..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > şirin aydın




8 Mayıs 2016
Kelimeler ve Gözyaşı  
şirin aydın
kelimeler ve gözyaşı


:ABFG:
Gittikçe kalabalıklaşıyordu düşüncelerim, sığamıyordu cümlelerime.. Beynim ağırlaşıyordu, beyin ağırlaşmazdı biliyorum, ama ağırlaşıyordu işte, trakeamı kapatmış olabilir miydi ki düşüncelerim, nefes alamıyordum. Evet girdi çoktu, çıktı yoktu. Aldığın ve verdiğin birbirini dengelemiyorsa ya ağırlaşır ya da hafiflersin. Ağırlaşıyordum, konuştukça hafiflemem gerekiyordu çıktıydı çünkü kelimeler, öyle sanmıştım, incinmiştim, paylaştıkça hafifler sandım, ağırlaştım, anlattıkça anlaşılamadım. Konuştuka eksiliyordum, herkes yanlışken benim doğru olma ihtimalim var mıydı? İnsanlar olmadığını söylüyorlardı, yanlış olma fikri daha çok yorucuydu, düzeltmek için çaba gerekecekti ama çabalayacak enerjim yoktu. Hem doğruydum belki kim bilir? Ben yanlışım. Ben yalnızım. Cümlelere dönüştürebildiğim düşüncelerim dile gelmiyordu daha fazla, kalıyordu işte içimde, belki de süperior laringeal sinirim zarar görmüştü, çıkmıyordu harfler, ses tellerime çarpan dalgalar sese dönüşemiyordu ya da beynim komutu algılayamıyordu. Belki sadece 'sus' diyordu içimdeki ses ve ben sindiremediğim düşünceleri 'sus'mayı kabullenemediğimden, düşüncelerin sese dönüştüğü yolakta sorun arıyordum. Söylenmemeliydi sadece belki de ama, söylenemeyince de olmuyordu işte, sadece acıtıyordu. Başım ağrıyordu, gözyaşına dönüşmüş olmalılardı ki ağlayınca rahatladığımı hissettim. Cümleler gibi sihirli birşeydi gözyaşları da kelimeler kadar anlamlıydılar. Oynamaz eklemlerden miydi kafatası kemikleri arasındaki eklemler? Biyoloji bilgisi olarak unutmuş olabilirdim ama peki ya anatomi? Bilgi uçup gider miydi, öğrenilenler tekrar edilmeyince tamamen mi yokolurlar yoksa gizli sinapslarda bir yerlerde kullanılıncaya kadar saklı mı kalırlardı? Konuşamayınca, ağlamak yetersiz kaldığında kelimeler dile geliyordu ya, çirkinleşmeden atlatabiliyorduk böylece düşüncelerden uyuyamadığımız zamanları. Midemiz gibi olsaydı kafatasımız, yedikçe genişleyen midem gibi, kocaman bir kafayla gezseydim ne çirkin olurdu. Düşündüm de iyi ki kelimeler var, sığamıyor düşüncelerim, haykırmak istiyorum ama susuyorum biliyorum konuştukça haksızım, hem konuşmayı da bilmek gerek, öyle kelimeleri yan yana getirip yüklemi sona özneyi başa koymakla belki cümle kurmuş oluyorsun ama konuşmak ayrı, herşeyin bir inceliği var. Vurgu var, tonlama var, anlattığını anlayan biri onun duygu durumu, egosu ve dünyası var. Ne zor aslında değil mi iletişim? Hele ki hissettiklerini deli dolu paylaşıyorsan. Hayat kafana vura vura öğretir, kuralına göre oyna yoksa sen zarar görürsün der. Tercih senin ya kendin ol ya da kazan. Kaybederim bazen ben kendim olurum. Uzun vadede kendin olabilmen için de kazanman gerekir biraz susar biraz konuşur biraz ağlar kendi düşüncelerinde kaybolursun işte. Öyle bir düzeni var ki dünyanın, anlatamıyorum, biliyorum anlamıyorsunuz da, birlikte kayboluyoruz düşüncelerimde. Çok çirkinim şuan kafam kocaman, dün gözyaşlarımla hafiflemiştim bugün kelimelerimle.. Güzelleşirim az sonra ben yeniden, uzun sürdüremem, tutamam çok içimde.. İyi ki varlar; kelimeler ve gözyaşı..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Aldırmazlık
Laparoskopi
Bir Bitiş Ya da Başlangıcın Hikayesi
Küçük Kara Balık
Soru (N)
Özgürlük
Sonbaharın Rengi
Bir Bulimiğin Dünya Tutması
Korku
Kendine Hapsolmak

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Git Dersen Gideceğim [Şiir]
Sev (Sen) [Şiir]
Babazula ve Umut [Şiir]
Babazula ve Ayrılık [Şiir]
Yerine [Şiir]
Yolculuk [Şiir]
Gitmek Üzerine [Şiir]
Gel Zaman Git Zaman [Şiir]
Yalnızlığım [Şiir]
Değişim [Şiir]


şirin aydın kimdir?

Konuşmazsam, anlatmazsam, yazmazsam yaşayamam ki. .

Etkilendiği Yazarlar:
İhsan Oktay Anar, Cemal Süreya, Nazım Hikmet Ran sever..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © şirin aydın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.