Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
1- ABD 2- Rusya 3- Almanya 4- Fransa 5- Birleşik Krallık Güvenilir bir araştırmaya göre dünyada savunmaya ayrılan bütçe 2010 yılında 40 milyar dolarken, bu rakamlar 2014 yılında 64 milyar dolara yükselmiş. En büyük kargaşanın ve savaşların yaşandığı bölge günümüzde Orta Doğu... Stratejistler önümüzde ki on yıl içinde Orta Doğu'da ki silah pazarının 110 milyar dolara kadar çıkacağını öngörüyorlar... İnsanlık için korkunç bir durum her açıdan. En başta da yoksul ve mazlum uluslar için tabi ki... Düşünsenize kara kıta Afrika'da bu gün günlük bir dolar, beş dolar milli gelir ile hayatta kalmaya çalışan onlarca ülke ve yüz binlerce aç, yoksul insan var ve biz hâla silahlanmanın peşindeyiz... Demokrasi havarisi kesilip de her gittikleri yere özgürlük götürdüklerini söyleyen süper güçler aslında kin, göz yaşı, acı ve zulümden başka bir şey götürmüyorlar o coğrafyalara... Silah satışında en çok para eden kalem de uçaklar tabi ki... Orta Doğu'nun cahillik içinde yüzen toplumları, her ne kadar petrol ile milli gelirlerini biraz fazla gösterebiliyorlar ise de aslında başlarında ki basiretsiz devlet adamları yüzünden kendi toplumlarına, eğitim, sağlık gibi konularda katkı yapacaklarına silaha yatırım yapıp halklarına ihanet etmektedirler. İleri teknoloji üretmekten her zaman yoksun olan bu ülkelerin başlarında bulunan liderleri her ne kadar zengin doğal kaynaklarına güvenseler de güvendikleri dağlara da zamanı gelince karlar yağacaktır... Rakamları konuşturalım biraz da. ''Suudi Arabistan, dünyanın en büyük silah alıcısı olan Hindistan'ı 2014' de geride bıraktı. Suudi Arabistan'da harcanan her 7 doların 1 doları silah alımına gidiyor.'' 2014 yılında en çok silah alan ülkeler sıralaması ise şöyle... 5. Tayvan: 2.2 milyar dolar 4. Birleşik Arap Emirlikleri: 2.2 milyar dolar 3. Çin: 2,6 milyar dolar 2. Hindistan: 5,6 milyar dolar 1. Suudi Arabistan: 6,5 milyar dolar Gördüğünüz gibi hepsi gelişmekte olan ülkeler. ''2003 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kanun ile birlikte gerek askeri harcamaları gerek iç güvenlik harcamaları özellikle 2006 yılından itibaren büyük oranda ulaşılabilir durumda. Ulaşılmasında hala kısıtlar olan bazı harcamalar var. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın yıllık gelir ve giderleri de açıklanmaya başlandı.'' Maliye Bakanlığının, Mali Suçları Araştırma Kurulu İnternet Sitesinde terörün finans kaynakları şu başlıklar altında sırlanmıştır. 1-Aidat ve bağışlar 2-Kar amacı gütmeyen kuruluşların kullanılması 3-Örgütsel yayınlardan elde edilen gelirler 4-Dış destekler 5-Ticari faaliyetler 6-Sosyal etkinlikler 7-Uyuşturucu kaçakçılığı 8-Fidye alma 9-Haraç toplama 10-Sahtecilik 11-İnsan kaçakçılığı Mete Yarar'ın bir saptamasını da burada size aktaralım. ''Konvansiyonel savaşlar dönemi kapandı. Gayri nizami savaş düzeninde ve üçüncü dünya savaşının içindeyiz. Devletler menfaatlerini sahada adam tutup terör örgütleri kurarak koruyor artık. Bu nedenle terör örgütleri devletlerin imkân ve silahlarını kuşanmış durumda. Bu bakımdan DAEŞ de PKK da Türkiye'ye vekâleten saldırıyor.'' Günümüzde büyük çaplı cephe savaşları olmadığı için, bölgesel savaşlar yaşanmaktadır. Bu bölgesel savaşlara büyük devletler her zaman kıyısından köşesinden, ajanları vasıtası ile dahil olmuşlardır. Bu örgütler haliyle kendileri silah üretemeyecekleri için bu devletlerden direkt olmasa bile aracılar vasıtası ile parasını da döviz cinsinden ödeyip temin edebilmektedirler. Ayrıca hibe yoluyla verilen silahlar da vardır beş kuruş almadan. Para niye alsın ki süper güçler? Sonuçta orada kargaşa ve kaos çıkmakta, bir şekilde süper güçler de pastadan pay almak düşüncesi ile oraya girmekte ve her türlü doğal zenginlikleri sömürmektedirler... Küçük küçük parçaların ardında ki büyük resmi de görmek lazım aslında. Bir toplumda anarşi, kavga, gürültü, kaos arttığı zaman, haliyle oranın insanları ile birlikte o ülkenin değişik yerlerini gezmeye ve görmeye giden turistlerinde sayısında bir hayli azalma olacaktır. Bunun acı ekonomik sonuçları da halka yansıyacaktır haliyle. Her ne kadar turizm bacasız sanayi diye adlandırılıyorsa da, o ülke de taşeron terör örgütlerine yaptırılan eylemler ülke turizmini baltalamaktadır. Sonuç olarak tatil yörelerinde ki bir çok işletme ya işçi çıkartmakta ya da işletmesini zarar ettiği gerekçesi ile kapatma yoluna gitmekte, belki de o kapatılan işletme yabancı bir devletin turizm şirketine ucuz fiyata gitmektedir. Bunun ile birlikte o büyük büyük otellerin yiyecek ve başka her türlü tedarikçileri de kârlarını düşürerek, yeni planlamalara gitmek durumundadırlar... İnsanlarımız bir düşünsün bakalım. Sade insanlarımız değil, o piyon olanlarda düşünsünler. Terör olaylarının aslında kime faydası var, kime zararı var? Dünyaya top yekun barış geldiği zaman, o büyük devletlerin silah şirketleri de iflas bayrağını açacak ve milyonlarca insan oralarda işsiz kalacaktır lakin gariban ve yoksul ülkelerde kimse buna üzülmediği gibi, zil takıp da oynayacaktır. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |