Uzun yıllar yurt dışı görevinden sonra yeni görev yerim olan MİT in İstanbul garip fantezi kokan cinayetleri araştırma biriminde çalışmaya başladım. İşe başladığımın ilk haftasında enteresan bir hadise vukuu buldu. Gazetelerde sür manşet olarak yazılan, birçok tv ve haber kanalında son dakika haberi olarak geçen bu mühim vakayı benim bağlı olduğum birime verdiler. 18 yıldır kayıp olan ecz kalfası Yener Para isimli şahsın cesedinin rastlantı sonucu defineci Yıldo lakabıyla ünlenmiş saldıray Yay isimli define kazıcısı tarafından Nurtepe sırtlarında kazı yaparken tesadüf eseri bulunduğu yazıyordu. Olaya İstanbul Vatan Büro Cinayet masasından Tilki Selim bakıyordu. Fakat olayın daha çetrefilli olduğu Tilki Selimin araştırmalarından belli olmuştu. Yener Para isimli şahıs 18 yıldır kayıptı. O dönem Çapa Tıp Fakültesinde çok sayıda kaybolan şahıs vardı. Bu kayıplardan da haber alınamıyordu. Asıl bomba cesedin otopsi incelemesinden sonra patladı. Otopsi incelemesini yapan, Ukrayna daki başarılı çalışmalarıyla ünlü doktor Ivan Altunov du. Cesedin gömüldüğü toprakta sarsaryum maden buluntusu vardı ve ceset de çürüme ibaresi yoktu. Altınovun araştırmasında çok sayıda delik,yarık kırık bazı eklem bölgelerinde de yoğun tahribat gözlenmişti. Anüs bölgesindeki açı büyük oranda yarılmıştı. Hastanın vücudunda bol miktarda ketamin kalıntısı vardı. Hastanın kesin ölüm nedeni mekanik asfeksi idi. Olay tarihlerinde çapa da çok sayıda kayıp vakası olduğundan aynı bölgede başka şahıslara ait cesetlerinde olabileceği varsayıldığından ,Milli İstihbarat ve Vatan cinayet olay üzerinde beraber çalışmaya başladılar. Yapılan araştırmalar neticesinde Nurtepe ve Haliç sırtlarında iki ceset daha bulundu. Bulunan cesetlerin otopsi sonuçları Yener Para isimli şahsın otopsi sonuçlarından daha beterdi. Cesetlerin kimliği dna sonuçlarıyla bulunabildi. Kimlikleri şöyleydi: 19 yıldır kayıp olan Yeliz Kolay ve Yelda cicibakkal. Doktor Altunov’un kurduğu labaratuvar ekibi 3 cesedi farklı açılardan tekrar incelemeye başladı. Yeni bulgular elde ettiler. Bu bulgular ışığında cesetlerin üzerlerinde uyuşturucu madde denemeleri yapıldığı, çeşitli tıbbi malzemelerin denendiği, spinal iğneden arter kanülüne kadar tahmini 30 a yakın malzemelerin cesetlerin farklı noktalarına sokulduğu kullanılan malzemelerin teknoloji bakımından 2010 yılına ait olduğu tespit edildi. Bunun üzerine o yıllarda hastaneye malzeme alımı yapan, servislere ulaşımını sağlayan, ameliyatlarda kullanan tüm personeller ve cerrahlar gözaltına alındı. Sorgulama günlerce sürdü. Fakat bir netice alınamadı.Hastanenin yerine toki bina dikmişti.Delil yoktu. Bu işi hastane içersinden birinin ya da birilerinin yaptığı çok açıktı. Lakin elle tutulur bir kanıt yoktu. Bulunan cesetlerin tek ortak noktası hastane de pek sevilmeyen şahıslardı. İstihbarat başkanı Mahmut Tuncel Köşeoğlundan gizli görev izni alınarak eski hastane şimdiki toki evlerinin orda kazı çalışması başlatıldı. Kazı çalışmasının ikinci günü 16. saatinde 16 yıldır kayıp olan teknisyen humus kuzuzadenin cesetine ulaşıldı. Fakat cesedin otopsi araştırmasında yeni bir bulguya rastlandı. Cesedin üzerinde farklı bir dna vardı. Bu dnayı geçmiş kayıtlarımızda araştırdığımızda karşımıza yine kayıp bir kişinin dna sı çıktı. Dna nın Abdülgülkerim susmuş isimli şahsa ait olduğu belirlendi. Bu şahsında çapa tıpda çalıştığı anlaşılmıştı. Derken çok önemli bir olay tüm akışın seyrine darbe vurdu. Olay yeri araştırmasının 5nci gününde Tilki Selim yanmış ve bozulmuş bir fotoğrafa rastladı. Ünlü fotoğraf analizcisi Sarkan Değersiz fotoğraf üstünde enfaruş tekniği ile fotoğrafın bir benzerini elde etmeyi başardı. Görüntü korkunçtu. Fotoğrafta bir erkek bedeni masaya yatırılmış bazı bölgelerine malzeme sokulmuş paramparça haldeyken elleri kanlı bir şekilde orta parmak pozu veren Yener Para ile Ahmet Mahmut Gurbalıderenin yüzleri seçiliyordu. Bu kanıt ışığında Ahmet Mahmut Gurbalıdere gözaltına alındı. Çarpraz sorguda daha önceki sistem kayıtlarında paranoya epsertis ve halk arasında tavuk kanadı rahatsızlığı adıyla bilinen candis momentuspiskia tedavisi gördüğü belli oldu. Çelişkili ifadeler veren Gurbalıderenin cinayetleri işlediği kesinleşti. Evinde yapılan aramalarda çok sayıda ses kaydı, sanatsal dvdler ve örgütsel dökümanlar bulundu. Dökümanlar arasında bazı öğretim üyelerinin isim listesi de vardı. Ele geçirilen bazı fotoğraflarda toki binalarının orda bir tünel olduğu görülüyordu. Elde edilen bulgulardan yola çıkılarak tünele ulaşıldı. 41 no lu malzeme odası Ahmet Mahmut Gurbalıdere tarafından kurulmuş bir işkence merkeziydi. Odada yaklaşık 60 a yakın insan derisi, et ve kemik parçaları, etlerin kızartildiği genişçe bir ızgara bulundu. Olay yeri tatbikatı yaptırılan bay Gurbalıdere herşeyi o anları keyifli bir şekilde tekrar yaşayarak itiraf etti. Ahmet Mahmut Gurbalıdere birçok taşeron şirket yöneticisini, karşıt görüşlü birçok personel ve yöneticiyi işkenceyle öldürmüş, asistanı Yener Para da ona yardım ve yataklık etmişti. Abdülgülkerim susmuşun bu durumdan şühelendiğini anlayan Gurbalıdere hiç hesapta yokken türlü işkencelerle en sevdiği mesai arkadaşını da katletmişti. Yener paradan da şüphelenir hale gelen psikosomotik Gurbalıdere onu da türlü işkencelerle acı çektirmiş ve hatta bununla yetinmeyip kafası kıyak iki zenciye kendi elleriyle teslim etmiş. olaydan sonra Ahmet mahmut gurbalıdere derin psikolojik rahatsızlığından dolayı Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde tek başına karantinaya alınmış ölene kadar da bu şekilde yaşamıştı.