Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
Solumak, hem de İstanbul'u. Bir kaktüsün arkasındaki kum taneleri gibi sonsuz benim için. Her nefes alışımda hayat, her verişimde ise ölümü hissettiriyor bana. Herkes vapurun peşinde yarışan martılar gibi. Yarışıyorlar, yoruluyorlar ama farkında bile değiller. Ucuz bir hamalım ben İstanbul' da. Hem de bedavaya çalışıyorum. İstanbul' u soluyorum. Ben bir yabancıyım burada, buraya aşık, buraya bağımlı. Arnavut kaldırımlarını anımsıyorum. Ne kadar da zorlu değil mi karıncalar için.Bense hiç birşey düşünmüyorum. Düşünmeli miydim? Sadece yarıda kalmış biram için sevinmeli miyim, üzülmeli miyim, bunu düşünüyorum. İstanbul'u soluyorum. Akşamüstü oldu. Ben yine aynı tikime devam edip saate bakıyorum. Sahil ve kırmızı günbatımı. Acaba bunları yaşıyor muydum, yoksa uykuda mıydım? Sanki daha önce görmediklerimi şimdi görüyordum. Acaba özgür müyüm? Özgür adam uyuyor mu? Her şey değişiyor ; ben değişiyorum, sokaklar değişiyor, vapurlar hergün değişik insanları taşıyor. Oysa hep aynı insanları taşıyormuş gibi görünüyor. Bütün cevaplar değişiyor. Ama İstanbul aynı güzel, onun gibi. İstanbul' u soluyorum. Erik ağacının meyvesi olmak istedim belki de ilkbahar aylarında. Ama ben sonbaharı severim. Sonbaharlar çok farklıdır İstanbul' da. Hüzünlenmiş ağaçların yapraklarını bırakmak istemeyişi, rüzgarların tanrıyı ispat edercesine esmeleri, bir ayrıdır İstanbul'da. Ve insanlar, onların hüzünleri de adam gibidir İstanbul' da.Yağmura inat gizli gözyaşları.İstanbul' u soluyorum. Eninde sonunda hepimiz kaybedeniz İstanbul' da. Yalnız ve yorgun. Sarhoş ve umutsuz. Fakat aşk var İstanbul' da. Herkesi seviyor, herkesi kıskanıyor. Bir arının güzel bir çiçeğe kıyamayışı gibi. Herkesin vazgeçilmez aşkı. İSTANBUL. İstanbul'u soluyorum. Yorgun mavilerin, hırçın pembelerle savaşı var burada. Her gündoğumunda ve her gün batımında. İstanbul bizi gerçekten seviyor mu? Yoksa bunun farkında bile değil mi? İnce belli bir çay bardağından bakınca da aynı mı gözüküyor İstanbul? Yoksa biz bağımlımıyız sevgimize? Ben küçük bir hamalım İstanbul'da. İstanbul' u soluyorum. Acaba kaç kişi duyuyor İstanbul' un çığlığını, İstanbul' daki çığlıkları? Kaç kişi duyuyor İstanbul' un müziğini!! Aslında hergün yanından geçtiğimiz anılarla dolu yerlerin kaç kişi hakkını veriyor? Acaba senden nefret mi ediyoruz? Dürüstüm. İstanbul' u soluyorum. Her masada, her köşe başında, her sokakta o var. Tatlı bir acı bıraktı arkasında, ince bir toz bulutu gibi. Sonra uçtu güzel ufuklara nazır. Düşünmenin vazgeçilmez yalnızlığı. Kanadı kırık kuşlar dolu burası, dalgakıranlar dolu, yalnızlık dolu. Bunlar ağır, hem de çok ağır. Ama ben iyi bir hamalım İstanbul' da. İstanbul' u soluyorum. Melekler ağlıyor burada. Her gerçek için ağlarlar zaten. Gerçek üzücü mü acaba? Kayıp bir şehir burası. Koskoca bir tarihin; mutlulukların, gözyaşlarının gizli yaşlılığı var burada. Öldürmeyen bir yara burası. Tarif edilemiyor, senin gibi, benim gibi birşey. Hey taşın toprağın altın İstanbul. Nice medeniyetlere, İmparatorluklara göğüs germiş İstanbul. İyilik desen sende, kötülük desen sende, aşk desen sende, karmaşa desen sende. Ne ararsan burada.Gel, gel.!! Solumaya çalışıyorum seni, duyarlılığımın altında. Acaba en büyük aşkını ne zaman yaşadın? Kiminle yaşadın? Unutabildin mi O' nu? Terkedilmiş fakat ölümsüzsün. Ne kadar acı değil mi!! Sanki sigaranın sonu gibi. Hoş bir meltem esiyor şu anda, sanki dediklerimi teyit ediyormuşçasına. Anlamak istiyorum seni. Sen cennet misin, cehennem mi? Bir yılan olmak isterdim burada. En azından yürürken dürüst. Ama ben bir hamalım İstanbul' da. Seni taşıyorum ve seni soluyorum. Buralar çok yalnız, buralar çok acımasız, buralar bağımlı, buralar aşık. Buralar seni istiyor güzelim. Buralar sana aşık. Evet İstanbul; Sen kazandın, ben kaybettim. Vazgeçilmez olan senmişsin. Seni yaşıyorum yalnızlığımda....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nazmi Ünar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |