Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Aslen 1965, İstanbul doğumluyum. Avusturya Lisesi’ni, sonrasında ise Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdim. 40’ıma doğru Metro AG’nin Türkiye Temsilcilik görevini yürütürken, Marmara Üniversitesi’nde Üretim Yönetimi ve Pazarlama alanında yüksek lisans ve doktora yaptım. 1988- 2013 yılları arasında Galleria, Ram Dış Ticaret, Gelişim Yayınları, Güneş Gazetesi, Turquoise Dergisi, Egebank, Garanti Bankası, Bayraktar Holding, Siemens, Ritz Carlton, Metro AG gibi firmalarda orta ve üst yöneticilik kademelerinde çalıştım. 1983-1988 yılları arasında okuduğum Boğaziçi Üniversitesi’nde daha sonra çalışmaya devam ettim. Profesyonelliğin ilkelerini öğrencilik yıllarında çalıştığım Tekfen, Vip,Vizitur, Setur, Entaş, Ufaş gibi firmalarda yarı zamanlı çalışarak öğrendim. 2010 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi’ne yardımcı doçent olarak atandım ve 2012’de de Okan Üniversitesi’ne İş Geliştirme Direktörü ve yardımcı doçent olarak transfer oldum. Aynı zamanda eşimle ortağı olduğum Medya Ton Ltd. isimli şirketimizle belgesel ve uzun metrajlı film üretimi de gerçekleştiriyoruz. Toplumsal sorunlara vurgu yaptığımız ilk filmimiz İfakat ile yurtdışı ve Türkiye’de birçok ödüller aldık. Şimdi de 3 yıldır çalışmaları süren “Öyle Sevdim Ki Seni” isimli filmimizin çekimleri için Trabzon’dayız. Medya Ton isimli şirketimiz ile Cisco, Praktiker, Arkas gibi şirketlerin kurumsal dergilerini eşim Orhan Tekeoğlu üretirken , ben de Alman kökenli Foreverclean Ltd., RWE, Tisva gibi kuruluşlara iletişim ve iş geliştirme danışmanlığı yaptım. Sivil toplum çalışmalarını da severek yapıyorum. Rotaryenim. Alman-Türk Ticaret Odası’nda, Kagider’de, Bümed ve ALD’de üyeliklerim var ve Türsak’ta Başkan Yardımcısıyım. M. Nihat MALKOÇ: Bugüne kadar birçok büyük şirkette reklam, halkla ilişkiler, pazarlama ve iletişim bölümlerinde üst düzey yöneticilik yaptınız. Bu alanda önemli başarılar elde ettiniz. Bu başarılı iş kariyerinden sonra şimdi de sinemaya el attınız. Çok iyi bildiğiniz bir alandan sinemaya sert bir geçiş yapmış olmadınız mı? Sinemaya yapımcı düzeyindeki ilginiz nasıl başladı? Bu geçişin belli bir hikâyesi var mı? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Benim geçişim bayağı eski, diyebiliriz. 2002 senesinde Türkiye Temsilciliğini yürüttüğüm Metro AG’nin ilk sosyal sorumluluk projelerinden olan kısa film yarışmasını Türsak’ın danışmanlığında 9 sene boyunca planladık ve organize ettik. Hatta Cumhuriyet Gazetesi bizi kısa film Oscar’ı ilan etti, zira arkamızdan Akbank ve benzeri nice firma kısa film yarışması düzenlemeye başladı. Birinci gelen öğrencileri New York Film Akademisi’ne gönderiyorduk ve hatta orada eğitim İngilizce olduğu için gitmeden 1 yıl önce de çocuklara İngilizce ders aldırıyorduk. Sonrasında ise yine Türsak’ın düzenlediği Altın Portakal’a 2 yıl ana sponsorluk ve her sene Aralık’ta düzenlediği Randevu Istanbul gibi büyük çaplı organizasyonlara Metro olarak ana sponsorluklar oldu. Dolayısıyla 10 yılı aşkın süredir zaten sinemanın içindeyim. Eşim Doğu Karadeniz kadınlarının doğaya karşı verdiği mücadeleyi anlatan İfakat belgeseli ile ilgili hayalinden bahsedince, konu kadın olduğu için ve ben de bu konulara eskiden beni duyarlı olduğum için finansmanı ve yapımcılığı ile ilgilendim. Çabalarımız çok iyi sonuç verdi ve yurt dışı ve yurt içi olmak üzere birçok ödül aldık. Şimdi de İfakat’tan aldığımız güçle 3 yıldır üzerinde çalıştığımız “Öyle Sevdim Ki Seni” isimli filmimizin çekimlerine başladık. Özetle sinemaya sert değil, yumuşak geçiş yaptık. Aslında benim konum iletişim ve pazarlama olduğu için, ürün sinema filmi de olsa domates de olsa pazarlar ve satarım. Yapımcılık da aslında özünde bir pazarlama işi. M. Nihat MALKOÇ: Filmde kimler rol alıyor? Bu isimleri seçmenizin özel bir tercih sebebi var mı? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Alma Terzic, Angelie Jolie’nin “Kan ve Bal” isimli filminde oynamış olan ve dünyada takdir edilmeye başlanmış yükselen bir yıldız. Türk seyircisi Veda dizisinden tanıyor. Dedesi Türkiye’den Bosna’ya göç etmiş bir Boşnak. Kadının sorunlarına duyarlı ve önyargılardan nefret ediyor. Kendisi de Veda dizisini Istanbul’da çevirirken insanların kendisine önyargılı bakışlarını hissetmiş ve rahatsız olmuş. Oktay Gürsoy, Trabzonlulara benziyor ve o da bu rolü çok isteyerek, hevesle, heyecanla kabul etti. Ayşe’yi canlandıran Duygu Yıldız’ın babası Rizeli ve yöreye yabancı değil. Kayhan Yıldızoğlu filmde bilge bir insanı temsil ediyor ve zaten kendisi de bizzat bilge bir kişi, 170’den fazla filmde oynamış bir usta. Tevfik Erman, Trabzon Devlet Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Fatih Dokgöz, Ukrayna’da dizilerle yeni parlamaya başlayan Alina Golovenko da filmde rol alan diğer oyuncular. M. Nihat MALKOÇ: Bilindiği gibi Karadeniz insanının renkli hayatıyla ilgili birçok film ve dizi çekildi. Bunlara her yıl yenileri de ekleniyor. Bu, adeta bir modaya ve furyaya dönüştü. Sizin çektiğiniz film bunların neresinde duruyor? Yani sizin filminizi özgün kılan özellikler nelerdir? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: 2010’da hiçbir ticarî amacı olmadan çekilen İfakat, birçok dizi, belgesel ve uzun metrajlı film yapımcısına ilham oldu ve tüm dikkatleri yöreye çekti. Hatta Sümela’nin Şifresi’nde yapımcı olan Emin Albayrak, İfakat’ın birçok yapımcı ve yönetmene ilham verdiğini söyledi. Karadeniz’in sorunlarına temas eden çok az film yapıldı. Hep Karadeniz insanının özelliklerini komedi dili ile anlatan filmler var. Çernobil’e, kansere, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yöreye gelen eğitimli ve donanımlı Rus kadınlarına âşık olan yörenin erkekleri yüzünden ailesi dağılan Karadeniz kadınlarına, gurbet nedeniyle yaylalarda, dağ köylerinde son derece zor koşullarda çalışan kadınlara ciddi ve dramatik olarak kaç yönetmen ve yapımcı değinmiştir? Çok az olsa gerek. Ben sadece Volkan Konak’ın Cerrahpaşa ile ilgili yaptığı şarkıyı hatırlıyorum ve bir de arada sırada sırtında sepet taşıyan kadınlarla röportaj yapan TRT muhabirlerini. Ya siz? M. Nihat MALKOÇ: Bundan önceki yıllarda Karadeniz insanını cahil, görgüsüz ve nefsine düşkün insanlar olarak gösteren birçok yerel temalı film ve diziler yapıldı. Umarım sizler ortaya koyacağınız bu filmle bu çürük zincirin bir halkası olmayacaksınız? Yöre insanını yanlış yansıtan bu filmlerle ilgili düşünceniz nedir? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Biz İfakat ile ciddi olduğumuzu gösterdik. Ağlayan kadınların çilesini dünyaya anlattık. Şimdi de ekmek parası için göç eden insanların yerinden yurdundan ayrılmanın verdiği elemi, acıyı, göç eden insanlara önyargılı davranışı, fakat bu önyargıyı silmeye çalışan ve hümanist Cemal’in tertemiz yüreğini, istemeden Olga’ya aşık olmasını ve ikilemlerini, Ayşe’nin üzüntüsünü, fakat boyun eğmeyip, Cemal’i terk edecek yüreğe sahip olmasını anlatıyoruz. Trabzon insanının kişilik özelliklerini yüceltiyoruz. Göç, önyargılar, parçalanmışlık bu filmin konuları. Ciddi olmasak Uluslararası Göç Örgütü (IOM) destek vermezdi. M. Nihat MALKOÇ: Bildiğim kadarıyla “Öyle Sevdim ki Seni” filminin senaryosunu eşiniz Orhan Tekeoğlu yazmış. “İfakat” belgeselinin hikâyesi de Orhan Bey’e aitti. Bu filmin senaryosunun yazılış sürecinde katkılarınız ve müdahaleleriniz oldu mu? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Sadece danışmak istediği zaman sorularına yanıt verdim. Hikâyesini kendi yazdı. M. Nihat MALKOÇ: Filmin oyuncuları bildiğim kadarıyla bu yörenin insanı değil. Doğal olarak da Doğu Karadeniz ağzını bilmiyorlar. Onları bu konuda belli bir eğitimden geçirdiniz mi? Aksi halde konuşmalar yapmacık olmaz mı? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Ayşe’yi canlandıran Duygu Yıldız’ın babası Rizeli. Fatih Dokgöz Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun başında ve eşi Trabzonlu ve yöre ağzını çok iyi biliyor. Cemal’i canlandıran Oktay Gürsoy da Trabzon’da Süleyman Hakan Aydın gibi eğitimcilerle çalıştı. M. Nihat MALKOÇ: Trabzon’da çekimleri başlayan “Öyle Sevdim ki Seni” filminin yapımcısısınız. Filmin yönetmeni de “İfakat” belgeseliyle tanıdığımız eşiniz Orhan Tekeoğlu. Çekimlerine başladığınız bu yapım bir aile filmi mi? Daha doğrusu bir aile organizasyonu mu? Bu filmi aile şirketiniz olan Medya Ton olarak mı çekiyorsunuz? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Evet, aile yapımı. Zaten birçok yönetmene baktığınızda hep aile şirketleri ile film yapımcılığı yürütülüyor. Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim ve daha birçok yönetmenin arkasında eşleri var. Sponsorların katkısını da küçümsememek gerekiyor; ama halen yetersiz. M. Nihat MALKOÇ: Daha önce sinema geçmişiniz yok. Böyle bir film fikri nerden doğdu? Bu fikrin çıkış noktası nedir? Niçin böyle bir film çekme ihtiyacı duydunuz? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: 10 seneyi aşkın bir sinema geçmişim olduğunu az önce anlattım. Eşim Orhan Tekeoğlu da zaten Gazi Üniversitesi Radyo-Televizyon mezunu. O da sinema tutkunu bir gazeteci. Niye böyle bir film çekme ihtiyacı duyduk? Çünkü kadın, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de eziliyor, ihmal ediliyor, duyguları, duyarlılıkları önemsenmiyor, hatta dövülüyor ve öldürülüyor. “Öyle Sevdim Ki Seni” isimli filmimizde aslında sadece çalışmak için Trabzon’a gelen eğitimli ve masum Olga’ya önyargılı bakışı, dağ köyünde çalışmaktan kendine bakamayan, eğitimini tamamlayamamış ve dolayısıyla eşi Cemal’i eğitimli, kültürlü Olga’ya âşık olduğu için kaybeden Ayşe’nin dramını işliyoruz. Konu kadın. İfakat’ta da konu kadındı. Çalışmak için eşini gurbete gönderen İfakat gibi kadınlar içi ot dolu ve ağırlıklarının iki katı sepetleri dağ yollarında taşımak zorunda kalıyor, ineklerine bakıyor, çocuklarıyla ilgileniyor, süt, ayran, tereyağı üretiyor, yemek pişiriyor ve bitap vaziyette yatağına uyumak için giriyordu. Orhan Tekeoğlu bu kadınların içinde doğmuş, büyümüş ve memleketini önemseyen entelektüel bir gazeteci. Ben de sosyoloji okuduğum için her zaman toplumsal sorunlara ilgi duydum ve 25 yıl çalıştığım çeşitli firmalarda kız çocuklarının eğitimi, sinema gibi konularda sosyal sorumluluk projeleri geliştirdim. M. Nihat MALKOÇ: Çekmekte olduğunuz film, basında “kırık bir aşk hikâyesi” olarak ifade edildi. Nedir bu kırık aşk hikâyesi? Filmin konusundan kısaca bahseder misiniz? Filmde anlatılanların gerçek bir olaydan alındığı iddiası doğru mu? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Orhan Tekeoğlu filmin senaryosunu yazmadan önce defalarca Trabzon’a geldi, hem hayat kadınları hem de mağdur olmuş Trabzon kadınlarıyla röportajlar yaptı. Dolayısıyla bu filmin konusu, sizin benim gibi gerçek. Kırık bir aşk hikâyesi, zira Olga’nın âşık olduğu Cemal, evli ve evli olduğunu bir türlü söyleyemiyor. Aslında Cemal, karısı Ayşe’yi de seviyor. Tamamen tesadüfen karşılaştığı ve yardım ettiği Olga’ya istemeden âşık oluyor. M. Nihat MALKOÇ: Bildiğim kadarıyla bu sizin ve eşinizin ilk uzun metrajlı filmi olacak. Bu konuda yeterli birikiminiz var mı? “Ya başarısız olursam…” endişesi taşıyor musunuz? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Allah’a sığınıyoruz. Allah çalışanın hakkını verir. Çok çalıştık ve halen çalışmaya devam ediyoruz. İyi bir ekibimiz var. Biz masum kadınların sesini dünyaya duyuracağız ve eminim Allah bu çalışmalara destek verecektir. M. Nihat MALKOÇ: “Öyle Sevdim ki Seni” filminin çekimleri ne zaman başladı, çekimler ne kadar sürecek, çekimler hangi mekânlarda yapılacak? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: 15 Mayıs’ta başladı. 5-6 Haziran gibi sona erecek. Çekimler Ortahisar’da, Ganita’da, çarşıda, Bedesten’de, şehir içindeki birçok dükkânda, Boztepe’de, limanda, Santa’da gerçekleştiriliyor. M. Nihat MALKOÇ: Filmin görüntü yönetmeni Ercan Yılmaz “Salkım Hanımın Taneleri” filmi gibi önemli yapımlarda görev almış usta bir isim… “Solgun Bir Sarı Gül” filmindeki görüntü yönetmenliğiyle Altın Koza’da en iyi görüntü yönetmeni seçilmiş. Biraz da filmin perde arkasındaki kadrodan bahseder misiniz? Bu film de “İfakat” belgeseli gibi müstakbel ödüllere aday olacak mı? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Ercan Yılmaz eşim Orhan Tekeoğlu’nun Gazi Üniversitesi’nden sınıf arkadaşı. Çok başarılı bir görüntü yönetmeni. Dolayısıyla iki arkadaş bir filmde çalışma imkânı buldular. Ayrıca Taylan Demir, Avşar kökenli ve 13 senesini sinemaya vermiş bir yürütücü yapımcı. Müzikler rahmetli Kazım Koyuncu ile çalışmış olan Selim Bölükbaşı’na ait. Şelale Baskıcı yardımcı yönetmen. Sanat Yönetmeni Erdem Özçelik, ses Yekta Danabaş, ışık şefi Hüseyin Öncü, Kostüm sorumlusu Hülya İri. Daha ne olsun? İyi bir ekibimiz var. M. Nihat MALKOÇ: Bunu sormak için belki erken; ama filmin galasını nerede yapmayı düşünüyorsunuz? Trabzon mu, İstanbul mu? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Hem İstanbul, hem Trabzon. Trabzon galasını Varyap YKB Süleyman Varlıbaş yapacak, söz verdi. M. Nihat MALKOÇ: Biraz da aile şirketiniz olan Medya Ton’dan bahseder misiniz? Niçin kuruldu, ileriye dönük neler yapmayı planlıyor? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: İnşallah nice belgesel ve uzun metrajlı filme imza atarız. Tabii her şey biraz da şans meselesi. Medya Ton, iletişim ve stratejik iş geliştirme alanlarında danışmanlık yapmaya ve kurumsal yayıncılığa devam edecek. Ağırlıklı olarak eşim Medya Ton’daki çalışmaları yürütüyor. M. Nihat MALKOÇ: Bu filmden sonraki projeleriniz nelerdir? Sinemaya devam etmeyi düşünüyor musunuz? Belirlenmiş bir iş takviminiz var mı? Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Orhan Tekeoğlu bir hayal makinası. Hırvatistan’ın Zadar kentinde İfakat nedeniyle davet edildiğimiz bir festivalde Schindler’s List’in yapımcısı ile tanışmıştım ve bana hayal kurmanın daha zor olduğunu ve hayaller var ise, gerçekleştirmenin çok daha kolay olduğunu söylemişti. Cebinizde trilyonlarınız olabilir ve film çekmek isteyebilirsiniz; ama hayalleriniz yoksa bir hiçsiniz. Bir proje fikrimiz var, fakat kısmet diyoruz. M. Nihat MALKOÇ: Bu yoğun tempo içerisinde bize zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ediyorum. Filminizin gişeleri zorlamasını temenni ediyorum. Nurdan Tümbek Tekeoğlu: Teşekkürler. Aslında en zor soruyu atladınız. Bu film Herry ve Makyol’un ana sponsorluğu, TAV’dan Sani Şener’den bir maille gelen kurumsal sponsorluk bedeli, Turkmall, Beşler, Foneks, Cevahir, Ekşioğlu Hukuk Bürosu, Perfetti-Vivident, Oltan Gıda, Trabzon Ticaret Odası, Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Sürmene Belediyesi, Arsin Belediyesi, Uluslararası Göç Örgütü, filme ürün ve hizmet sağlayan Tekno-Sa, Damat-Tween, Yeni İnci, Scooter, Vakko, Euromoda, Reki Ajans, Varyap, Twigy, Amazon İletişim, Körfez Köfte, Tekzen, Ford, Novotel, Carrefour, Tad Pizza, Okan Üniversitesi, e-tessettür.com, Collezione, Özdilek, Asiye Aydın, Nuri Aydın, Süleyman Aydın, Kıbrıs Eczanesi, BAKANIMIZ FARUK ÖZAK olmasa idi olmazdı. Trabzonlu işadamları destek oldu, fakat küçük küçük destek oldular. Oysa bu projenin maliyeti çok yüksek. Özellikle Trabzon içindeki şirketlerin daha fazla destek olmasını beklerdik. Buradan yetkililere duyurulur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |