Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
(Havai fişekler patladı biraz önce..Tüm şehir rengarenk oldu, denize renkler düştü. Gidenler de bu harikalığı gördüler mi acaba..? Bak şimdi merak ettim çünkü inanılmazdı..) Sahi, bir de gidenlerin arkasından dökülen göz yaşları var. Hem gidiyorlar, hem de ağlatıyorlar. Vay vay vay, olaya bak..İçtikçe içiyoruz, sarhoş oluyoruz, gitme tarzında çakır keyif mesajlar atıyoruz, neden yaptım ki oluyoruz sonra, gururumuzu sigara alırken herhalde bir yerde düşürdük, geri dönüp izlerimizde onu arıyoruz, isyan boğazımızda düğümlenip kalıyor, her çığlık atışımızda bir parçasını kusuyoruz..Gidenler dünyayı kurtaran adamlar olmalı, bizler sanırım bu yüzden kahroluyoruz.. Yok arkadaş, hal böyleyse benim de gitmem lazım. O zaman öğreneceğim orada mutluluk ve huzur var mı diye..Bu yüzden gitmem gerek..Kaldığım için boğuluyorum belki...kaldığım için sürekli sorunlar gelip, biz senin kardeşiniz, diyor belki..kaldığım için bu susuzluğum belki..olamaz mı ki..? Evet, evet..mutlaka gitmem lazım, o zaman öğreneceğim bunları..( gideceksen git ama, fazla uzattın demeyin, anlatıyorum işte, bir dakka..) Evet gitmeliyim ama bunun adı kaçmak olmamalı..kaçarsam gitmiş olmam ki..Öyle bir gidişim olmalı ki; arkamdan gelmemeli acılar, beni takip etmemeli iki yüzlü gülüşler, dokunmak istediğinde bana ulaşamamalı yüreğe bulanmayan eller, sadece bedeniyle sevişen vücutlar izlerimi bulamamalı yani..Öyle bir gidişim olmalı ki, ben bile anlamamalıyım nasıl gittiğimi, ben bile fark etmemeliyim..Gidişimin bir anlamı olmalı, bir hikayesi, bir mesajı..Kelimeler sıfatlaşmalı hatta somutlaşmalı...dokunabilmeliyim kelimelere, belki onlar da bana....Gidişimin bir fragmanı olmalı, merak edilmeli, alt yazısız türkçe olmalı..Gidişimin oscar’a aday bir film müziği olmalı, ayakta alkışlanmalı, insanlar mest olmalı..Giderken sadece ben gitmeliyim, yardımcı oyuncular perde kapanırken arkada kalmalı..Gidişimin bir ağırlığı olmalı, başı dik olmalı, gururu adımlarında olmalı...Öylesine değil böylesine olmalı..Sahibi olduğum ya da olmak zorunda kaldığım bütün aldanışlar ben giderken el sallamalı..gidişimin bir önemi olmalı yani, önemsenmeli..Bedeni bana uymayan, uzun boylu bütün vedalar, gitmemem için yalvarmalı ama ben duymamalıyım...Gidişimin bir derinliği olmalı, şnokerle dalınmalı ama havasız bırakmamalı..Suskunluk adı altındaki bütün silahlar tutukluk yapmalı, hedefi bulamamalı ama panzerler çalışmalı..Gidişimin gürültülü bir yanı olmalı yani, rahatsızlık vermeli, uyku kaçırmalı, uyutmamalı..Hani nasıl bir anda gelen bir haber şaşırtır yüzlerimizi; gidişimin haberi flash olarak çıkmalı, son dakika haberi olmalı, şaşkınlık yaratmalı, kaygı uyandırmalı..Bu gidişin rengi mavi, mevsimi sonbahar olmalı..Yosun kokusu bulaşmalı izlerine, papatyalar gülümsemeli, yağmur inadına sevgiyle ıslatmalı yani..Gidişimin anlaşılır bir yanı olmamalı, anlaşılmamalı, gizem yaratmalı....anason kokan bir tadı olmalı, sodalı olmalı, birden çarpmamalı.. “Ben gidersem ruhum sen kal dünyada” diye söylüyor şarkısını Sibel Sezal..Ben gidersem ruhum da benimle gelmeli, yabancı bedenlerde öksüz yaşamamalı, yalnız olmamalı..Gidişim bir bütün olmalı anlıyor musunuz, yarım kalmamalı,ekmek arası hasret kokmamalı...Yürekten söylenmeli şarkılar, ruhum giderken dinginliği dans ederek yaşamalı..Gidişimin ritmik ve artistik bir konsepti olmalı.. -nereye gidiyorsun? -bilmem.. -insan bilmediği bir yere gider mi..? -bilmediğim için gidiyorum zaten, öğrenmek için.. Gidişimin koordinatları bilinmemeli, haritada görünmemeli, rakımı belli olmamalı..gidişim radara yakalanmamalı yani..Sizleri bilmem ama benim gidişimin yönetmene ve senariste ihtiyacı yok..gidişim kamerasız ve suflesiz olmalı..Alt tarafı gideceğim değil mi, ne çok şey istedim böyle...Eee benim gidişim kolay değil, bol ayrıntılı olmalı..Ayrıntılarda gizlidir asıl önemli olanlar...gidişimin önemli ve öngörülü bir yanı olmalı.. Neyse, hadi ben gittim artık..Sizlere oralarda neler olduğunu, gidenlere neden cazip geldiğini söylemek isterdim elbette ama her giden gibi benim de dönmeye niyetim yok. Şimdi, her zaman iç çekerek dinlediğim, ahlara ve vahlara sardığım ama söylemekten de her nedense garip bir zevk aldığım şarkı, dudaklarıma itinayla oturuyor..Hadi siz de bana eşlik edin, beraber söyliyelim: bir çok giden / memnun ki yerinden çok seneler geçti, çok seneler geçti / dönen yok seferinden Dedim ya, gidişimin bir derinliği olmalı..bir gün sizlerin de gidebilmeniz dileğiyle... Sahi merak ettim şu an, sizin gidişiniz nasıl olmalı, neye benzemeli, hangi tatda olmalı ve nasıl bir fon üzerinde uyarlanmalı..? Yoksa siz bir yerlere gitmek istemediniz mi hiç..? Sahi siz neden kalıyorsunuz..? Yoksa mutlu musunuz..?....Cevaplarınız beni şaşırtabilir, duymadan uzaklaşayım bari, yoksa gidemeyebilirim...!!!! Hadi ben gittim Görüşmemek üzere..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © pelin onay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |