..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Vildan Sevil




16 Şubat 2015
Tecavüz Ettim, Katlettim ve Devam Edeceğim… Çünkü Benim Sırtım Kalın  
Vildan Sevil
“Kadına şiddet abartılıyor, ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmam”


:ADDD:
“Adalet Bakanlığının verilerine göre 2002-2009 yılları arasında öldürülen kadın sayısı yüzde 1400 artış gösterdi” dediler. “Hadi canım sen de… Eskiden de vardı ama duyulmuyordu” dediler, sustum.
Yıllarca “Türban da türban, başörtülü mağdur bacılarımız” diye iki gözü iki çeşme yaygara kopardılar. “İnanç özgürlüğü” dedim, hatta destek bile verdim.
Doğuracağım çocuk sayısına, kürtaj hakkıma, doğum biçimime, giyimime kuşanmama, yürümeme, oturmama kalkmama karar verdiler, sustum.
Kahkaha atmamı iffetsizlik saydılar, sesim çıkmadı.
“Kadına şiddet abartılıyor, ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmam” dedi bir büyüğümüz, aldırmadım.
Devletin yakın himayesindeki Furkan Vakfı yöneticisi “Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder. İslam gerçeği konuşuyor” ifadelerini kullandı. “Yuh artık!” deyip geçiştirdim.
Diyanet Başkanlığı, “Nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, öpüşmeleri, el ele tutuşmaları ve benzeri İslam’ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir" diye fetva verdi. Camilere, havı hoca toplantılarına koşup bu ve benzeri nice fetvanın, hutbenin, vaazın döküldüğü ağızların karşısında ellerimi kavuşturup saf tutttum. Ağız birliği edip “İslam böyle emrediyor” dedim.
“6 yaşındaki çocukla evlenilebilir” ya da “ Kendi kızımı bile kucağıma alıp sevemem” bile dediler.
IŞİD ilk önce kadınları hedef aldı. Tecavüz etti, katletti. Küçücük kızları köle pazarlarında sattı. Aklımın almadığı fetvalar ve böylesi vahşet karşısında bu durumlarda hep yaptığım gibi “Gerçek İslam bu değil, bunlarınki yobazlık” deyip geçiştirdim. Gerçek İslamın sesi soluğu çıkmadı bir türlü. Ben de sustum.
Karma eğitimi sonlandırıp kızlarla erkekleri ayırmaya başladılar. Toplu taşıma araçlarını, gişeleri bile ayırmaya başladılar. Din ve ahlak derslerinde kadınları küçük düşürmeye, aşağılamaya, itaate zorladılar devam ettiler, boyun eğdim.
Hangi birini sayayım Özgecan, hangi birini?...
Kadın eve kapatılması gereken, cinsel bir nesne oldu iyice. Okul, eğitim, çalışma hayatı gereksiz artık onun için. İtaatkâr, şimdi daha çok “Kafasına vur, lokmasını al” bir varlık o. Hatta pek çok kadının da rızasıyla...
İlkellikle, köhnemiş değer yargılarıyla, şiddetle yoğrulmuş ERKEK kişiliğinin önünde kadın daha yalnız, daha korunmasız bırakılmalıydı ki erkek zevkinin ve gücünün tadını çıkarsın, sömürü sistemi tıkır tıkır işlesin. Sistemin kiri örtülsün. İki cins arasındaki ilişki vajina-penise indirgensin. Böylece egemenlere karşı koyacak güç iyice bölünsün, parçalansın, insanlar kolayca yönetilsin, güdülsün.
İşte ben sustukça Özgecan, işte ben böyle boyun eğdikçe...
Son 12 yılda kadın, erkek, kız çocuğu demeden, tecavüzler arttıkça arttı... Cinayetler arttıkça arttı.
Faillerin içinde devlet memurları, güvenlik güçleri, iktidar partisinden yöneticiler, kocalar, sevgililer, abiler, babalar, yazar diye gazete köşesi işgal edenler... Kimler yoktu ki?...
Çoğu, hafifletici nedenler bulunarak salınıverildi ya da lütfen birazcık cezayla kurtuldular. O hafifletici nedenler, ölenin kadın olmasındandı. Ya rızası vardı... Ya o saatte sokakta ne işi vardı... Ya itaatsizlik etmişti... Ya kuyruk sallamıştı... Ya dekolte giyinmişti... Yani kadın, kadın olduğu için zaten suçluydu ve tecavüzcü, katil TAHRİK olmuştu. Hiç punduna getiremeseler, sanıkların suçları, duruşmadaki iyi halinden ötürü azalıyordu.
Böylesine güç alınca katiller “Tecavüz Ettim, Katlettim ve Devam Edeceğim… Çünkü Benim Sırtım Kalın” deyip en ilkel biçimiyle şahlanmaz mı, kadına ön yargılarla şartlandırılmış, eğitimsiz, dizginsiz cinsel dürtüler? Çoğalmaz mı bu yaratıklar?

Azmettiricileri, din ahlak adı altında ilkel töreleri, geri anlayışları besleyen devlet politikaları, devlet gücü olunca kim tutar tecavüzcüleri Özgecan? Kim tutar onları? Engellersek biz engelleyeceğiz isyanımızla ama korkumuzdan bir kolayını bulup biz de susuyoruz Özgecan, susuyorum.
Biber gazından, coptan, dayaktan, polis kurşunundan korkup susuyoruz Özgecan, susuyorum.
“Tecavüz dünyanın her yerinde var” diyorlar Özgecan. Dünyanın her yerinde varmış.
Ama dünyanın hangi ülkelerinde devletler, hangi rejimler tecavüzleri, tecavüzcüleri böylesine hoş görüyor, koruyor?... Sormuyoruz, sormuyorum.
Susuyoruz, susuyorum Özgecan. Biz böyle değildik. Her türlü pisliğe böylesine boyun eğmezdik. Aklımıza, vicdanımıza da tecavüz ettiler. Aklımızı, vicdanımızı da katlettiler Özgecan. Sustum, sustuk.
Sakın beni bağışlama Özgecan.
Ben de bir tecavüzcüyüm, bir katilim!
.Kökü kazınacak yerde, devlet eliyle beslenen, büyütülen cinsiyetçi, kadını iten, aşağılayan, cinsel nesne olarak gören politikalardan, eğitimden vazgeçilene kadar
. Kadına, çocuğa şiddete yönelik cezalar çağdaş anlayışla en üst düzeye yükseltilene kadar
. İnfaz yasasındaki indirim, iyi hal gibi cezayı azaltıcı yasa maddelerinin bu suçlarda uygulanmasını engelleyen yasal düzenlemeler yapılıncaya kadar
.Çağdaş ve adil bir yönetimi, güvenlik güçlerini, yargıyı oluşturana kadar
.Bu suçları besleyen kültürü, politikaları, uygulamaları örtmeye, yeni siyasal rantlar elde etmeye yönelik hadım etme, idam cezası gibi gözbağacılığa izin vermeyince kadar
. Yani Özgecan... Aklımızın ve vicdanımızın sesi yeniden çıkana kadar... Kendimize, çocuklarımıza sahip çıkana kadar
SAKIN BENİ, BİZİ BAĞIŞLAMA ÖZGECAN!
SAKIN BAĞIŞLAMAYIN ÖZGECANLAR!
KADIN ERKEK HEPİMİZ TECAVÜZCÜYÜZ, KATİLİZ ÇÜNKÜ!
16.02.2015
Vildan Sevil











Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Okurun Sevinç Çığlığı ve Yazarın, Kitabın Çilesi
Bir Dinazorun Bitmez Tükenmez Soruları
Ahtapotun Kollarında Bir Adam
Kürtaj Mı?.. Allah Senden Razı Olsun Başbakanım!..
Postmodern Tanrıça Angelina
29 Ekim… Elveda Eski Türkiye!… Merhaba Yeni Türkiye!..
Fahişelik... Durmadan Büyüyen Bir Pazar
Yeni Bir Yıl Daha Geliyormuş!.. Ateş Püskürüyorum!..
Gençlik Nereye Gider?.. Zorbalık Nereye Gider?.. Ya Tarih?..

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İpek Nehir, 1 Mayıs, Vay İstanbul...
Yine Tecavüze Uğradım!.. Yine Tecavüz Ettim!..
Sen Kaç Kere Doğdun Sevgili Okur?..
Konuğum Var: Cengiz Akın, Post - Modern Edebiyatta "Zaman" Kavramı, Zaman - Bilinç İlişkimiz
Ant Olsun ve Şart Olsun ki Umursamayacağım!.. Nerde Benim Şu Cımbızla Ayna?..
Kassandra'nın Güncel Kehaneti
Poetika// Sanatsal Yaratı Üstüne Fikir Uçuşmaları (Iv)
Ahhh İstanbul... Çekme Beni Böyle Kendine Kendine... Yorgunum...
Kırk Katır mı, Kırk Satır mı? Mutluluk, Onur ve Bölünmek
Belleğim... Gaddar Belleğim Benim!.. Zalim Belleğim!..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Duruşma [Şiir]
Dedem Düşlerime Giriyor [Öykü]
Çocukların Çığlığından Göklerin Tılsımına [Öykü]
Dolunayda Uyku Tutmaz [Öykü]
Oy Madimak, Madimak!.. Sen Artık Türkülerle Değil, Ateşlerle Anılmaktasın [Öykü]
İlk Sosyalist Muhtar Fevzi Ağabey [Öykü]
Düşselin Gerçeğinde, Gerçeğin Düşselliğinde [Öykü]
Ben Ölürken [Öykü]
Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben [Öykü]
Aşk"a Geldin, Hoş Geldin!.. [Öykü]


Vildan Sevil kimdir?

Koşuşturmaktan yoruldu. Altmışından sonra, çok yabancısı olduğu teknolojiyle, sanal ortamda kalem oynatmaya kalktı. İletişim kurmak, duygu, düşünce, birikim paylaşmak, genç kuşaklardan yeni şeyler öğrenmek istedi. Yazarlık deneyimine burada adım attı. İşte böyle sınır tanımaz bir "dinazor ". . . Başarır mı acaba ?

Etkilendiği Yazarlar:
Marx, Engels, Freud, Nietzsche, Adorno, Horkheimer, Foucault, Antik Grek, Rus , Fransız yazını, Amado, Marquez, Llosa, Asturias, Lübnanlı Amin Maalouf...Elbette Nazım, Aragon, Neruda ve nice ozan/şair...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.