Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
geniş geniş esneyerek uyandı sol yanım uyandı ve! nasılsın dedi.. iyiyim dedim inadına iyiyim ben benimle aynı havayı soluyup koltukları kabaran yalnızlığım da çok iyi uyandı sol yanım yarım asırlık suskunluğundan bir şiir buyurdu kanımda çalkalanıp dövünen hayata dövün hayat!! sana sustuğum gün göbek taşın çatladı dövün şimdi sana sarılıp ağlamaktansa boğazı kurumuş bir ağaca sarılıp ağlarım ben inadına gülerim yüzümden kaçan güneş tanrısına doğrul sol yanım susmayı kendine yakıştırdığın günden bu yana satırlarım kan ağlıyor bir şiir buyurdun yazdır n'olur kaç asırdır kestiğim parmak başımda esen hakim rüzgarların öfkesine kanıyor.. ne büyük laf ettim ne büyük lokma geçti boğaz hattımdan elimde kimlik geziyorum sokak sokak belki! azrailin defterine düşer de bir bakışla aşık olur zaman hastalıkların ilacıydı vuslatı yarım kalanlara günde üç kaşık yan etkilerini okumadan günde üç kaşık iç kanamama gönderdim değil hayatın reklam arasında hayal kurmak teleskop gözlerle bir yıldızın kaymasını beklemekte içimde dinmeyen acıya deva olmaz ahh!! senin neyine leyla'yı sık boğaz edip eline su dökmeye çalışmak demokraside çare tükenmezdi su perilerinin dahi başını kaldırıp saçlarına dokundurmaya korktukları bu dünyada şaşkınlığımın ayağa kalkıp van gölü canavarını çıplak gözle görmeden inandığı gibi inanmıştım sana aşk böyleydi işte demokrasinin bütün kemiklerini duvarlara çarparak dışarı süpürür zeus'un bitmek tükenmez nöbetlerini travmatik aşklara güldürür öldürdüğüm her düşünce mezarına çekiyor beni uyanıp ta elimi uzattığım sabahların buz gibi elleri dokununca yüzüme gece bitsin istemiyorum sen sustun! ben sığdıramadım seni bir şiire çok ağırsın sol yanım birbirine küsmüş iki komşu gibiyiz sana bıçakla gelsem tilkinin boğazına sarılıp yatan yılanı işaret edersin bana öyle yorgunum ki! iki dudağımın arasında birbiriyle kaynaşan cümlelere en iyisi sen sus kalbim taa şuramdasın ama! evcilleştiremedim seni kulaklarım duymasın bülbülün sesini yasaklanmış bir kitap gibi yüzümü göstermem aynalara bir şiir buyurdun varmıyor elim aşka dokunmaya sen bakadur mütebessüm yanımın geride bıraktığı yıllara tanrıların toplanıp pişpirik oynadığı saatlerde evrenin yüzü düştüğü yerden kalkarak kaldığı yerden devam eder su ısındırmaya hesapsız çıkılan yol hiç kuşkusuz iyi, kötü, çirkin çukurlara düşürür insanı payıma düşen terbiyeli vaazlarınla karşılıklı oturup iç geçirdim sürmesi aktı bitti zaman Sevdambeyaz Sevda Gencer..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SEVDA GENCER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |