Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kitap okumak en çok sevdiğim hobilerimdendir. Belki kitap kurdu değilim ama fırsat buldukça okuyan biriyim… Aslında insan bu fırsatı kendi yaratıyor. Ne kadar “Zamanım yok, vakit bulamıyorum” diyorsak da işin doğrusu bu değil. İstersek bal gibi de vakit bulabiliyoruz kitap okumaya. Ne kadar tembel olursak olalım, ne kadar isteksiz olursak olalım, ne kadar yoğun, ne kadar meşgul olursak olalım, yine de istediğimizde okumaya vakit bulabiliriz. Yeter ki isteyelim… Genelde okuyan biriyim. Evde, özellikle gece yalnız kaldığımda TV seyretmektense kitap okumayı tercih ederim. Bu, bir şiir, bir öykü veya bir roman türü olabilir… Diğer türden kitaplar da okurum… Ayırt etmem onları. Yeter ki okuyacak bir kitap olsun… Son okuduğum kitap, Orkun Uçar ve Burak Turna tarafından yazılan “Metal Fırtına” adlı kitap oldu. Bir politik kurgu roman. Romanda Amerika’nın Türkiye’ye saldırması konu ediliyor. 302 sayfalık bir eser. Kapak tasarımı Kenan Özcan tarafından yapılmış. Amerika’nın emperyal bir güç olduğu ve kendi çıkarları uğruna her çılgınlığı yapabileceği konusu ele alınıyor. Irak, Kuveyt, Libya gibi yerlere barışı ve huzuru getirmek için giren Amerika, burada, bambaşka bir amaç için Türkiye’ye giriyor. Oysa, Türkiye ve Amerika yıllardır müttefik olmuş iki devlettir. Faka söz konusu çıkar olunca Amerika bu müttefiklikten vazgeçmiştir. 2007 Yıllarında Kuzey Irakta’ki karmaşa devam ederken, bölgede bulunan Türk Birlikleri ani bir Amerikan saldırısına uğrar. Türk Birlikleri, müttefiklerinden beklemedikleri bir darbe alır. Dünyada ise bu, Türk Birliklerinin Amerika askerlerine saldırması şeklinde duyulur. Amerika böyle istemiştir. Aslında amaç Amerika’nın Türkiye’ye saldırmasına zemin hazırlamaktır. Ve Amerika bunu bahane ederek Ankara’ya saldırır. Süper bir güç olan Amerika, Türkiye’de Irak ve Libya’da olduğu gibi pek fazla bir mukavemetle karşılaşmayacağını bekler. Oysa durum hiç de öyle olmaz. Türkler, kanlarının son damlasına kadar vatanlarını savunurlar. Gerçek amaç Türkiye’nin zengin bor yataklarını ele geçirmektir. Çünkü gelecekteki dünyanın petrolü bordur. Bundan sonra Dünya’da teknik enerji bor ile sağlanacaktır. Bu bora sahip olan ülke de Dünyaya hükmedecektir. İşte o bor da Türkiye’dedir. Romanın bir ilginç yanı da kahramanların günümüzdeki siyasetçilerin gerçek adıyla verilmesi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Putin, George Bush, Condeleezza Rice, Donald Rumsell, Hikmet Pars gibi isimler gerçek adıyla roman kahramanı olarak veriliyor. Romanda geri planda ise bir madencilik ve enerji şirketinin ortaklarından olan Lynam adında bir işadamı vardır. Amacı Türkiye’ye girip borun tek sahibi olmaktır. Ankara, savaşı, önce diplomatik yollarla çözmek istemektedir. Her zamanki barışçı anlayışı burada da ön planda görüyoruz. Türkiye, MİT sayesinde elde ettiği bilgilerle Amerika’nın gerçek niyetinin bor olduğunu ve bu güce sahip olursa Dünyanın tek hakimi olacağını Dünyaya duyurmak ister. Rusya, Çin ve Almanya ile görüşmelere başlar. Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde durumu anlatır. Putin, Çin ve Almanya temsilcileriyle görüşür. Recep Tayyip ile pazarlık yapar. Türkiye’ye müttefik oldukları halde bordan elde edilen gelirlerden yüzdelik ister. Recep Tayyip blöf ile bu yüzdeliği aşağı çeker. Ve bu ülkelerle anlaşır… Savaşın en kızgın anında Putin, Amerika’ya ültimatom verir. Bu savaşa son verilmediği taktirde bu ülkeye, Türkiye’nin yanında karşılarında bulacaklarını açıklar. Savaşta ise pes etmeyen, direnen ve büyük bir savunma mücadelesi veren Türkiye karşısında, Amerika bu resti göremez. Savaşı bitirmek zorunda kalır. Kaybeder… Türkiye hala ayaktadır. Ve Amerika’ya karşı büyük bir zafer kazanmıştır… Bir kitabı aşağı yukarı bir hafta veya en fazla iki hafta okuyup bitirirken bu kitabı bir ay gibi bir sürede bitirebildim. Bu da sanırım romanın bir savaş romanı olmasından ileri geliyor. Ne olursa olsun savaşı ve savaşları sevmiyorum… Bu, savaş türünü ele alan kitaplara da yansımış… Bu nedenle belki de son dönemlerde okuduğum en sıkıcı kitaptı diyebilirim… Ama bu tür kitapları sevenler için çok rahatlıkla önerebileceğim bir kitap… Anlatımı nefis… Heyecan verici bir üslup ile kaleme alınmış… Ne de olsa yazıldığı dönemde 511 bin adet basılarak en çok okunan kitap olmuş…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |