|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
26 Kasım 2003
Saat Dokuzu Geçmemeli...
Yudum ŞAŞMAZ
her gecenin ilk açılış kadehi senin dudaklarını ıslatır ..
|
|
saat dokuzu geçmemeli ..içeri girdiğinde o geceki mesai arkadaşlarınla biraz şakalaşır ve ,80lerden kalma tarzı ile alman müdürün aranıza katılmadan, paranı kazandığın barın arkasına geçersin ..dolaptan çıkarılıp dizilmesi gereken meyve suları, kesilmesi gereken limonlar, taşınması gereken bardaklar,köpüğünün alınması gereken fıçılar, adlandırılması gereken adisyonlar seni beklemektedir ..daima senden kıdemli bir insan,bir de karısı vardır, kapıda bilet kesençalıştığı kumarhane ertesi ..iki çocuk oyuncaklarından sıkılıp, bir araya gelmiş evcilik için diye düşünürsün ..
ve genelde grup halinde teşrif eden bodyguardlara, gecenin brifingi, alkol servisi yaparsın ..mutlaka çerez .. ve adisyonlarına eklenecek en az ikişer paket sigara ..
iğrenç kahkahasına maruz kaldığın dj bozuntusu da geldi mi, telefon çalar ve birileri gece için rezervasyon yaptırmaya çalışırken, sen dj’in seçimleri de kahkahası gibi olan şarkılarından sağır yanlış notlar alırsın ..ışıklar kapatılır ve mora bulanırsın ..saat on biri geçmemeli ..
her gecenin ilk açılış kadehi senin dudaklarını ıslatır ..siparişler başlar .. ve bitmez ..ama cumartesi geceleri kalabalığının en üst kafasını yaşarken,çarşamba geceleri daha bir yorulursun hep ..
ve sen fıçıyı hiç kapatmadan sadece bardak değiştirerek iki yüz elliye yakın bira doldurursun ..
çarşamba geceleri.. nam-ı diğer beleş fıçı bira geceleri ..yüzde doksanını, züğürdün rüyasını yaşamak için metalciler oluşturur ..eh ne de olsa üniversitede okuyan bütün metalciler, ellerine geçen paranın hemen hepsiyle gitar teli alır ..üç beş kuruş kalırsa sigaraya gider ..ama mutlaka çarşamba gecesi giriş bedelini bir kenara ayırır .. çünkü bilir ki o gece özünü unutup,hande yener şarkıları ile pistin en ortasında kalça sallayacak kadar sarhoş olabilir...ve sen fıçıyı hiç kapatmadan sadece bardak değiştirerek 250ye yakın bira doldurursun ..çünkü anarşik metalciler bi içtikleri kadarıyla da güzellik banyosu yapmaya bayılır ..zamanında underground barlarda aynı cover gruplarına headbang yaptığın bazı gedikli şahısların, o zamanda yaşamaya devam etmeleri seni şaşırtır..ne de olsa zaman club zamanıdır..pogolu metal devrinden çıkan birkaç dallama da, kırmızı pumalarıyla içtimaya çıkmıştır.. işte onlar, arada kotlarını bufalolarının içine sıkıştırmayı da ihmal etmeyen salaklar, bir çağı kendilerince kapatmış ama evrimlerini tamamlayamadıkları için ikinciye de geçememiş, ortada sıkışıp kalmışlardır .. mutant olmuşlardır..
cuma geceleri.. hafta sonu tatilinin start verdiği gece.. verilen ilk randevular için seçilen gece..Pazartesi günü deadline olan projeler için bütün hafta sonunu inekleyeceğini bildiğinden, tüm hafta sonu eğlencelerinin sığdırılmaya çalışılacağı gece.. dışarı çıkmaktan başka yapılacak bir şey olmadığı düşünülen gece geldiğinde, bodyguardları aşabilen müşteriler acele etmeden teşrif eder.. genelde geceyarısına kadar daha az bardak doldururken, yeni günün ilk saatleriyle boşların bir an önce toplanılıp barın arkasında düşlerinin sığmayacağı kadar küçük bir mutfaktaki çocuğa teslim edilir.. ki yeniden yıkansın ve kullanıma hazırlansın..bana düşen yıkanan bu bardakları bara taşıyıp, mümkün olduğunca hızlı, yeniden kirletmektir..bazen arkadaşların gelir.. arkadaştan müşteri çıkmaz genelde.. sanki evime oturmaya gelmiş gibi ikram bekler.. bir-iki kırmasan da, alışkanlık haline getirenlerle ilişkini sorgulamaya başlarsın..işletmenin esas sahibi, big boss da cuma gecesi müşterilerindendir..barın arkasında kaybolduğundan, bir aralık sesini duyar ve servisini yaparsın... patronun ikramı bitmez..hep misafiri vardır, aynı ilgiyi onlara da göstermezsen geçmez boğazından içtikleri..aman aman! Ayrıca gecenin sonunda alacağını tahmin ettiğin çarşaf çarşaf sterlin tipler, tribe girmene yeter..“dükkan sizin!”
cumartesi geceleri.. tüm bayanlara sınırsız tekila.. limon katliamı başlasın!daha çok sokağın yerlisinden hemcinslerimin rağbet ettiği bu gece en eğlencelisidir..kendi toprağı bile sınırlanmışken, sınırsız bir mutluluğu tekila shotlarında biriktiren bire sürü cıvır..normalde de anlamaya zorlandığım dilleri, alkolün etkisiyle içinden çıkılmaz bir hal aldığı an london ağızıyla konuştukları ingilizcelerini daha katlanılabilir buluyorum.. “cheersssss” deyip bir kadeh de ben yuvarlayınca karşılarında başlıyorlar hayat hikayelerini anlatmaya.. şaşırıyorum hepsi de dün dönmüş londra’dan.. epilasyonun herhangi bir türeviyle tanışmış her cıvır fıstık gibidir burada.. bir de dobra.. akıllarına geleni sakınmazlar.. işte bu yüzden çıkan mahalle karısı tadındaki kavgaları damağımda kaldı..tanrım, hem gülüyorum hem gözüm korkuyor.. kadınlar birbiriyle ağız dalaşına bile girmemeli.. kadınlıktan çıkıyorlar.. çirkefleşiyorlar.. çirkinleşiyorlar..
buna rağmen ellerinde bardakla çıkmayı başaramayanlar, erkek arkadaşlarının tatmini için tekilayı yutmayıp, ağızlarında muhafaza eder ve dışarıda can çekişen adama hayat öpücüğü olarak verirler..
tekila sağanağı sadece bayanları kapsadığından, barın özel bir bölümünde içiyor ve kapıya bir de bodyguard dikiliyor.. buna rağmen ellerinde bardakla çıkmayı başaramayanlar erkek arkadaşlarının tatmini için tekilayı yutmayıp ağızlarında muhafaza eder ve dışarıda can çekişen adama hayat öpücüğü olarak verirler..bir de yalnız gelen bayanlar var ki, alkole bulandıkça aşık oluyorlar..ayılanlar, bayılanlar.. bize bol sancılı gülme krizleri olarak yansıyorlar.. halk içinde ,“büyük lokma yemenin” biraz kaba tabiriyle şekillenen bu halleri “ohal” sebebi..
salı geceleri.. var bi de.. sallanır ya, bizde de durum bu..bazen açık, bazen kapalı olduk salı geceleri..açıksak, ve şans eseri bunu birileri bilirse gelirler.. ama iki çok düşük ihtimalin bir araya gelmesi yerlerde süründüğü için,bir saate kadar oyalansak da, paydos eder, gelen 3-5 kişi ile birlikte kapatırız dükkanı..gecelerin ayırdına vardıktan sonra siz,ucundan tırtıkladığım insan çeşitlerini biraz daha çomaklayalım..gömlek tayfası.. tahmin edildiği üzere gömlek, kumaş pantolon ve kösele ayakkabı giyerler..saçlar vıcık vıcık jöleyle yatıştırılmış, sokağın kabadayıları edalarında girerler mekana..genelde türkçe pop dinleyen bu karakter, arada kabadayılığı ile dj üzerinde etki de gösterebilir..geldikleri coğrafyanın etniğiyle bütünleşenleri ise, dancing club diye nitelendirilen bir yerin pistinde horon tepmeye dek vardırabilir işi.. genelde vodka-redbull içerler ya da buzlu rakı.. çoğunun patronla tanışıklığı da vardır .. bu karaktere genelde kokoşlar eşlik eder.. tahmininiz üzerine, her daim kokoş olan bu hanımların uyandıklarında yaptıkları makyaj geceye doğru ton atar.. marka kıyafetler, orijinal parfümler ve dans etmeye geldikleri ince topuklu ayakkabıları ile başka bir siluetidir gecenin.. sıklıkla, erkeklerine uyup vodka redbull ya da hepsi birbirinin aynı olan meyve kokteylleri içerler.. pudra kokularının üzerime sinmesinden korktuğum için daha yakından inceleyemedim onları.. genellemeyi bu muhteşem ikili oluşturduğu için, az da olsa daha faklı bir tarza sahip olanlara marjinaller diyoruz.. başka tercih bırakılmadığı için gelen marjinalleri erkek-kız birlikte anlatabiliriz.. zaten en büyük marjinallikleri de cinsiyet ayrımını asgariye çekmeleri.. kılık kıyafet alt başlığına da yansıyan bu özelliklerinden dolayı hemen hemen aynı şeyleri giyinirler.. sevgililer arasında gardrop birleştirmeye varan bu tercih, bol pantolonlar üstüne dar t-shirtler ve altına spor ayakkabılar olarak yansır..piercing ve dövme sayısı kişilerin kıdemini belirler.. yüzleri yerine saçlarını renklendirmeyi kendilerine görev bilir, soft drink diye tabir edilen meşrubat, bilemedin kola içerler.. kafalarını alkolle bulandırmak yerine, kuru kalırlar.. yengeler de var.. bodyguard ya da patronların uzatmalı ve bir küs bir barışık sevgilileridir yengeler..şımartılmaya gelirler ve çok içerler.. tekila severler, vodka tercih edebilirler ya da margarita hazırlatırlar sürahiler dolusu.. evden alelacele çıkmış olacaklar, giyinmeye vakit bulamamışlar.. metalcileri zaten anlatmıştım..
ama tercih ettiğimiz içki ortak ; ne olursa !asistanlar var bir de, sınıftan çıktığında öğrencilerinin arkadaşı olan.. birlikte içen, birlikte dans eden.. bunlar görünüm olarak kokoşların arasına girerler ve tekila sevdikleri için cumartesi gecelerini iple çekerler..saplar var.. bodyguardlardan ileriye geçemedikleri için gözlemleyemediğim bu grubun insanları benim için bir muamma olarak kaldı.. son olarak normalde seninle çalışan ama o gece off olan servis elemanları var.. kız arkadaşını alıp, belki de tek çalışmadığı günü de barda geçirmek hangi zihniyetin ürünüdür?Ama ben de dahil bunu hepimiz yaptık.. diğer taraftan nasıl göründüğümüzün merakı belki, belki müşteri de olabileceğimizin ispatı.. çok eğlenceli olmuştu çok! Üstelik beleş bira gecesini seçmiştim.. hatta üşenmeden barın arkasına geçip kendi biramı kendim doldurmuştum.. ama sadece kendi biramı, ekleme yok, çıkarma yok.. off olan servis elemanları hep erkek ve gömlek tayfasından olup sivil zamanlarında tek kız ve marjinal ben kalmaktaydım..ama tercih ettiğimiz içki ortak ; ne olursa!sana söyledikleri saati çoktan doldurmuş,ayakların ve kolların sızlamaya başladığında, kapanış şarkıları hala bitmemiştir.. ışıkların yanmasını beklemeden, gecenin başında çıkardığın meyve sularını ve artan dilimlenmiş limonları buzdolabına kaldırır, son yıkanan bardakları dizip, şişeleri düzeltmiş ve barı yeni silmişken yanar ışıklar.. ama 80lerden kalan tarzıyla alman patronunun black – wonderful life tempolu yaptığı hesap uzadıkça, gece sonrası brifingi kadehleri sunmaya devam edersin bodyguardlara.. gece başına alınan paralar dağıtılmaya tek tek çağrılan isimlerin 80lere dönmesiyle başlar.. kendi adımı duyduğumda “kapattık beyler” deyip oradan hızla uzaklaşırım.. gecenin yevmiyesi, tiplerle birleşince ve en son tüm ekip bir araya gelince gece benim için yeni biter... dışarıda hava ağarmış bile, ilk taksiyle eve gider ve çoğu zaman üstümü bile değiştirmeden yatağa girerim.. gözlerim yanar ama ayaklarımın sızısı yüzünden bir türlü uykuya dalamam.. oysa sabah erken kalkmalı ve gündelik işler bitirilmeli...
ne de olsa; saat dokuzu geçmemeli..
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
bir denek gibiyim, hissediyorum. fakat kendini de bu lanet deneye, böylesine kaptıran var mıdır, merak ediyorum.
ne ulaşmam gereken bir beyaz peynir sevdiklerim, ne de bir sarkacın peşinde gözlerim . .
bu arada bir çift can sıkıntısı diliyorum; her gün başka bir ihtimalin kıyısında deliriyorum . .
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|