..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Öyküsel > Aysel Denizeri




21 Aralık 2001
Bizim Türkler  
Aysel Denizeri

:AGEH:
Avrupaya misafir de gelsen
Yalnız kalmazsın sokakta sen
Dört bir yanda köşede bucakta
Mutlaka rastlarsın onlara sen
Sokakta bir topluluk görüyorsan eğer
Bağrış gürültü yüksek sesle konuşanları
Hiç düşünmeden git sokul yanlarına
İşte onlar bizim memleketin Türkleri
          
Çarşı pazarda görüyorsan toplu halde
Beş altı çocukla birlikte gezenleri
Kaplamışlarsa eğer yayıla yayıla yolları
Hararetli tavırları anormal hareketleri
Ta karşıdan da olsa tanıtır onlar kendilerini
Soru sorma kendine git yanlarına çekinme
İşte onlar bizim memleketin Türkleri
          
Onlara vız gelir Avrupa sokakları
Öyle serbestir ki onların hareketleri
Sanki buralar onların kendi memleketleri
Görüyorsan eğer kolları arkaya bağlı
Başlarında şapkaları ellerinde tespihleri
Yol ortasında durmuş yüksek sesle konuşanları
Başkalarının yoldan geçmesine engel olanları
Sigarasının dumanlarını keyifle tüttürenleri
İzmaritini yere atıp ayağı ile ezenleri
Görüyorsan eğer yerlere tükürenleri
İşte onlar bizim memleketin Türkleri

Yabancı ülkede dil bilmiyorsan eğer sen
Sakın korkma konuşmana gerek yok ki zaten
Nasıl olsa yolda havaalanında otobüste
Mutlaka rastlarsın onlara sen
Sor istediğin adresi istediğin yeri
Bak sana nasıl tarif ederler gideceğin yeri
İki sokak öteden sağa dön yürü
Kocaman bina gelecek sola dön yürü
Git git tam karşıda göreceksin orasını
İşte tarif ettiler sana istediğin adresi
Ne kapı numarası ne de caddenin ismi
Sen birşey anlamazsın tabi bakakalırsın
Onlar hiç ezberleyemezler ki cadde isimlerini
Hep tarife göre bulur onlar gidecekleri yeri
En sonunda adrese götürürler seni kendileri
İşte onlar bizim memleketin Türkleri

Araban bozulursa sakın üzülme
Git telefon kulübesine aç rehberi
Gelişi güzel bir Türk ismine et telefonu
Karşına çıkacaktır ya şımarık bir çocuk
Ya da erkeklerle konuşmaktan çekinen bir kadın
Mutlaka konuşacaktır seninle birileri
Sor anlat derdini çekinme yardım iste
O evde mutlaka bulursun bir tamirci
Hiç birisinin yoktur bir diploması
Onlara göre hepsi o işin ustası
Öğrenmişlerdir çürük arabalarında zanatı
Sonunda olur senin arabanın tamiri
Ufak bir vida takılacaksa eğer
Anlamazlar sökerler arabanın her yanını
Hakları yenmez çok para almazlar da
Yolda giderken dökülür arabanın parçaları
İşte onlar Avrupada bilgisiz dükkan sahipleri
Onlar bizim memleketin Türkleri

Görüyorsan eğer ellerinde kocaman poşetler
Savrularak yolda yürüyenleri kavga edenleri
Çoluk çocuk ailece alış verişten dönenleri
Yapmışlardır bir haftalık alışverişlerini
Yeterki sen onlara sokul merhaba de tanıt kendini
Sokakta kalmazsın korkma misafir de ederler seni
Yabancılar olmasa iflas eder Alman Gescheft’leri
Hele izin zamanı yaklaşınca göreceksin sen onları
Hediyelik almak için kırıp dökerler her yanı
Hemen biter çarşıda giyim eşyaları
Sonra binerler çürük arabalara pat pat kapıları
İki adım ötede bozulur arabaları
Ama hiç korku kaplamaz ki onları
Kafasını çevirse bulur sağda solda tanıdıkları
Yolun ortasında açarlar arabaların kapaklarını
Altüst ederler şehiriçi trafiğini
Zarla zorla bulurlar sonunda bir park yeri
Arabanın kapağı açılır yumulurlar birlikte hepsi
Orası mı burası mı derken bir iki hevesli
Kurcalarken bozarlar arabanın her yanını
Sonra bağrış gürültü başlar araba çekme faslı
Sonuçta anlarlar ki boştur benzin deposu
Aybaşı gelince ceplerinde Alman markı
Yoktur onların hiç bir sorunları
Bir araya gelince onların konuştukları konu
Ya memleket izini ya da araba derdi
İşte onlar bizim memleketin Türkleri

Havaalanında isen eğer sıranı hiç arama
Nerede görüyorsan büyük bir topluluk
Bavul üstüne oturmuş konuşanı abuk sabuk
Etrafta şımarıkça koşuşan çoluk çocuk
Salonun hangi tarafı sesten gürlüyorsa eğer
Hiç düşünmeden sen o tarafa doğru yürü yeter
Hazırca hiç düşünmeden sıranı bulursun hemen
Artık şimden sonra dikkat edeceksin sen
Ortada simsar gibi gezinenler varsa eğer
Sokulur yanına göz açıp kapayınca sen
Bavul doludur yanları otuz kilo hakkı varken
Fır döner etrafta bavulu birisine vereyim derken
Bir enayi bulamıyorsa eğer başlar bağrınmaya
Çıldırmış gibi gider görevliyi aramaya
Görevli sinirlenir ama yolunu bulur müşterisi diye
Onların yüzünden korkar uçak rötar yapacak diye
Mutlaka her yerde belli eder onlar kendilerini
İşte onlar bizim memleketin Türkleri

