İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Eşiğinde az oturmadık yaz akşamları Az evcilik oynamadık önünde komşu çocukları Bizim kapımızı da açan o büyük anahtarı Az ödünç alıp takmadım yine yerliyerine Ne çok ağlamıştık Astsubay kızları gittiğinde Az mı tarhana yaptı annem taraçalarında... Ya o evin yanındaki Süleyman Amcaların evi? Üç kuşak gördü o eski kapı O daracık eşikte Hala "Hoşgeldin" der Naciye Hanım Teyze Gelen geçene... Üst katlarından Nimet Ablalar gideli beri Tanımam yeni kiracıları, kalmadı tadı. Çok sular yedik başımıza Sacit Amcanın öğle şekerlemelerinde Sokakta oyun oynuyoruz diye... Ama güzel evdir evleri Allah için Bozulmadı üzümler balkondaki kartonpiyerlerden Oysa bağcılık, çoktan öldü gitti Adada... Nilay''la Tülay''ın evcilik oynadığı o yerde Balkon demirlerine tırmanıyor şimdi Biri sarı biri kara iki oğlan Tanımaya çalışır geçenleri Fatma Teyze "Sen misin Süleyman?" Yeşil emektar kamyon Çıkar arada bir evin yanındaki garajdan Utangaç Türkmen kızları yaşar Bağbozumlarında evin yanındaki damda Yorgunluklarına karışır altın damlası kolonyalar... İki gelin çıktı Şerif Halamın evinden Bir gelin girdi yeniden Şimdi üç gelin çıkacak Ne garip matematik yaa Yine kafam karışacak! Çok sıcak olur diye Halamın banyosuna götürürdü annem Ben sıcaktan hoşlanmazdım. Geçmeye ne çok korkardım Önündeki karanlık dar sokaktan Şimdi can atıyorum geçmeye Bilirim ki; çocukluğuma götürecek Gizli bir geçit gibi beni doğrudan... Traktörünü koyardı ya hani Rahmetli Osman Kaptan, Olmuş adı Kırlı Pansiyon Traktör yerine turistler girip çıkıyor... Sünnetinde yanında olduğum Mustafam Aynı babasına benziyor. Biliyorum ben de giderek Babama benziyorum, Sokağımla beraber ben de değişiyorum. Özlem Ablayla Tülin Abla hala Kapı önlerinde muhabbet ediyor Sokağımızın eksilenlerini sayıyor Otuz belikli Türkmen kızlarından Hakiki köy ekmeği alırdık önceden Kızlar saçlarını kesmişler, Fırından alıyoruz ekmeği... Nuriye Hanım Teyze''nin kızına taşınmasının ardından Çok yaşamamış köşedeki o küçük ev. Gördükçe o boşluğu İçimdeki boşluk da büyüyor. Peki şimdi bayram sabahları Balcı sülalesi nerede toplanacak? Özgül Ablam "Annini''sinin" kapısını nasıl çalacak? İngiltere''ye gelin giden Funda da yok, Arife günleri Nuriye Hanım Teyzenin çarşı sakızlı canım pişilerini Kimler dağıtacak? Balcı Süleyman Amca, Bozduğu bostanındaki kavunları Kimin tavanına asacak? Ya saklambaç oynayan çocuklar? Bu evler böyle yıkıldıkça Nereye saklanacak? Sokağa ismini veren hamamın İçini hiç görmediğim kubbesi yok! Sokak öksüz, sakinleri dağılmış. Orta sıçanlar, dokuz kiremitler, Önde davul zurna dum, çelik çomaklar, Körebeler, kukalar, saklambaç oynadığımız O arnavut kaldırımlı, O köpük köpük derelerini seyrettiğimiz Yağmurlu günlerde, pencere içlerinde, O yapışkan otlarını Süs diye kazaklarımıza yapıştırdığımız O en güzel yankılı sokak; Artık dilsiz, artık çorak! Artık o sessiz çığlık İçimizde yankılanacak.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SÜLEYMAN GÜNER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |