet kokan deli çağları. Haklısın, içimizden biri hoşlandığı birinin elini tutmaya görsün, sabaha kadar oturup bunu konuşurduk, heyecanlı ve hararetli bir şekilde. Şimdi ise el ele tutuşmak yetmiyor ilişkileri kurtarmaya. Aşk, mevsimlik bir çiçek gibi, açıyor ve soluyor kendi içinde. Çok çabuk tüketiliyor sevgiler. Muzır bir yanım olduğunu bilirsin, satırlarını okurken ister istemez değişimin muzırlığını da yaptım. Düşünsene, eskiden aldatmanın bile bir raconu vardı sanki. Basardın sevgilini başka biriyle yatakta ya da olmadık bir mekanda baş başa yakalar, ihanetle yüz yüze gelirdin. Şimdi chat odalarında, sanal ortamlarda aldatıyor sevgililer birbirlerini, ihanet önce ve bütünüyle beyinde başlıyor. İhanetin de şekli değişti. Güvenmek ve inanmak giderek zorlaşıyor sevdalara. Artık ayrılırken bir veda busesi bile konmuyor dudaklara.

Beni asıl fazlasıyla üzen ise, değişmemesi gerekenler değişti de, değişmesi gerekenler değişmedi İlke. Hala bakire olmadığı için kızlarının kafalarına kurşun sıkan babalar var, kahrolası töre cinayetleri var, dinleri ve inançları farklı diye bombalanan insanlar var, savaşma seviş sözünü yanlış değerlendirip, sevişmeyen ve savaşan, masum çocukların büyümesine izin vermeyen, iktidar budalası insanlar var, kendilerini canlı bomba diye tanıtan ve hiçbir şekilde suçu olmayan insanları da beraberinde ölüme sürükleyen ruh hastaları var, düşünebildikleri için hapislerde yatan ve oralarda ölüp giden insanlar var, sırf parası olmadığı için hastahane önlerinde son nefeslerini veren insanlar var. Dünya ölüm haberleriyle dolu. Çocuklar ölüyor İlke, çocuklarımız..Niye onca şey değişirken, bunlarda değişmedi. İnan bana razıydım o zaman kaybetmeye sardunya zamanlarını, masumiyetleri, ölmeseydi insanlar..Bir çocuk gibi soruyorum işte, neden bu savaşlar diye. İnsanlar 6 gün boyunca, çöken bir apartmanın enkazında kurtarılmayı beklerken, biz kalkmış bizleri terk eden adamlar için ağlıyoruz bazen. Bunu düşündükçe utanıyorum özlemimden, isyanımdan, hazmedemeyişlerimden. Biliyorum, aşk da lazım, biliyorum bir gün sana alışamadığım ayrılıkları da yazacağım, nasıl yıkıldığımı nasıl süründüğümü vedalara sarılırken ama inan ki, gidene üzülmek de artık üzüyor beni, hayat fazlasıyla kısayken hem de..Giden gider, ölümden beter olamaz hiçbir terk ediliş.

Annem hep anlatır, 70’li yıllarda aldığı maaşla buzdolabını nasıl donattığını, nerelerde yemek yediklerini, haftada bir kendine yeni bir elbise alabildiğini ve bunlara rağmen maaşını arttırabildiğini. Şimdi bırak her şeyi, çocuklarına bir ekmek yedirebildikleri zaman yüzleri gülüyor annelerin. Bu mu ilerlemek, bu mu milenyum, bu mu gelişen ve ilerleyen ülke kriteri..? Lanet olsun öyleyse bu gelişime. İnsanlar sanat kavramını karıştırdı İlke, öldürmeyi ve aç bırakmayı sanat zannediyorlar. Seçim zamanı vaatler kusan vekiller, koltuğa oturunca söylediklerini unutuyorlar, tıpkı sevdiğimiz adamlar gibi. 70’li yıllarda en azından umut vardı. Savundukları düşünceler için ipe giden yürekler, bir gün her şeyin düzeleceğine inanarak kapadılar gözlerini. Bu günler için mi..?..Bu mu ilerlemek..?

Görüyorsun değil mi, karpuz kabuğu reçelini anımsatman nerelere götürdü beni. Sen bir pencereden baktın ben de bir diğer pencereden ama gördüğümüz yaşam, değişen ve değişmeyen olgular aynı gözlerimizde. Şiir kokan yüreğimden bir de itirafım olacak sana giderayak: Kavgaların, sorumlulukların olmadığı; acıların, ayrılıkların ve ölümlerin ne hissettirdiğini bilmediğimiz çocukluğumuzu çok özlüyorum bazen. Sanki birden kapı çalacak ve Sevim teyze o güler yüzüyle bakıp, “kahve gözlüm bak ne getirdim sana” diyerek elindeki kavanozu bana uzatacak ve ben mutfağa koşup ağzıma bir kaşık dolusu alarak, çıtır çıtır çiğnemeye başlayacağım karpuz kabuğu parçalarını.

Sevgimle kal dostum. Ben şimdi şekere bulanan parmaklarımı ve dudaklarımı yıkamaya gidiyorum. Fena dalmışım kavanozun içine. İyi kötü bu yaşam devam ediyor, kanatlarına tutunup ilerlemek lazım.

Yine yazacağım elbet... Ege’nin, dahası İzmir’in selamı var.
Düşlerini koru.
Kahve gözlü küçük kız...Pelin







.Eleştiriler & Yorumlar

:: Sardunya Zamanları...
Gönderen: İlke Ersoy / İstanbul
27 Mart 2004
Okudum kahve gözlü küçük kız; ben de senin satırlarına birkaç damla gözyaşı bıraktım mektubunu okurken...Artık sardunya zamanları değil, artık "herşeye rağmen" mutlu olmak hiç kolay değil...Ama şarkıdaki gibi; "benim hala umudum var"; olmak zorunda, iyi kötü devam eden hayatın kanatlarına tutunabilecek gücü bulabilmek için...Cevabın gelecek; bekle mektubumu Kınalı İzmir'im. Sevgimle...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bana Dağları ve Göçebeliği Anlatma

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Susuyorsun...devam et...
kırıldım aşk'a ama onun haberi yok
Gidiyorum
Ben Yağmurda Hiç Dans Etmedim
Bu senin son gidişin miydi sevgili..?
Gidişimin bir derinliği olmalı
Benim için yapar mısın..?
Kadın Olmak
Göz yaşlarımı biriktiriyorum
Prematüre Aşklar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Üşüyorum... /... Sesimi Ört [Şiir]
Nisan Yağmuru... /... Olma [Şiir]
Dilimde Ay Tutuldu... /... Dilsizim [Şiir]
Düşüme Düştün... /... Canın Acımadı Ya [Şiir]
Kelimeleri Bırak, İşimiz Dokunmak [Şiir]
Ses (İm) Duvardan Düştü... /... Kaldırın [Şiir]
Düş (Me) Ler... /... Aşk Bitti [Şiir]
Düşünürken sizi [Şiir]
Bana biraz hüzün ver usta, sek olsun! [Şiir]
Sevişmeler Korkak Değil... /... Düşler Yaralı [Şiir]


pelin onay kimdir?

şiir tutkusu,müzik hayatı,deniz sevdalısı,aşk ise bitiremediği romanı. . orhan veli'yle aynı derdi paylaşıyor; bir de rakı şişesinde balık olabilse. .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet,Orhan Veli,Attilla İlhan,Murathan Mungan,Şükrü Erbaş,Hayyam,Yılmaz Odabaşı, Cemal Süreya, Buket Uzuner,Oğuzhan Akay, Akgün Akova,Altay Öktem, Akif Kurtuluş,


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © pelin onay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.