|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
"AİLE FOTOĞRAFLARI"
Kışın en güçlü soğukları mahalledeki baca dumanlarını bile donduracak kadar acımasızdı o gece...Elektrik direklerinin etrafında her gece gördüğüm yarasaları göremiyordum.
Ayak sesleri ürkekti.Adımlardan donan suların korkunç parçalanmaları bir silah sesi gibi beynimde yankılanıyordu.Kentin manzarasının daha önce hiç bu kadar umutsuz olduğunu görmemiştim.Başımda öyle büyük bir ağırlık vardı ki ;ne yapsamda titremekten kurtulamıyordum.Ellerim bacaklarımın arasında ısınmayı özlüyorlardı .Ama nafile...
Böylesine bir soğuk insana cehennemin sıcaklığını merak ettiriyordu.Kafam yorganın içine gömülmüş,iki büklüm olmuştum üşümekten.Odamın ışıkları kapalı olduğu halde elekrik direklerindeki ışığı hissedebiliyordum.Birden ışığın kesildiğini fark ettim.Bir süre her yer simsiyahtı.Kafamı kaldırıp dışarıya baktım.Kentin üzerinde bir damla bile ışık yoktu.Bu görüntü beni çok korkutmuştu.Tekrar yatağıma girip yorganı üstüme çektim.Sanki bir kaç saniye sonra bir felaket olacak gibiydi.Tekrar ışığın geldiğini farkedince sevindim.Yorgan üstümde idi ama ışığın odaya girdiğini fark ediyordum.Fakat bu ışık hareket ediyordu!Camın kenarına geliyor ,bir süre sonra tekrar uzaklaşıyordu.Elimin ayağımın bu sefer korkudan titrediğini hissediyordum.Bir süre geldi ve tekrar gitti.Sonra o tanımsız ışığın odamdan içeri süzüldüğünü fark ettim.Hiç bir güç beni yorganımdan dışarı çıkmaya ikna edemezdi...
Odanın içinde daireler çizerek gezindi ve tekrar gitti.Gittiğine emin olunca kafamı çıkarıp dışarı bakmaya başladım.Bu cesaretim ancak bir kaç saniye sürdü ve tekrar yorganımın altına girdim.Kentte hala ışıklar elektirkler yoktu ve ne olduğunu bilemediğim bir şey odamın içinde geziniyordu.Bu ışığın ne olduğunu ve evimde neden gezindiğini düşünüyor ,bir türlü bu korkuyla karışık düşüncelerimden kurtulamıyordum.
Bir hayalet yada bir cinmiydi? Yoksa hep hikayelerini duyduğumuz o uzaylılardan birimiydi? Bu garip şeyin ne olduğunu öğrenmek isteyecek kadar cesur değildim.Sabah yataktan kalktığımda bütün bunların soğuktan gördüğüm kabuslar olduğuna inandım.Çünkü insan uyku ile yarı uyanıklık arasında böyle halisilasyonlar görebiliyordu.Bu durumu kimseye anlatmadım.Ama içimi yiyip bitiren sorulardanda kurtulamadım.Ya rüya değilde gerçekse o şey? Uyanık olduğuma emin olduğum bir zamanda aniden karşıma çıkarsa ne yapardım?Bütün gün çalışıp ,akşam yemeğini yiyip dışarı çıktım.Arkadaşlarımla gülüp eğlenip biraz kafamı dağıttım.
Bir ara her arkadaş toplantısında anlatılan korkunç hikayeler anlatılmaya başladı.Yaşadıklarımı hatırlayıp arkadaşlarıma öfke ile hemen konuyu kapamalarını söyledim.Konuyu kapatmışlardı fakat neden böyle öfke dolu bir tepki gösterdiğimide anlayamamışlardı.
Hiç bir şey söyleyemedim .Çünkü yaşadıklarımı anlatırsam içimdeki korku ve ürperme iki kat artabilirdi.Uyuma saatimin gelmemesini yada kendimden geçerek uyumayı öyle çok istiyordumki bunun için elimden ne gelirse yapabilirdim.O gece yatağımı adeta bir mezarlık gibi gördüm.Korkunç bir tecrübeydi bu.Bu kez başımı yorganın altına sokmadım.Sadece gözlerimi kapayarak uyumaya çalıştım.Uzun bir süre geçmesine rağmen ne o ışık geldi ,nede uykum...
Bundan cesaret alarak gözlerimi açıp çevreye bakındım.Etraf bir toplu mezarlık kadar esrarlı ve sessizdi.Dışarıda rüzgarın ürkütücü ıslığını duyuyordum.O sırada pencemin önünden çok güçlü bir ışık süzmesi geçti.Öyle ki;sokak lambasının ışığı bunun yanında son demine gelmiş bir mum gibiydi.Tüylerimin ürperdiğini ,ve kalbimin bir davul kadar hızlı attığını duydum.Ama merak ediyordum ve bu korku beni sinirlendiriyordu.Kalkıp dışarı baktım.Zifiri karanlık,zayıf bir sokak lambası ve yerlerdeki kağıt parçalarını havaya kaldıran bir rüzgar vardı.Karşı evin penceresinden yaklaşık iki metre boylarında ,ışıklar içinde hem insana benzeyen hemde başka bir canlı olduğunu sandığım bir canlı çıktı.Hızla ordan çıkıp başka bir evden içeri girdi.Dona kalmıştım.
Ne çığlık atabiliyor nede hareket edebiliyordum.Kendimi toparlayıp hemen pencereden içeri kaçtım.Gözlerimi sımsıkı kapayarak yorganın altına girdim.
O garip varlığın odamdan içeri girdiğini anladım...
Yine odamda gezindi ve tam tepemde durdu!Korkudan ağlıyordum.Ve yavaşça yorganın üstümden ,kendiliğinden kaydığını fark ettim...Gözlerim sımsıkı kapalıydı fakat o şeyin güçlü pırıltısını taa beynimde hissediyordum.Artık başka çarem kalmayınca gözlerimi açtım.Karşımda tavana kadar yükselen ,ayakları olmayan bir yüze sahip olmayan farklı bir canlı duruyordu.
Her tarafından ışıklar saçıyordu... Çığlık atamıyordum ve vücudum kilitlenmiş gibiydi.Bana korkmamamı söylercesine kollarını uzattı.Kollarıda ışıktandı ,sert bir madde değildi yani.
Sonra tam arkasında bulunan vitrine doğru döndü.Vitrinin kapakları kendiliğinden açıldı.
Ailemizin resimlerinin olduğu albümü kendine doğru çekti.Albümün kapakları kendiliğinden açılıp,sayfaları kendi kendine çevrilmeye başladı.Sonra büyük bir hızla albüm yere düştü ve o garip şey yıldırım hızıyla pencereden çıkıp gitti...
Bende titrediğim halde zar zor uyuyabildim.O gece uykumu birbirinden güzel rüyalar süsledi:
Hayatım boyunca yapmak istediklerimi yaptım...:En sevdiğim şehir izmirde gezdim ,amazon ormanlarının duru sularında balık avladım ,ölen sevgilimle bir kaç saat baş başa kaldım.Elvis Presley ve Frank Sinatra nın konserlerini seyrettim, en inanılmazı ise en çok yapmak istediğim işin patronu olarak gördüm kendimi...Tam işimin başında çalışırken o ışık yanıma geldi ve şöyle dedi:Aile resimlerini iyi sakladığın için teşekkür ederim.Elimden başka bir şey gelmediği için şimdilik hayallerini sana gerçek gibi gösterdim.Fakat iyi bir insansın .Kalbin bir mücevher kadar değerli.Eminim istersen ve çok çalışırsan bütün hayallerini gerçekleştirirsin.Şimdi uyanacak ve gerçek hayatına devam edeceksin .Bu gördüklerini ömrün boyunca unutma ve hayallerin için savaşmayı dile Tanrı dan... Hoşçakal...."
Korku dolu bir gecenin sonunda güzel rüyalar görüp çok mutlu olmuştum.Bu beni yaşama dahada bağlamıştı.
Evden çıktığımda mahallede bir kalabalık gördüm.Bir evin kapısında üzgün yüzleri ile konuşuyorlardı.Bu ev bütün mahallenin çok sevdiği altın kalpli ,yaşlı bir adamın eviydi.
Aslında o adam benim ölen sevgilimin babasıydı.Çok iyi bir insandı ve bütün mahalle bu adamı tüm kalpleri ile severlerdi. O evde tek başına yaşamasına rağmen evini sürekli birileri ziyaret ederdi.Yaşlı ve kimsesiz olmasına rağmen asla yalnız değildi.O hafta ağır hasta imiş ve hep kızının adını sayıklamış.Bilinci yerindeyken kızının bir resminide olsa görmek istediğini söylüyormuş.Evin her tarafını aramalarına rağmen kızın bir resmini bulamamışlar.
Günler geçtikçe bu iyi adamın hastalığı dahada artmış.Mahallenin insanları bu iyi insanın ölecek olmasına ve günden güne gözlerinin önünde eriyip gitmesine çok üzülmüşler.Sabah adamın ölüsünün gülümsediğini fark etmişler.Adam hiç anlaşılmaz bir şekilde mutlu ölmüş.
Öldüğünde gözleri açık değilmiş bu şirin insanın.İnsanın ölümü gülümseyerek karşılaması ne kadar güzel değilmi?
Neden gülümsediğini ise kendisini son bir defa görmeye gittiğimde anladım.Bir resmi kalbinin tam ortasına koymuş ve sımsıkı kavramıştı.Sevginin en güçlüsü evlat sevgisi olsa gerek.Adam kızının resmine sarılarak mutlu bir biçimde öldü...Giderken kızının yüzünü son bir defada olsa görebildi.Umarım ölürken sevdiklerimizi son bir defada olsa görebiliriz...
Akşam evime döndüğümde odama gittim.Bizim aile albümü hala yerinde duruyordu ve dün gece yaşadıklarımın gerçek olduğununa bir kere daha emin oldum.Albümü açıp tekrar baktım resimlere:Tüm resimler yerindeydi;Sevgilimin solgunda olsa gülümseyen yüzünün olduğu resimden başka!
Tekrar o ışıklı varlığın söyledikleri aklıma geldi"__Aile resimlerini sakladığın için teşekkür ederim..."
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
Raşit Cumhur ÇAKIN kimdir? |
|
|
beni anlamak; yaşamın karanlık sularından üşüyerek te olsa, umuda açılmış yelkenlere öfke ve hınç ile üfleyerek rüzgarın yaratılabileceğine inanmaktır.
Etkilendiği Yazarlar:
...
|
|
|