..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam ciddi, sanat neşelidir. -Schiller
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bilim Kurgu > Eylem Yurtsever




23 Mayıs 2012
Twitter'da Yazmakta Olduğum Bir Tefrika İlk Bölüm  
Eylem Yurtsever
Twitter adresimde her gün üçer twit halinde bir tefrika yazmaya karar verdim. Bu da şu güne kadar yazdığım kadarı twitter adresim http://www.twitter.com/EylemYurtsever


:AGGB:
Silindir şeklinde bir cisim kontrollü bir şekilde yere doğru alçalıyordu. Küçük bir çocuktan başka kimse görmemişti bu cismi.
Cisim yere konduğunda silindirin çeperinden küçük bir parça kaydı ve silindirden küçücük bir şey indi. Çocuk inen şeyi tam olarak
Görememişti; çünkü çocuğun görüş alanına girmeyecek kadar küçüktü bu şey. Çocuk merakla silindire doğru ilerlediğinde ayaklarının dibinde
hareket sezdi ve eğildi. Küçücük bir insancık vardı ayaklarının dibinde. İnsancığın belinde insancığın yarı boyunda bir deri çanta vardı.
Üzerindeki her şey deriydi aslında. Bir pantolon, bir cepken ve bir çift çizme giymekteydi. Elindeyse esnek bir ağaçtan yapılma bir sopa
vardı.
İnsancığın gözleriyle çocuğunkiler çakıştığında insancık deri çantasından avize kristaline benzeyen ve insancığın üzerine oturabileceği
kadar büyük bir kristal alıp onun üzerine oturdu. Oturur oturmaz kristal havalandı ve çocuğun göz hizasına kadar yükseldi.
Çocuk insancığın cinsiyetini hala kestirememişti. "Merhaba," dedi insancığa; ama bunu derkken insancığın kendi dilini bildiğinden emin
olmadığından sesi tereddütlü çıkmıştı. İnsancık selamına karşılık verdiğinde rahatlamıştı çocuk. Ses tonu hiç de beklediği kadar tiz
değildi. Aksine boğuk olmasına rağmen harfleri telaffuz edişi kusursuzdu. Çocuk ona adını sorduğunda: "Aluva," diye cevapladı onu.
Çocuk hala insancığın cinsiyetini keşfedememişti. Sesi her ne kadar karakteristik de olsa cinsiyetsiz bir sesti. Kıyafetlerinden de belli
olmuyordu cinsiyeti. "Sen bir dişi misin yoksa erkek mi?" diye sordu utanarak. Garip bir soruydu ama sormak zorunda hissetmişti kendisini.
"Benim cinsiyetim yok. Bizler öldüğümüzde kafalarımızın içlerinden bir çocuk doğar... Biz böyle üreriz..." dedi Aluva çocuğa.
"Nereden geldin? Uzaydan mı?" "Evet..." "Neden? Burayı keşfetmek için mi?" "Çoktan keşfetmiştik burayı biz... Ben buraya
bir hakem bulmaya geldim." "Ne için bir hakem istiyorsun? gezegenine mi götüreceksin onu?"
"Bizler ayda yaşarız... Evet yaşadığım yerde yani ayda türüm arasında ciddi bir tartışma vuku buldu. İçinden çıkmanın bir yolunu
bulamayınca aklıma konu hakkında tamamen tarafsız ve önyargısız birisini sorunun çözülmesi için hakem olarak belirlemek geldi. Fikrim
kabul görünce de birisini bulmak için buraya geldim ben de..." "Nasıl birisini arıyorsunuz peki?" "Bilmem, önyargısız birisini istiyorum.
Genç birisini. Yaşlandıkça basmakalıplaşmış düşünce ve görüşleri olmayan birisini istiyorum... En basitinden uzaylı görünce afallamayacak
Birisi olsun diyorum..."
Çocuk kendisini işaret ederek "Hakeminiz ben olabilirim," dedi gülümseyerek. "Seni görünce hiç de afallamadım ben."
Aluva çocuğun gülümsemesine karşılık verdi ve: "kaç yaşındasın?" diye sordu? "On iki..." "Peki benimle geldiğinde kimse seni merak
etmeyecek mi?" "Ne kadar kalacağım seninle?" "Hiçbir fikrim yok. Zaten zaman kavramı çok farklı işliyor ayda dünyaya nazaran.
"Bilmiyorum... Belki de bir okul gezisine gidiyormuş gibi yapabbilirim. Babaannemin ardını araştıracağını zannetmem..." "Babaannenle mi
yaşıyorsun?" "Evet, ailem yurt dışında." "Peki, ne zaman hazır olursun?" Akşama hazır olurum. Nasıl gideceğiz? O küçücük silindire sığacağımı hiç sanmıyorum..." "O küçük silindir pekala büyüyebilir," dedi Aluva gülümseyerek ve silindire doğru yürümeye başladı.
"Bir sakıncası yoksa beni ve silindiri cebine koy ki birbirimizi aramak zorunda kalmayalım..." Çocuk gülümsedi. "Tamam, gel o zaman..."
"Ben silindire girdiğimde sen de silindiri cebine koy..." "Tamamdır... Ama bir dakika silindir cebime girecek kadar küçük değil ki."
"Sen orasını bana bırak. Ben ayarlayacağım onu. Sen gözünü silindirden ayırma, işlem bitince de cebine koyarsın." "Peki..."
Aluva silindire girdikten birkaç dakika sonra silindir yavaş yavaş küçülmeye başladı. Silindirin küçülmesi bittiğinde çocuk korka korka
elini silindire götürdü ve silindiri parmak uçlarıyla alarak cebine koyup evine, babaannesine doğru yürümeye koyuldu.
Babaannesi yumuşak huylu bir kadındı bereket. ondan izin almak kolay olacaktı... Nitekim hemen aldı izin. Boş bir arazi bulması
gerekiyordu şimdi de. Bir uzay aracına bindiğini insanların görmesini tercih etmezdi kimse... Çıkmaz bir sokaktan başka ıssız bir yer
yoktu etrafta. Oraya gittiğinde silindiri cebinden çıkarıp yere koydu ve tıklattı parmaklarıyla "çıkabilirsin," dercesine.
Parmaklarıyla tıklattıktan birkaç saniye sonra silindir gitgide büyümeye başladı. Çocuğun gireceği kadar büyüdükten sonra aniden büyümesi
durdu ve oval bir kapı açıldı çocuğun girmesi için. Çocuk silindire girdiğinde garip bir dekora rastladı. Silindirin iç çeperlerinde bir
sürü karmaşık çizgi vardı. Sanki bir çocuk bir kalemle rastgele silindiri karalamıştı... Çocuğun ilersinde, silindirin en ucunda küçücük
bir oyuk, oyuğun içersinde de kumanda paneliyle cücenin silindire yapışık koltuğu yer almaktaydı. Silindirin diğer ucundaysa çocuk için
tasarlanmışa benzeyen bir yolcu koltuğu vardı. Bu koltuk da silindire yapışıktı. Koltuğun önünde de gösterişli, birkaç çekmeceli bir masa
durmaktaydı. "Bu silindir nasıl böyle büyüyüp küçülebiliyor?" diye sordu çocuk merakla. "Sabun köpüklerinden baloncuk yaptığında balonlar
nasıl köpüğün miktarından daha büyük oluyorlar biliyor musun? Çünkü köpüğü üflediğinde köpük havayı da içine alıyor ve hava köpüğü
olduğundan fazla gösteriyor. İşte bu silindirin maddesini köpük olarak değerlendirebiliriz; ama hava yerine hayalgücünü kullanıyoruz."
Hayalgücü maddesel bir şey değildir ki. Soyuttur." "ah! Ne yazık ki dünyadakiler bunun kesin olduğunu iddia ettikleri için konu hakkında
araştırma yapmıyorlar ve gerçeği göremiyorlar... Evet hayalgücü somuttur. Eğer bu maddeyi un hayalgücünü de su olarak değerlendirirsek,
unla suyun birleştiğinde hamur olması gibi bu maddeyle hayalgücü birleştiğinde de bu uzay aracına benzer bir şey oluyor," dedi Aluva.
"Madde nasıl hayalgücüyle birleşiyor?" "Düzenek çok karmaşık ama bu silindiri bir kere bu maddeyle yaptıktan sonra her şey daha kolay
oluyor. Yani silindiri yapmak zor ama değiştirmek kolay. Bu şarj edilebilir pil yapmaya benziyor. İmal etmek ustalık ister; ama şarj etme
makinesine koyman pilin tekrar şarj olması için yeterlidir." "Ben de bu silindiri değiştirebilir miyim?" "Elbette değiştirebilirsin."
"Mesela masamın çekmecesinde kakaolu süt yapabilir miyim?" "Hmm, Evet ama o kakaolu sütün tadı ve kokusu... tamamen senin hayal
ettiğin gibi olur, kesinlikle gerçeği gibi olamaz. Hayal etmen için de konsantrasyon ve hayalgücü bolluğu gerekir... Bunun için deCC
bu maddeyle daha önce uğraşmış olman ve sınırlarını bilmen gerekir." Öyleyse aya hareket etmeden önce deneyeyim mi?" "Çok riskli olur,"
dedi Aluva ciddiyetle. "Hem aracın bozulmasına neden olabilirsin, hem de zamanımız kısıtlı ve acilen müdahale edilmesi gereken bir
anlaşmazlıkla karşı karşıyayız... Aya geldiğimizde seni bu işin ustalarıyla tanıştırırım ve kimbilir belki sana dünyaya götürmen için
bu maddeden biraz verebiliriz... Ama hiç vakit kaybetmeden aya hareket etmeliyiz. Koltuğa otur ve rahatla. yirmi dakika içinde aydayız."
Yirmi dakika geçmişti ve aydaydılar. Aya konar konmaz hemen silindirin kapıları açıldı ve indiler. İlk gördükleri şey bir sürü uzaylının
çevrelerinde bir çember oldukları halde hepsinin Aluva'nın kristaline benzeyen kristallerinde çocuğun göz hizasında beklemeleriydi. Çocuk
etrafındakilere çekincen bir edayla gülümsedikten sonra içlerinden biri öne çıkarak konuşmaya başladı:



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bilim kurgu kümesinde bulunan diğer yazıları...
Twitter'da Yazmakta Olduğum Bir Tefrika İkinci Bölüm
Senaryomsu Öykü

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Umutsuz Bekleyiş
Kiralık Katil - 2
İki Kurt Yoldaş
Birliğin Tapınağı
Bir Tanrı Yaratmak
O Gün
Zavallı Romantik
Kiralık Katil - 1
Mağarada
İlahi Kişi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Doğmadan Ölen Bir Bebeğe Ağıt [Şiir]
Tavşan Dağı Sevmiş, Dağ Bilmemiş: [Şiir]
O Kokuyu İstiyorum [Şiir]
Bihaber: [Şiir]
Bir Denizbörülcesi [Şiir]
Orhan Veli'nin Son Şiirine Bir Nazire [Şiir]
Kendime Bakmak [Şiir]
Sürünüyorum [Şiir]
Onlar [Şiir]
Kanlı Bir Güneş Doğacak [Şiir]


Eylem Yurtsever kimdir?

Evrende, bir toz zerresi kadar küçük, ve bir temel taşı kadar önemli ve vazgeçilmezim ben. Sizler de öyle.

Etkilendiği Yazarlar:
İhsan Oktay Anar, R.a.Salvatore, Robert Jordan. Yaşar Kemal, J.R.R Tolkien, Homeros, Jack London, Elif Şafak, Michael Ende, Jose Marura De Vasconcelos, Cengiz Aytmatov, J. K. Rowling, Stephen King, David Eddings, Kanat Gürün, bir yazar olmamasına rağmen A


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Eylem Yurtsever, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.