..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Popüler Kültür > Burcu Özdamar




6 Ekim 2012
Cem Adrian ve "Yalnızlık" Klibi  
Burcu Özdamar
Bu kadar yaygaranın koparılmayacağı ve düşünce özgürlüğünün yasaklanmasına gerek kalmayacak olgunluklara erişebileceğimiz günler yaşamak ümidiyle.


:BCEA:
Yalnızlığı nasıl anlatırsınız?

Bir düşünün ki sizden yalnızlık temasını görselleştirmeniz istendi. Ne yaparsınız, neler gelir aklınıza?

Kimine göre; elinde bir fincan sıcak kahve, bir manzaraya karşı biraz buruklukla yudumlarken kahveni yalnızsındır.

Kimine göre; eve girdiğinde seni karşılayan ve bir tebessüm göstermeyen insanlar olmadığında yalnızsındır.

Kimine göre; sevgilin yoksa, arkadaşın yoksa yalnızsındır.

Kimine göre; telefonunda bir mesaj görmediğinde veya arayanın soranın olmadığında yalnızsındır.

Kimine göre; alıp başını kendine sahillere vurduğun anlarda yalnızsındır.

Kimine göre; artık yapacak bir şey bulamadığında ve hep beklemekten yorulduğunda kendini abuk sabuk işlere veriyorsan yalnızsındır.

Kimine göre; yanına yoldaş bulamadığın zamanlarda kendi başına oyun oynuyorsan veya film izliyorsan yalnızsındır.

Kimine göre; herkes sana vefasızlık yapmış, sırtından vurmuş, dolaplar çevirmişse arkandan ve artık yüzüne gülmüyorsa aynalar yalnızsındır.

Kimine göre ise; toplumun hep itilen tarafında yaşayan, kabullenilmeyen, hep yargılanan, tercihlerinden dolayı aşağılanan,istemediği hayatları mecburiyetten yaşayanlar insanlar dibine kadar yalnızdır.

Böyle bir yalnızlığı tasvir edelim hadi o zaman. Bu maddeye kadar saydığımız tüm yalnızlık halleri sahnelenmedi mi yıllardır? Dizilerde, sinema filmlerinde, tiyatrolarda, kliplerde her yerde gördük ve alıştık bu tablolara. “Yalnızlık nasıldır?” diye sorduğumuzda illa ki bu sahnelerden parçalar bulduk içimizde. Peki şimdi ne oldu da toplumun hor görülen kesiminin yalnızlığı tema olarak işlenince kıyametler koptu?

Cevabı basit. Bizler toplum olarak, alışageldiğimiz şeylerin dışındaki ve özellikle üzerini kapattığımız konulardaki acı gerçeklerin yüzümüze vurulmasından ve alelen ifade edilmesinden hiç mi hiç hoşlanmıyoruz. Bunu Cem Adrian yaptı ve gösterdi bize inkar ettiğimiz ve unuttuğumuz bir parçanın yalnızlığını. Bunun adı sanattır evet; çünkü sanat, sanat yapan kişinin hayal gücüdür ve nereden anlatmak istediğinin bir özgürlüğüdür. Bunu sanatçı yap(a)mazsa kim yapabilir? Belki bir tiyatro oyununda, belki bir dizide, belki bir klipte bunun yansıtılmasından doğal bir olgu yoktur.

Türkiye’de erkek egemen toplumun izleri ve haykırışları aslında bu.
Fatmagül’e tecavüz sahnesini ağzının suyu akarak “vah, tüh göremedim abi!” nidalarıyla izleyen sapkın zihniyetler şimdi erkeklik unsuru üzerinden 2-3 dakikalık bir mesaja ateş püskürüyor.
Behlül yengesiyle birlikte olurken sevişme sahnelerini rekor tıklarla izleyen beyinler şimdi erkekliklerinin (!) bir nebze ifşa edilmesinden rahatsızlık duyuyor.
Murat Dalkılıç “bir güzellik yapsana, gece benle kalsana, kitabına uydur gel, uysa da uymasa da” diye bağıra bağıra sevişmeye davet ediyorken şarkılarında ve siz bunu hoplaya zıplaya beğenerek dinliyorken ve söylüyorken ne Cem Adrian dinleyebilir ne de onun yıllardır vermeye çalıştığı mesajları anlayabilrsiniz. Kusura bakmayın da buna yalnızca “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!” denir.

Gerçekçi olalım biraz. Tabularımızı yıkarak izlediğimizde ve dinlediğimizde bütünün neyden bahsettiğini çok net anlayacağız. Bu kadar yaygaranın koparılmayacağı ve düşünce özgürlüğünün yasaklanmasına gerek kalmayacak olgunluklara erişebileceğimiz günler yaşamak ümidiyle.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Acımasız Yargılar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Varlık [Şiir]
Öğreniyorum [Şiir]
Eylül'ün Gidişi [Şiir]
Ben... [Şiir]
Yarımlarımız [Şiir]
Umut... [Şiir]
Kaçışım... [Şiir]
İnsanlık [Şiir]
Tanımsız Hüzün [Şiir]
Arayış [Şiir]


Burcu Özdamar kimdir?

Susarız çoğu zaman bildiklerimize, haykırır hislerimiz de biz adlandırıp anlamlandıramayız. . Böyle anlarda kelimelerime sarılırım hep, can yoldaşlarıma, sırdaşlarıma. . Ve bilirim ki aslında satırlarımdan çıkan her bir anlam pek çok sessiz yüreğin sesidir, ve isterim ki o sessizliklere ulaşıp ses olayım yüreklerine. . İşte bu yüzden yazıyorum, bu yüzden susuyorum, sustukça kelimelerimi canlandırıyorum. . Canlanan her bir kelimemi benim gibi olan ve beni anlayan herkese sunuyorum. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Fyodor Dostoyevski, Elif Şafak, İskender Pala, Ahmet Ümit, Hz.Mevlana, Hz.Şems, Ümit Yaşar Oğuzcan, Can Yücel, Can Dündar, Özdemir Asaf, Yılmaz Özdil, Hakkı Devrim


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Burcu Özdamar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.