Hele yaz günü gidiyorsan sen Avrupaya
Hiç canın sıkılmaz yolculuk yapmaya
Gördüğün manzarayla doyamazsın yolculuğa
Yolda mutlaka rastlarsın sen onlara
İki tür gurbetçi vardır o sıla yolculuğunda
Kabuğundan çıkmayanlar , Avrupaya uyanlar
Onlar hemen belli ederler kendilerini
Şişko kadınlar giymiştir bol etekleri
O yakıcı sıcakta başları sımsıkı bağlı
Ter içinde kalır sofra hazırlarken zavallı
Saçı sakala karışmış kabadayı kocaları
Ağaç gölgesine uzanmış küfürler yağdırarak
Azarlar sıcaktan pişmiş o zavallıları
Kadınlar köle gibi hızla hazırlar sofraları
Sanki bir ay yolculuk yapacaklarmış gibi
Tavuktan turşuya ne ararsan doludur yanları
Yumulurlar ayni savaştan çıkmışlar gibi
Anında bitirirler bütün yiyecekleri
İşte onlar bizim memleketin Türkleri

Hemen bitmez onların yolculuk maceraları
Artık yemekler yenmiştir başlar çay faslı
Toplu haldedir onların hep yolculukları
Hepsinin altında Almanların çürük arabaları
Gece gündüz uykusuz giderler yolları
Çoluk çocuk perişan vaziyette çıkarlar yokuşları
Savaşa gider gibi kaplamışlardır yolları
Takıl arkalarına gözün kapalı sür arabanı
Korkusuz sen sadece takip et onları
Dağ bayır tarla derken bulurlar Almanya’yı
Yardım severlerdir hakları yenmez vallahi
İşte onlar bizim memleketin Türkleri

Canın yolculuk yapmak istiyorsa kibarca
Takılacaksın ikinci tür yolculara
Göreceksin aman ne maceradır ama haa !
Onlar çok kasarlar kendilerini takmazlar kimseyi
Öylesine gülünçtür ki onların şımarık hareketleri
Sanki onlar işçi değil fabrika sahipleri
O gösteriş meraklısı zavallılar
Almışlardır kredi ile sıfır km arabaları
Hepsinin ya Mercedes ya da BMW dir markası
Aman Allah bir görseniz yaptıkları pozları
O paraları aç durarak ödüyordur zavallı
Yollarda öyle bir giyinirler ki onlar
Hemen belli olur Avrupayı taklit ettikleri
İşte onlar da bizim memleketin Türkleri

Daha neler var neler henüz bitmedi numaraları
Onlar yollarda tanımazlıktan gelir vatandaşını
Yerlerde değil lokantada yerler yemeklerini
Arabalarda değil otelde geçer geceleri
Bakmayın gösterişlerine belli etmezler ama
Yavaş yavaş yarıya iner ceplerindeki paraları
Geriye dönünce görseniz onların yaşantılarını
O zaman döner madolyanın öbür yanı
Başlar bir işten öbür işe koşturmaları
Makarna , patetestir hep yedikleri
Yoksa nasıl ödeyecekler bankadaki kıredileri
Yaptıkları pozlar burunlarından gelir vallahi
Kolay mı burada çalışıpta yaşamak kırallar gibi
Çekinme sokul yanlarına biraz deş onları
Bak neler duyacaksın neler şaşarsın vallahi
İşte onlar da bizim memleketin taklitçi Türkleri
     
Hele birde göreceksin otobüsle yolculuk edenleri
Özellikle kalabalık aileler tercih eder otobüsü
Bağrış gürültü itişerek ayak kaldırırlar etrafı
En sonunda otururlar koltuklara kesilir soluklar
Daha otobüs harekete geçince başlar yemek faslı
Herkes bir birine uzatırken yiyecekleri
O zaman da başlar Ahmet Ayşe sesleri
Artık yemek faslı biter canları sıkılır
Uyurlar kafalarını koltuklara koydukları gibi
Aman Allah bir horultudur sarar otobüsün içini
Allah kuvvet versin otobüsün şöförü !
Nihayet mola zamanı bulur bir park yeri
İşte o zaman görülmeye değer onların halleri
Aman Allahım o ne ! Sanki seyyar lokanta önleri
Hepsi yayılır yerlere önce çıkar içecekleri
Sonra serilir önlerine tavuklu börekli yiyecekleri
Bir yumulurlar ki sanki kıtlıktan çıkmışlar gibi
Çöpler atılır etrafa fır fır görgüsüzler gibi
Savaş alanına çevirirler güzelim park yerini
Ağaç gölgesine uzanıp tam bulmuşlarken keyiflerini
Sinekler ısırır onları sanki cezalandırırmış gibi
Kadınların sırtlarında uzun kollu giysileri
Her yeri kapalı güneş yakıp kavurur onları
Ter kokar zavallıların üstleri başları
Erkekler tıraş olmamış iki günden beri
Kapıkuleye gelirler ayni savaştan çıkmışlar gibi
Bu kadar çileyi çektirir onlara Vatan hasretliği
Ne olursa olsunlar onlar bizim memleketin Türkleri



               
     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın öyküsel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eşyalar Da Ağlar
Yalnızdır O
Hayalimiz Almanya
Serçem

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yudum Yudum Hayat
Sevgi
Kelimeler
Hatıralar
Hakkın Ödenmez Be Anam
Akşam
Ah O Bekleyiş
Ne Kaldı Ki Maziden
Şu Ölüm OLmasa
Deprem

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gerçek Şahit [Öykü]


Aysel Denizeri kimdir?

Yudum yudum hayatın içinden, bir nefes insan.

Etkilendiği Yazarlar:
Yok.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aysel Denizeri, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.