İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
Piyango bileti alanlar, amortiye razıdır, demiş birileri; doğrudur. Peki vereceği paraya razı ise niçin veriyor, desek belki “Paranın kirasıyla heyecan satın alıyor.” diyeceklerdir. Kiradır, heyecandır şudur budur da, bilmem kaç milyonda bir şansın gülmeyeceğini bile bile piyango satıcısı bulduk mu, boş çevirmeyi beceremiyoruz. Başkaları yapar mı bilmem, bende bir de çekilişten sonra hemen bakmama huyu var. Öyle ya, madem paranın kirasıyla heyecan satın alıyoruz. Kesin hiçbir şey çıkmaz, anapara da gider, bari heyecanı birkaç gün uzatıp kâra geçmek akıllıca olmaz mı? … Yine iş dönüşü yol üstündeki kahvedeyim, bir çay eşliğinde gazetelere göz gezdireceğim. Kahvehane oldukça kalabalık, biri gazeteyi bırakınca atik davranıp önüme çektim. Ana başlıklar, ara başlıklar, derken piyango çekilmiş. İçimde artan bir heyecan. Bakmaya da hiç niyetim yok. Öyle ya üç gün bakmasam, heyecan kaleminde bir kâr artışı neden kötü. Öteki gazeteye geçmiştim ki, karşımda yine çekiliş listesi. Sabırlı ve kararlıyım, bakmıyorum. Üçüncü gazeteye geçtim, ama kurtulmak olanaklı mı? Liste yine karşımda: “Bak artık şuna ağabey, aç gözlülüğün gereği yok” der gibi gözümün içine bakıyor. Haklı da, bu kez de zamanında bakıverelim, heyecandan kâr edip köşeleri dönecek değiliz ya. … Çıkardım bileti koydum gazetenin üstüne. Aman aman, ne çok meraklısı varmış böyle şeylerin. Neredeyse herkesin yönü bana döndü. Hatta oturduğum sandalyeden iki metre ötedeki masaya kadar duvarın dibine sandalyeler sıralanmış. Üç sandalye ötede, dalgın dalgın düşünen biri oturuyordu. Baktım, kıçı üç sandalye ötedeki adam, o halde nasıl uzattıysa başını başıma yaslamış; listeye birlikte bakıyoruz. Bir de candan ciğerden konuşuyor: - Tutarsa, görürsün artık kardeşini! Ne demek, seni görmeyen ölsün. Hem atla deve değil ki. Alt tarafı heyecanı bölüşüyoruz. … Yalnız ilgi alanımdakiler, listeye bitişik ikizler gibi baktığımız bu kıçı hâlâ bir metre ötede duran, ikramiye çıkmazsa “Tanışmıyoruz” dercesine başını kıçının üstüne çekiverecek ikiyüzlüden ibaret değil. Gazete okurken farkında değildim, karşımda bir de genç varmış. O bu işlerden hiç umutlu değil: - Böyle şeylere bel bağlama amca. Bu yaşa kadar bir baltaya sap olamadın da, hâlâ piyangoya umut bağlıyorsan vay haline. Haydi oradan, sen heyecan kaleminden kâr etmekten ne anlarsın! Gençlik işte, bunlar için her şey para! Bu kez ta karşı köşeden bir amca. Anlaşılan bu kendini piyangozede sayanlardan: - Amorti var mı amorti? Yoksa, gerisine bakmana bile gerek yok, at çöpe gitsin! Kırk beş yıl önce bir kez dört rakam tuttu da sevinçten delleniyorduk neredeyse. Ondan beri en büyük ikramiyemiz amorti. … Anlaşılan yine en iyisi, heyecanıyla yetinip, hayallere kapılmamak.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |