Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Ne güzeldir türkülerimiz. Daha beşikteyken ninni olmuş kulağımıza. Pilli radyolardan yükselen nağmelerle uyanmış, yine onlarla uykuya dalmışız. Ana sütü gibi ak, ana sütü gibi temiz türkülerle büyümüşüz. Sevinince bir türkü tutturmuşuz. Üzülünce derman olmuş yaralarımıza. Ağıt olmuş, göçüp gidenlerimizin ardından. Yakmış kavurmuş bağrımızı. Ninelerimiz, dedelerimiz ilmek ilmek işlemişler duygularını kilimlere. Damla damla akan gözyaşları türkü olmuş,dağlamış yürekleri. Kına olmuş nazlı gelinlerin eline, ağlatmış anaları. Ata Barı olmuş, coşturmuş kanımızı, güç vermiş cephede neferimize. Buram buram sevda kokan türkülerimizde, yarin zülfüne dolanır nağmeler. Ceylan olur bakışlar, ok ok olur sineye batar kirpikler. Sevdiğine kavuşamayınca ozan alır sazını düşer yollara. Gönlünü sazının tellerine bağlayıp haykırır sevdasını. Unutulur mu Karacoğlan'lar, Pir Sultan'lar, Veysel'ler... Can bulur dizeleri bağlamanın tellerinde. Karacoğlan'ın şu dizeleri bağlamanın tellerinde türkü olup günümüze kadar uzanmamış mıdır? Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğricesin tel tel etmiş Açar gider yare karşı Ne de güzel söylemiş Aşık Veysel; Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır Beyhude dolandım, boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır Kültürümrüzün bir parçasıdır türkülerimiz. Mesaj verir her dizesi, güç olur yüreklere. Her türkü bir olayı belirler aynı zamanda. Bir toplumu toplum yapan kültür değerleri değil midir zaten? Sahip çıkmazsak eğer, geri kalmaz mıyız diğer toplumlardan? Gelecek nesil hesap sormaz mı bizden? Çeşitli kültürlere beşiklik eden vatanımızın bağrından çıkan nice ozanlarımız vardır. Bunlar toplumsal sorunlarımızı bağlama eşliğinde ne de güzel dile getirirler değil mi? Her yörenin ayrıdır türküleri. Halay olur, zeybek olur, horon olur. Sonra da tek bir kalpte çarpar, gururla. Bir zamanlar bazı çıkar çevreleri tarafından, reyting uğruna ölüme mahkum bir hasta yerine kondu türklerimiz. Sahip çıkmak şöyle dursun; unutturulmaya çalışıldı adeta. Mahrum kalsak da uzun süre unutamadık türkülerimizi. Çünkü türküler hep vardı. Nerede kaldı Muzaffer Akgün, Nezahat Bayram, Ahmet Sezgin ve diğer değerli sanatçılarımız... Küstüler, küstürüldüler. Bir kenara itiliverdiler. Hem kültürümüzü devam ettirememek, hem de mesleklerini icra edememek, yürekten yaralıyordu onları. Uzun süre türkülerimizden ayrı kalmanın üzüntüsünü ve utancını yaşasak da usta sanatçılar eşliğinde genç, pırıl pırıl sanatçı kardeşlerimiz, bize türkü tadını yaşatmayı başardılar. Onlara teşekkür borçluyuz. Yürekten kutlar, başarılarının devamını dileriz. Kalpten kalbe köprü kuran türkülerimizi hiçbir zaman susturmayalım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nur Ersen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |