Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
gecenin kara çarşafına uzanmış yuvarlanarak şarkı söylüyor akrep ve yelkovan.. gözlerimde kanatlanan kuş gelip son defa oturdu yıkılmaz tabularımın üstüne... sürekli aralayıp duruyorum dokunduğum karanlığın perdesini bütün sular aşkın yitik nefesini yutarken gözkapaklarımda geziyor uyku tanrısının şekerkamışı tekrar tekrar oynadığımız kendi filmimizdi aşk sahnemiz.. yalnızca bir iğne deliğiydi böceklerin sırtına binip kalça kıvırtarak kaçan duygularımız.. herşeyden nem kaparak boşuna bekledik zamanın ağzında.. herkesin ağzında cümleler merhamet balosundan çıkarken kaç kere ödüllendirdik birbirimizin yüreğini çamurla. eyy karanlık!! elini sıkmadan baktım yüzüne uzayıp kısaldıkça tekrarlıyorsun kendini bilirim!! tek bir aç köpek kendini unutmaz ağız kuruluğunda ve tek bir köpek ihanet etmez ekmek yediği su içtiği kapıya üzerime işlenen suçları dörde katlayıp ağzı açık bir kilisenin kapısına bıraktım şimdi hangisi daha ağır geliyor diye soracak olursan! yalnızlığımın dilidir derim suskunluğumun köküne kayan bilirsin!! yuvasını şaşırmaz hiçbir kuş yükseldikçe avaz avaz bağırır kanatları belki doğanın kanunlarına belki de! kendisini baştan çıkartan havaya toprağa suya dudaklari etli, akıl hastası bu dünyanın korsesini çıkarıp takan insan eli değil midir? her insan bir başka örer kendi kaderini ne gelirse insanın başına kendi elinden gelir.. şehrinin üstünden defalarca geçen yürüyen bir cesettim hayır sevgili!! ben değildim!! aklın sıra intikam almak istediğin yara kabuklarının başını kaldırıp soluğunu bırakan kendi karanlığındı.. yüzün!! yüzün ki; gözlerimin havuzunda aşkın sanatıyla halen yüzmekte; ve sen yüzdükçe bu gözlerin içindeki dünyanın başı altına bütün kuşlar tüylerini bağışlayıp yastık oldular yanaklarından süzülerek akan her damlanın içinde boğuldum alt dudağın asker üst dudağın subaydı kara yağız bir çıglıkla sürgün ettin ağzımı yorma kendini! bırak inceldiği yerden kopsun zincirlerin git!! daha uzaga uzaklara alıştım karanlığın bir jilet gibi tenimden geçmesine artık daha az kavga ediyorum kendimle artık daha sakin yaklaşıyorum pelikan suratlılara belki bir şeytan! belki de; bir melek alıp götürdü seni ben seni unutsam da!! ekmek, su unutmaz benden selam olsun kirli sakallı ülserli karanlığına.. Sevdambeyaz Sevda Gencer...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SEVDA GENCER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |