Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
İşten çıktım eve gidiyorum; biri, “Mehmet amca!” diye seslendi. Bizim köydenmiş, kimi sıkıntıları varmış; evde kendine hiç mi hiç değer verilmiyormuş. “Dinliyorum” deyince başladı: … “Biliyorsun, bizim Bayındır küçük yer. Aradığın her şeyi bulamıyorsun. Biz de hem ziyaret hem alışveriş olsun, diye İzmir’e gittik. Gezdik tozduk; bu arada herkese bir şeyler alındı. Alınmasına alındı da, onca eşyanın arasında benim limonküfüyeşil gömlek göze battı. Neymiş efendim, en pahalısı benimkiymiş. Neredeyse ötekilerin iki katı para verilmiş. Nasıl kıyılıp giyilecekmiş. Gerçi haklarını da yememek gerek; benim gömlek onca eşyanın arasından “Ben buradayım” deyip durur. Ama, sorun bu olsun şimdi. Bir dahaki gezide onlara pahalısı, bana ucuzu alınır, ödeşilir; öyle değil mi? Nerde? Aynı lakırdılara devam. Bari değerini bilmeliymişim. Günlük elbiselerle idare etmeliymişim. Sakın ha yabana götürmemeliymişim. “Dır dır dır”, annemin de beynine girdiler. Annem ertesi gün başladı, “Bir önemli gün olur, bir mühim adam çıkar gelir. Ne giyeceksin sırtına?” demeye. Tabi bu konularda tek yetkili olduğu için, onun düşüncesi son karar. Limonküfüyeşil gömleğimi ne zaman sırtıma geçirmeye kalkışsam, bizimkiler bozuk plak gibi başlıyor: “Yarın bir önemli gün olur, bir mühim adam çıkar gelir...” … “Önemli gün olur, mühim adam çıkar gelir” diye diye günler, aylar geçmeye başladı. Herkes yeni elbiselerini giyerken, bir ben, limonküfüyeşil gömleğim eskimesin, yoşumasın diye eski giysilerle dolaşıyorum. Arada, durumu perçinlemek için “Haydi bir düğün oldu, bayram oldu. Tuttu bir de büyük adam çıktı geldi. Dilenci gibi eski püskülerle mi çıkacaksın karşısına?” deyip duruyorlar. Hatta “Önemli günde mühim adam gelirse, o zaman giysin” diye koşulları zorlaştırmaya bile çalışanlar var. Bu istekleri de kabul olsa, önemli bir gün olması ya da mühim bir adamın köye gelmesi tek başına yetmeyecek. Hem önemli gün hem mühim adam arayacağız. Neyse ki, annem ağırlaştırılmış koşulları kabul etmedi. Ama bu sözlerden de oldukça etkilendi. Aldı limonküfüyeşil gömleğimi, bir güzel dürdü, arasına bolca aşfinik serpiştirip sandığın en dibine tıkıştırdı. Artık gömleğimi giymek bir yana, elime alıp güzelliğini bile seyredemiyorum. … Ben artık önemli bir gün olsun ya da köyümüzü mühim bir adam ziyaret etsin diye dualar ediyorum. Ama nerden bulursun? Üstelik kardeşler de, bu zorluklar yetmiyormuş gibi, bir kurul oluşturup, “Memlekette üç günde bir bayram oluyor, haksızlık olur, bayramlar sayılmasın” kararı alıp anneme de kabul ettirmişler. Bak sen, ben kendi gömleğimi giyince başkalarına haksızlık olacakmış. Sanki üst üste onların gömleklerini geçiriyorum sırtıma da, alayını cıbıl bırakıyorum. Ben şimdi, olağanüstü bir önemli günü nerden bulup limonküfüyeşil gömleğimi giyebileceğim? … Mutlaka bir çare bulmalıyım. Gözümü kulağımı dört açıp aramalara başladım. Baktım az ilerdeki komşunun evinde şenlik var. Askere giden oğulları için eğlence yapılıyormuş, belki bu olabilir diye anneme koştum: - Anne komşunun oğlu askere gidiyor. Eğlencede giyeyim mi? “Sağ salim dönünce yapılacak şenlikte giyersin” dedi. O günlerde bir başka komşumuz da hacdan döndü, köylü yemeğe davetli. Ortalık düğün bayram yeri. Tam gömleğin giyileceği gün. “Giyebilir miyim?” dedim, giyemezmişim; çünkü bu gün Arabistanlıların önemli günüymüş, paraları onlar kazanmış, limonküfüyeşil gömleklerini giymek onların hakkıymış. Yoksullara, yoksullaştırılmışlara bedava kömür dağıtan kamyonun geliş gününü anımsattım, yüzünü kararttı. Artık önemli gün aramaktan yoruldum, televizyonun başına geçip bir de burada şansımı deneyeyim, dedim. Baktım her kanalda açılım. Fırsatı kaçırır mıyım? “Anne, bugün canlı yayında ‘Açılım’ var, limonküfüyeşil gömleğimi giyebilir miyim?” O an şırrakk! diye bir ses duyuldu. Ardından bir grup oyuncu başımın üstünde döne döne çiftetelli oynamaya başladı. Arada annemin sesi müziğe karışıyor: “Ben sana açık saçık şeylere bakma dememim mi, edepsiz?” Annem açılımdan bir şeyler anladı ama, ben, şamar sağdan mı geldi, soldan mı geldi; yoksa sinek öldürür gibi iki yandan birden mi geldi anlayamadım. … Sonunda, önemli günlerden umudu kesip, mühim adam yolu gözlemeye başladım. Babamın herhangi bir eve gelişinde giysem, diye düşünüp ima ettim; elinin tersiyle haydi ordan işareti yaptı: “En mühimsizinden başladın!” dedi. Zaten evin adamı, eve gelişinin ne özelliği var, demek istiyor. Ama ben, mühim adam olarak biricik babamda ısrarcıyım. “Babam sigaradan her gece sabahlara kadar öksürüyor, ben de yeni öneri sundum: - Törenle sigarayı bıraktıralım, ben de törende gömleğimi giyeyim. Annem ikinci ı’yı uzata uzata sert bir “Iııııh!” çekti. Bu düşüncemin de kabul görmediği anlaşılıyordu. … Bir gün bir haber geldi; ağabeyimin müstakbel kaynanası şöyle bir uğrayacakmış. Herhalde televizyon reklamlarında yeni ürünler gördü, yeni isteklerini sıralayacak. Dudu teyze bizim için en mühim insanlardan biri. Batırmadan kızını alıp abimin başını bağlayabilecek miyiz? diye düşüncelerdeyiz. Hazır fırsat doğmuşken, onun gelişinde giyeyim mi, desem ne olur? “Annee, Dudu teyze …!” dedim, hemen anladı, arkamdan “Duur!” dedi, durmayınca bir terlik fırlattı. Annem Dudu teyzeyi eline geçirse, bir kaşık suda boğacak, hiç giydirir mi? Artık umut kalmadı. Hani memlekette “Hort zort!” dolaşan mühim adam kaynıyor derler ya, iş benim limonküfüyeşil gömleğe gelip dayanınca, sanki hepsi maça gitti; ortalıkta kimse yok. Mis gibi gömleğim sandığın dibinde duruyor, ben hala eski gömlekle dolaşıyorum. Bu gidişle giyemeden modası geçecek. - Çık ortaya mühim adam. Elma desem de çık, armut desem de çık.”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |