Bir deliyle aramda tek bir ayrım var. Ben deli değilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Ramazan Ayı, Müslümanlar arasında yardımlaşmanın ve dayanışmanın ön planda olduğu bir dönemdir. Kırgınlıkların bir kenara bırakıldığı, Allah’a olan yakınlığın arttığı mübarek bir aydır. Kuran’ı Kerim’in de indirildiği bu ayda Müslümanlar, Allah’ın emri gereği, farz olan oruç ibadetlerini yerine getirirler. ‘Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.’ (Bakara Suresi, 183) Nefsin Terbiyesi: Ramazan ayı, inananların Allah için nefislerini kontrol altında tutmayı öğrendikleri ve ahlaklarını terbiye ettikleri, güzelleştirdikleri çok özel bir aydır. Bu mübarek ay boyunca Allah insanlara, zayıf oldukları bir konuda irade göstermelerini emreder. Bir zaafı yenerek Allah rızası için kişinin kendisini kontrol edebilmesi aynı zamanda ruhu üzerinde söz sahibi olabilmesi anlamına gelir. Bu nedenle oruç tutmak kişinin imani olarak derinleşmesine vesile olur. Güzel huylu, fedakâr, sabırlı, cesur olabilmek; öfkelenebileceği bir olayla karşılaştığında, kendisini kontrol edebilmek ancak samimi olarak iman eden bir Müslüman’ın başarabileceği davranışlardır. İman eden kişi öfkesini yenmeyi bilir, çünkü her şeyden önde Allah’ın rızasını gözetir. Tam olarak iman edemeyen insanlar için sabırlı olmak ve öfkeyi yenmek ise çok zordur. Oruç ibadetinin yerine getirildiği bu ay insanın nefsinin terbiyesi için bir fırsattır. Açlık, uyku, yorulma gibi zayıflıklarla yaratılan insan, Ramazan Ayı boyunca Allah için beynini ve bedenini nasıl kontrol edeceğini öğrenir. Bu ay insanlar için güzel ahlakı öğrenip uygulayabilecekleri bir başlangıç olabilir. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de eserlerinde Ramazan Ayı'nın insan üzerindeki olumlu etkilerini anlatmış ve oruç tutmanın nefsin terbiyesinde etkili olduğuna dikkat çekmiştir. Bu açıklamalarından biri Mektubat'ın ikinci risalesinde şu şekilde anlatılmaktadır: Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder (sanır). Hattâ, mevhum bir rububiyet (aslı olmayan bir sahiplenme duygusu) ve keyfemâyeşâ (dilediği gibi) hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor… İşte, Ramazan-ı Şerif'te, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi mâlik (sahip) değil, memlûktür (hizmetkar); hür değil, abddir (kuldur). Emrolunmazsa, en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye, mevhum rububiyeti (aslı olmayan bir sahiplenme) kırılır, ubudiyeti (kulluğu) takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer. Orucun Faziletleri: Gün boyunca aç ve susuz kalan insanın, sahip olduğu nimetlerin kıymetini anlayarak şükretmesine vesile olan oruç, Allah ile kul arasında olan bir ibadettir. İnsanın bu farzı yerine getirirken ne niyette olduğunu, samimiyetini ancak gizlinin de gizlisinden haberdar olan Allah bilir. Oruç tutan kişinin bu ibadetinin karşılığı ancak Allah Katındadır. Peygamber Efendimiz (sav) de iman edenleri bir hadisinde şu şekilde müjdelemiştir: "Bu ayı oruç tutarak, ibadet ederek ve hayır için harcamada bulunarak geçirenlere ne mutlu!" Ancak her şeyin en doğrusunu bilen, merhametlilerin en merhametlisi Yüce Rabbimiz, oruca güç yetiremeyenler için kolaylık sağlamış ve Bakara Suresi 184. ayette ne yapmaları gerektiğini açıkça bildirmiştir: (oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. oruç tutmanız, -eğer bilirseniz-sizin için daha hayırlıdır. Gönülden katıksız bir şekilde Allah’a yönelmemize ve Yüce Rabbimizin üzerimizdeki rahmetini hatırlamamıza vesile olan Ramazan ayı, tüm Müslümanlar için bir müjdedir aslında. Allah’a yakınlaştığımız ve gün boyunca O’nun sınırlarını gözeterek yaşadığımız bu çok özel dönemi bir fırsat olarak düşünmeli ve Allah’ın izniyle edindiğimiz güzel ahlakı ve Allah’a olan yakınlığımızı her zaman sürdürme çabası içinde olmalıyız. İbadette ve güzel ahlakta göstereceğimiz kararlılık ve devamlılık sonsuz cennetin kapılarını açabilir. Bu Ramazan hepimiz için bir başlangıç olsun inşallah. Allah’ın ipine sımsıkı sarılacağımız ve O’nun dosdoğru yolunda kararlı bir şekilde yaşayacağımız bir başlangıç.. Hayırlı Ramazanlar… Altuğ ÖZTÜRK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Altuğ Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |