Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
Yayımcımdan “Soğuk Süreç” adlı eserimin 3. baskı yaptığı haberini alınca roman kahramanım aklıma geldi… Romancı, -genelde- kurmaca bir dünyada cereyan eden olayları işleyip kahramanını istediği kimlikte seçer ve devreye sokar ama ben bu eserde öyle yapmadım. Çünkü bu eser kurmaca bir eser değildir. Romanda tercih yazarındır. Yazar, insandan hayvana, eşyadan kavrama kadar birçok öğeyi fail/eyleyen konumuna çıkarabilir lakin ben bu eserde böyle bir tercih kullanmadım. Her romancı, kahramanını çok sever. Çünkü romancının seçtiği kahraman genelde romancının kendisi olur. Lakin bu eserdeki kahraman ben değilim ama kahramanımı en az kendim kadar severim… Her romancı kendi kahramanını kendisi yaratır, benimse; beni yaratan (Allah c.c) eserdeki kahramanımı da yaratmıştır. Romancı, genelde kahramanı üzerinde sonsuz yetkiye sahiptir. Ben, bu eserde kahramanımın benimle konuştuğu kadar bilgi ve malumat sahibiyim. Her romancı, roman kahramanında kendi kişiliğini ele verir ancak ben bu eserimde sırf roman kahramanımın başından geçenlerini anlatmaya çalıştım. Demem o ki; “Soğuk Süreç” adlı eserim bir roman ama bu güne kadar yazılmış en realist, en sür realist romanlardan daha çok realist ve sürrealist… Romancıların en büyük özelliklerden biri de yapmadığı, etmediği ve olamayan, yaşanmayan bir şeyi olmuş, yapılmış gibi yazmak olur ama ben bu eserimde tamamen olmuş, yaşanmış ve yakından tanıdığım arkadaşıma yapılmış şeyleri yazdım. Bazı romancılar da gerçek tarihi bir vakayı roman diliyle kaleme taşırken, ilerde kendisine gelebilecek sorun ve sorumluluklardan kotarmak için -çaktırmadan- ‘bu eserde anlatılanlar tamamen bir hayal ürünüdür’, şeklinde not düşerek doğacak olan sorun ve sorumluluklardan kaçınmaya çalışırlar. Ben de bu eserinde; ilerde gelebilecek sorun ve sorumluluklarla birlikte bir dönemin ayıbını romanımdan işleyerek gelecek nesle tarihi bir belge sunmaya çalıştım. Daha doğrusu “Soğuk Süreç” adlı eserimde bir dönemin/28 Şubat sürecinin fotoğrafını çektim… Soğuk Süreç’le 28 Şubat sürecinde işkencecilerin ruh halini anlatmaya çalıştım. Bu süreçte ‘postmodern darbe’nin mağdurlarından olup yakından tanıdığım bir arkadaşın işkence günlüğünü kaleme aldım. Yayımcımdan Soğuk Süreç’in 3. baskı yaptığı haberini alınca roman kahramanımı düşündüm… Roman kahramanım bir berber. Ondan aylar önce cezaevinden çıkmıştım ama hala o ürkek ruh halimi üzerimden atamamış olacağım ki; onunla eskisi gibi karşılaşmak istemiyordum. Zira her karşılaşmamızda kendisine yapılan işkenceleri anlatırdı. Kendisini her dinlediğimde, aynı işkencenin bana da yapılıyormuş gibi büyük bir azap içinde hissederdim kendimi. Bir gün -hasbel kader- berber dükkânının önünden geçerken kapalı olduğunu gördüm. Kendisine yapılan işkenceleri bir türlü hazmedememiş olacak ki; ciddi psikolojik sorunlarla hastaneye kaldırılmıştı. O gün gördüklerimin karşısında, yaşanılanların kaleme alınması gerektiğine bir kez daha karar verdim ve yazdım. Elbette ki kolay olmadı… Hastane çıkışından sonra kahramanımla sık sık görüşerek kendisine yapılanları not alıp kitaba taşıdım. Bu görüşmeler öyle sıradan basit görüşmeler değildi. Adeta bir psikiyatrisin hastasını sıkı bir psikoterapiğe tabii tuttuğu gibi psikoterapi uyguladım. Hastam (pardon) kahramanım açısında çok iyi bir netice verdi ancak benim için (bu eseri yazmaktan başka) hiç de iyi olmadı. Kahramanımla aylar süren bu görüşmelerden sonra eseri yazdım ancak bitirir bitirmez nefesi bir psikiyatri doktordan aldım. Zira roman kahramanlarımın yaşadıklarına pek yabancı değildim, ben de o dönemlerde cezaevi görmüş, yatmış ve olup bitenleri kısmen de olsa yaşamıştım ve roman kahramanımın yaşadıklarını dinlemek ağır gelmişti… “Soğuk Süreç” adlı eserin bir yazarı olarak, (elhamdülillah) hala hayattayım, kahramanım da hayatta, eskisi gibi sık sık olmasa da tıraştan tıraşa (kendisi berber olduğu için) görüşür, konuşuruz… Demem o ki; “Soğuk Süreç” bir dönemin işkence günlüğü, amenna, ancak aynı zamanda bir dönemde verilen mücadelenin haykırışı ve kıyamıdır… Bu eserimde, bazı yazarların not düştüğü gibi; ‘bu bir hayal ürünüdür’ demiyorum, tam tersine; ‘Soğuk Süreç’ okunması, (okunması ve sorgulanması) gereken gerçek bir hayat öyküsüdür… Meraklısının dikkatine; ‘Soğuk Süreç’ adlı eser Dua Yayıncılık’ta temin edilebilir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |