Kitabının bir kopyasını gönderdiğin için sağol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceğim. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Dünyadaki her şeyin değiştiği gibi onunda hayatındaki birçok şey tanınmayacak haldeydi. Ne eskisi gibi heybetli dallar ne de o dallara konan misafirler vardı. Şimdi var olan tek şey onlara sürekli içirilen acı şuruplar sayesinde başkalaşıma uğrayan akrabalarıydı. Onun annesi, çok yaşlı olduğu ve saray soyundan geldiği için ilaç içmiyordu. Tabi buda ona Allah tarafından verilmiş müstesna bir hediyeydi. Derken ellerinin titrediğini ve yavaş yavaş kaydığını fark etti. İlk olarak vitaminsizlikten başı dönüyor zannettiyse de sonraları hastalıklı ciğerlerinden kapkara dumanlar saçarak ilerleyen, üzerine oturan binlerce insanın ağırlığıyla beli bükülmüş ve çektiği acılar yüzünden beti benzi atmış yaşlı arabayı gördü. Arabanın hırıltılı sesi can çekişen insanınkinden farksızdı. Tekerlekler çekingen, kararsız, her manevradan sonra nereye gideceğini kestiremeden dönüp duruyordu. Kim bilir belki de bu yollara alışık değildi. Bizim küçük maceracı, kötü kalpli fırtınanın ihtişamlı aşk maceralarına öyle inanmıştı ki ölümü pahasına aşkı bulmak için yollara düşmeye razı oldu. Bütün bitkilerin ölüm uykusuna yatmaya hazırlandığı sonbahar aylarında annesinin zayıf, ince ve yorgun ellerini bırakarak “herkes alemine” yolculuğa çıktı. Sabaha kadar rüzgar denen illetle bütün şehri dolaştılar. Ta ki sabah olupta güneş doğana, güneş doğupta rüzgar bizimkini terk edinceye kadar. O saatten sonra yapacağı tek şey keşkelerin karanlık dehlizlerinde hayatının son bulmasını beklemekten ibaretti. Onu en çok üzen şey ise ölümü bile göze aldığı aşk hakikatini yaşamadan yok olma ihtimaliydi. Annesinden ayrılışının ikinci gününde dinlenmek için tutunduğu bu şeffaf cam belki de onun vitaminsizlikten sararmış ve yorgun düşmüş bedeninin ruhundan ayrılacağı yer olacaktı. O bütün bunları düşünüp gözyaşlarını yağan yağmura karıştırdığı sırada yaşlı arabadan el ele inen iki gencin doyumsuz aşk lezzetine şahit oldu. İki genç, arabadan indikten sonra onların birbirlerine karşı olan sevgisine saygı duruşunda bulunan vasıtanın önünden geçerken öteki şeritten hızla gelen felek tokadının onları ezip geçeceğini nereden bilebilirlerdi. Ortalık bir anda savaş meydanına dönmüştü. Etrafa toplanmış insanların gözyaşları eşliğinde akan kanlar, ayrılma fırsatı bulamadığı için ezilerek birbirine geçmiş farklı parmakların arasından süzülüp gidiyordu. Bütün bu hengâmenin üstüne, gelen ambulansın ölüm sessizliği sinmiş sirenleri de eklenince akıl hediyesini almış bütün yaratılmışların vücutlarında dolaşan düşünceler tek bir odak noktasında toplanıyor ve dualarda buluşuyordu. Bizim küçük maceracı en çok üzüldüğü şeyin siluetini karşısında görünce gerçek aşkın, kötü kalpli fırtınanın ihtişamlı masallarından ibaret olmadığını anladı. Mademki bu son saatleriydi ve mademki ölmeyi göze aldığı o duygunun şahitliğini üstlenmişti. O zaman son nefesini pervane gibi döne döne vermeye layıktı. Ciğerlerinde kalan sınırlı sayıdaki havayı kullanarak kendini, onların cennet kokan aşk denizinin engin kollarına bırakıverdi. Artık o, aradığı şeyi tam manasıyla bulamasa da sonsuzluk kervanına katılmaya hak kazanmış bir dervişti… SENANUR BUDAK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Senanur Budak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |