..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Suçbilim > İsa Kantarcı




24 Nisan 2024
Hani Nerde O Başına Çiçeklerden Taç Yapmış Kızlar  
İsa Kantarcı
“Siz gidicisiniz; biz ise kalıcı! Alamayacağınız, harcayamayacağınız bebekler var çünkü!


:FAJ:

HANİ NERDE O BAŞINA ÇİÇEKLERDEN TAÇ YAPMIŞ KIZLAR


Hani nerde o üçgen kızlar
O kızlar en değerli kızlardır
Kafasına göre takılan kızlardır
Sınır tanımazlar
İller yapacağı dedikleri şeyleri yaparlar
Zarar görseler bile
Yanlış insanlara meyil ederler ve onlarla sevişirler
Hiçbir şey olmamış gibi evlerine giderler
Bazı kızlar devlet kapılarında iş bulabilmek için kılı kırk yararlar, devlet sınavlarına girerler, biri olmadı başkasına müracaat ederler, bunlar bira içmez, sigara içmez, sanki hiç masturbasyon yapmamış gibi hiç sıçmamış gibi hiç kusmamış gibi hiç işememiş gibi hiç ter kokkamamış gibi soğukkanlı gezerler hayatta, delice hiçbir şey yoktur bunlarda, kamu ahlakında bireylerdir bunlar.
Hani derde o kafasına göre takılan özgür ruhlu kızlar, yoklar, hiç olmadılar, varsalar da çok azlar. Sokaklarda görürüm kırmızı boyalı kafalı kızar, pembe, en çılgın renkleri boyarlar, makyajları da öyledir, öte yandan kasiyer mesela, markette çalışmaktan götü çıkıyor, dur durak yok, iş müşteri yoksa raf düzenle, temizlik yap, ömürleri böyle geçecek, hayat her yerde zor; ama Türkiye’de düşkünlük derecesinde zor, bir çıkmaz sokak gibi, bir kamu ahlakı duvar gibi her yerde, bu duvar tokatlayıp duvarlara çarpar insanı, canı, hevesi, deliliği, özel bir kişiliği, bir özgürlük alanı kalmaz insanın, her yerdedir bu kamu ahlakı, ailede, sokakta, dostlar arasında, apartmanlarda, bu koyu, bu sarsılmaz baskı, herkesi tek tip yetiştirmek için çabalar durur, din adamaları, politikacılar, herkes bu kamu ahlakının duvarı ardından konuşur, bu duvar kişiyi ruhundan ayırma politikası güder, okullarda, liselerde, her yerde mücadele içindedir bu ahlak, bu karanlık sistem, istemediği, kendine çekemediği kişileri vatan haini, terörist, deli, sapık diye gösterirler, hapse atarlar, bu kamu ahlakı duvarı her yerde birinci partidir, dağlarda taşlarda, ilçelerde kasabalarda, herkes buna hizmet eder, sigorta şirketleri, trafik hizmetleri, adalet sistemi, doktorlar, hakimler savcılar, polisler, herkes bu duvara hizmet eder, bu duvarın öncelikli adamı olmak için herkes birbirinin üstüne basarak zirveye çıkmaya çalışır, otobüslerde tramvaylarda mastürbasyon yapan bireyler, tacizciler büyük düşmandır bu kamu ahlakında, bu kamu düzeninde cinayet işleyenlerin isimleri sır gibi saklanır, bütün suçlar ört bas edilir, hakim ve savcılar bunun için çabalar, otobüslerde boşalan bireyler baş suçlu ilan edilir, videoları yayınlanır gazetelerde, kamu ahlakı duvarı öyle karanlık bir girdaptır ki, sanki her şeyin baş sorumlusu otobüste mastürbasyon bireylermiş gibi bir tavır takınır, küçük hırsızlar, banka, kuyumcu soyguncuları, gaspçılar, öte yandan milyarları, milyon dolarları ceplerine indirenler hakkında haber yapamazsın, yaparsan hapse atılırsın, halk kim kamu ahlak duvarı konusunda en iyisi kimse onu birinci parti yapar durur her seferinde, bir alışveriş merkezinde, pazarda, bir kafede sürekli bir savaş halinde köle gibi çalışır kızlar, ömrü böyle geçecek, bir avuç mutluluk için, faydalı bir gençle evlenirse eğer tabi ki. Bu kızların iyiliğe ihtiyacı var, iyi ve güzel bir kalbe, bunlara güzel şeyler anlatıp aşılayacak erkek bireyler, bunlara moral verecek bireyler lazım, iyi de nerde bu erkek bireyler, erkek bireyler kendi cinsel zevklerinin peşinde. Bu insan olamamışlar arasında nasıl bulacak vicdanlı erkekleri genç kız, ve kız baba evinden gitmek zorunda, iş yapmak zorunda, evlenmek zorunda, o baskı sürekli sırtındadır, ensesindedir, gece geç saatler erkek arkadaşınla seviş, sabaha karşı eve gel, onlarda yoktur böyle bir şey, çünkü o kız kamu ahlak duvarı aşkıyla büyütülmüştür.
Her yerdedir kamu ahlak duvarı, en derin sessizliğin içine de yerleştirilmiştir, en aydınlık günlerin içine, en çocuksu düşlerin içine, parklara, okul kantinlerine, üniversite kampüslerine, ıssız yollara, insan o ıssız yollarda yürürken bile kamu ahlak duvarı iç sesle başlar insanla konuşmaya, olay ta bebekken başlar çünkü, bebek haldeyken size fısıldar kamu ahlak duvarı, anne, baba, çevre sesler, sonra.
Sorular sorarsınız, düşünürsünüz kamu ahlak duvarı çok sap saçma, yalan bir şey diye, ve hemencik bir korku kaplar içinizi, yok canım, kamu ahlak duvarı hep haklıdır, ben saptım, bende bozukluk var, kesin deliriyorum, kamu ahlak duvarı öyle ki, siz ışığı bulmaya çalışırken sizin delirdiğinizi size düşündürtür, en yakın dostuna birine kamu ahlak duvarı hakkında bir şey desen, eleştirsen, hadi canım, saçmalıyorsun, delirdin mi diye söyler sana.
İçindeki en özgür atlardan teki şaha kalkacağı, dört nala koşacağı sırada tek başına, kendine moral verdiğin anda, yarın işe gitmen gerek, sigortan yanmasın, işten çıkmaman gerek, öyle bulanık aykırı düşüncelerin bana faydası yok diye düşünürsün, çay ekmek almak için para lazımdır sana. Kendi geçimini ve başkalarını geçimini sağlaman lazımdır.
Kamu ahlak duvarı manipüle edilmiş delirmiş bir din’le ortaklaşa ortaklaşa hareket eder, birileri bunu yaparsanız cehenneme gidersiniz, bunu yaparsanız cennete gidersiniz, bu partiye oy verirseniz cennetten tapu alırsınız diyerek halkı programlar, bu numaralar çok tutar.
Cep telefonlarında bu konuşma kayıt ediliyor denilerek sürekli bir baskı, kontrol altına alma, kimliksizleştirme programı, yayılımı sürdürülür, öte yandan suç işleyen kişilerin videoları, görselleri sır gibi saklanır; duygu, düş ve rüya yaşamını belirleyebilmek için çırpınırlar, bilinç altını istedikleri forma sokabilmek için akla hayale gelmez numaralar bulurlar, sözcükler icat ederler, kavramsal bir dil üretirler, doktorların anlaşılmaz bir dili gibi, çocukların ruhunu belirlemeye çalışırlar, bu bizim için savaşsın ve ölsün, bu bizim için sokaklarda silahla gezsin, bu bizim için akşama kadar mezar kazsın, bu bizim için sivil olarak sokaklarda gezsin ve herkesin kamu devlet duvarı hakkındaki düşüncelerini kayıt altına alsın, bu bizim için dağlara gitsin, uzak ülkeye gitsin, duvarlar ötesine gitsin karanlık dağlarda aylar geçirsin, ölecekse ölsün, yapacak bir şey yok. Sevinçten taklalar ata atar gider bireyler o dağlara, orada ölür kalırsa…karısı…çocukları ne yapacak ömürleri boyunca? Nasıl geçinecek?
Kadın iyine adi bir patronun emrinde ömür çürütmezse geçinemez, çocuklarına bakamaz, kamu ahlak duvarı ölüm vadeder ama bunun parlak bir yıldız kadar düşsel bir şey olduğuna inandırır herkesi.
Erkeği ölen kadın evlenemeyecek de…kadınlığını yaşayamayacak da…çünkü kamu ahlak duvarı ona sen çok değerlisin, sen böyle kal, sen böyle parlaksın diye güya bir moral verir ona ve onu bir tabutun içine güzelce koyar.
Yurt dışında bekar anne deler, bizde dul, bekar anne sevgili bulur, bizde yakarlar kadını.
Mahkemeler sürekli aynı kararları verirken; “kamu yararı” sözünü kullanıp dururlar, bu onların ninnisidir, bu ninni halk denilen bebeği sakinleştirmek, cıyaklı ağlamasını kesmek içindir, “biz en doğrusunu yapıyoruz senin için” demektir, “biz biliriz doğrusunu, biz yaparız güzelini demektir” güya.
Kamu ahlak duvarı bebekleri doldurdukları depolar, mahzenler inşaa eder durur, yeni doğan bebekler hemen buraya nakledilir, aileler sanırlar ki bebekler beşiğinde güzel güzel uyumaktadır, o bebek deposu bebek nefes alıp verdikçe işlevini yerine getirecektir, kreşe gidecek, okullara, bu sokaklara…düşecek o bebek…bu yollarda eskitilecek…sadece öldüğünde özgürlüğüne kavuşabilecek, işte sadece o zaman kamu ahlak duvarında kurtulabilecek.
Eğer o bebek yurt dışına yerleşme imkanı bulursa özgürlüğün ne olduğunu belli anlayabilecek ya da yine yurt dışından kamu ahlak duvarının müridi olarak devam edecek hayatına.

“Her şey seninle güzel
Yolda yürümek bile…”
diye düşünür bazıları

Aşka ve aşkla mücadeleye inanırlar


gizli gizli düşünürler ve konuşurlar birileriyle
mutlaka kamu ahlak duvarının da açıkları vardır
Ve gün gelecek o kamu ahlak duvarı paramparça edilecektir, birileri bu uğurda ölmek için hazırdır ve onlar da gizili gizli çalışmalar yürütmektedir.

“Siz gidicisiniz; biz ise kalıcı!
Alamayacağınız, harcayamayacağınız bebekler var çünkü!




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yobazların Aydınları Yakma Girişimleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Göğsümde Ateş Böceği Gibi Parlayacak [Şiir]
Şimdi Yak Bir Sigara [Şiir]
Bir Kadının Gelişim Süreci [Şiir]
Remzi [Şiir]
Rüya Tarlasında Bitmiş Bir Kız Gördüm [Şiir]
Sahil Olduklarını Hatırla [Şiir]
En Güçlü Yerin [Şiir]
Seni Mutlu Edeceğim [Şiir]
Birds And Girls [Şiir]
Kapı Açan, Cebrail [Şiir]


İsa Kantarcı kimdir?

yazar

Etkilendiği Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İsa Kantarcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.