..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Ulaş Tuzak




14 Ocak 2012
Elektrik  
Ulaş Tuzak
Elektrik gidince neler olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bir insan hayatında ne gibi değişimlere yol açabileceğini ve nasıl etkiler yaratabileceğini mesela?


:BDDJ:
Bir başına, yapayalnız yaşıyordu. Birlikte vakit geçirebileceği bir arkadaşı bile yoktu. Her zamanki gibi öğleye kadar uyumuş ve sağa sola dönerken sırt ve omuzlarının ağrısından kalkmak zorunda kalmıştı, her ne kadar yapacağı bir şey olmadığı için kalkmak istemese de..
Yine her zamanki gibi kalkar kalkmaz laptopunu kucağına alıp internete bakınmaya başladı uykudan şişmiş gözlerle. Her sabah yaptığı ilk iş buydu. Biraz sonra aniden elektrik kesildi. Ve ne olduysa ondan sonra olmaya başladı.
Elektrik kesintisinden sonraki ilk tepkisi, karnının açlıktan acıdığını fark etmesi oldu. Miskin hareketlerle, oflaya puflaya doğruldu ve mutfağa gitti. Epeyce zayıflamıştı, neredeyse kemikleri belli oluyordu. Hızlı hızlı bişeyler atıştırıyordu. Gözüne ilk ne çarparsa, zeytin, peynir vs. bir yandan da düğmeye basıyor, açıp kapıyordu ampulün anahtarını, elektrik geldi mi diye kontrol ediyordu. Karnını üstün körü doyurduktan sonra elektriğin halen gelmediğini görünce bu kez yapıcak bişey bulamadığından can sıkıntısına yenik düşerek dağ gibi olan bulaşığa girişme kararı aldı. Önce bir süzdü, iki süzdü sonra eldivenleri giyip süngeri aldı ve deterjanı üzerine sıktı..
Zaman geçirmek adına baya bi titizlikle uğraştı ve sonunda bulaşıkları bitirip tezgahın üstünü tertemiz yaptıktan sonra tekrar bir umutla ampulü yakmayı denedi ancak elektrik henüz gelmemişti. Mutfakta yapabileceği herhangi bir işi de kalmamıştı şimdilik. Oflayarak mutfaktan çıkıp yatak odasına girdi. Dağınık duran yatağını ve çamaşırlarını katladı, düzenledi, topladı ve kirli eşyalarını ayırıp çamaşır makinesine doldurdu. Elektriğin olmadığını unutmuştu. Deterjanı koydu, makinenin prizini taktı, düğmesine bastı ve çalışmadığını görünce eliyle alnını tokatladı. ‘tüh ulan unutmuşum’ dercesine bir hareketten sonra çamaşırları bırakıp tuvalete girdi. Bu arada üç gündür büyük tuvaletini yapmamış olduğunu da fark etti. Çatır çutur işini hallettikten sonra ‘oh be’ diyerek tuvaletten çıktı. Acayip rahatlamış görünüyordu.
Ellerini yıkarken aynaya baktı ve sakallarının ne kadar uzadığını gördü. Elini sokup parmaklarını sakallarının arasında gezdirdi. Sıvazladı, kaşıdı ve sonunda kesmeye karar verdi. Tıraş makinesini eline aldı ama şarjı bitmek üzereydi ve çok zayıf bir şekilde çalıştı, durdu. Makası buldu ve sakallarını önce makasla inceltti sonra köpükledi ve jiletle daldı sakallarına.
Sakallarını kestikten sonra, elleri saçlarına gitti. Yağlanmış ve kepeklenmiş saçlarından fena halde rahatsız oldu. Üzerindekileri çıkarıp saçlarını yıkamaya karar verdi ancak şofbene bakınca elektriğin olmadığını hatırladı ve hemen mutfağa giderek ketle a su koydu. İçeri gidip temiz bir tişört hazırladı kendine ve geri gelip ketle a bakınca ‘hay allah’ deyip yine elektriğin olmadığını unuttuğunu anladı. Suyu tencereye boşalttı ve ocağın üstüne koydu. Gazı açıp ocağın çakmasını bekledi ama gözü aynı anda fişe ve prize gitti. Eli fişe yeltenmişken ‘ya ne yapıyorum ben’ dedi.raftan bir kibrit bulup çakarak ocağı yaktı.
Suyu ısıtıp saçlarını yıkadıktan sonra bir rahatlama hissi geldi. Aynada saçlarını havlu ile kurularken çeşitli mimikler yapıyordu. Gülerken dişlerinin sarılığını fark etti. En son ne zaman dişlerini fırçaladığını hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamadı. Diş fırçasını ald, iyice yıkadı ve temizlediğine kanaat getirdikten sonra macunu aradı fakat bulamadı. Fırça kutusunun içinden çıkardığı diş macununu sıktı ancak kapağı açık kaldığı için içi kurumuştu. ‘neyse’ deyip öylece fırçaladı dişlerini. Ardından birkaç kere gargara yaptıktan sonra tükürdü. Son kez bidaha baktı aynada kendine ve cımbızı alıp elmacık kemiklerinin üzerindeki kılları, tüyleri ağdaladı. Şimdi gözüne daha yakışıklı görünüyordu. İçine bir coşku gelmişti. Bir süre salonda kendinden geçerek dans etti. Yoruldu ama şarkı söylemeye devam etti. Ondan da sıkılınca kitaplığına yöneldi. Yarım bıraktığı kitabı eline aldı ve isteksizce okumaya başladı. Bir süre kendini kitaba kaptırdı. Havanın kararıyor olduğunu, yazıları seçememesinden fark etti ve cama gidip perdeyi araladı. Ancak perdeyi açtıktan sonra tekrar kitaba konsantre olamadı. Kitabı bir kenara attı ve oflaya puflaya kalktı. Ampulü kontrol etti ve elektriğin gelmemiş olmasına sinirlendi. Bu sırada cebindeki telefonu eline ilişti. Cebinden hevesle çıkarıp kurcalamaya başladı. Telefon rehberine ve eski mesajlarına baktı. Arayacak kimseyi bulamadı ancak eski mesajlarının arasında kendisinden uzun zamandır hoşlanan bir kız arkadaşının mesajını gördü. İlk okuduğunda umursamamıştı, ilgisizce okuyup ‘amaaann’ dedikten sonra unutmuştu bile. O an üzerinde durmadığı bu mesaj, şimdi onu duygulandırmıştı. Vicdansızlık yaptığını düşündü ve içi sızladı.
Kendini cesaretlendirip kızı aramayı denedi birkaç kez ancak her seferinde vazgeçti, yapamadı. Bir süre hiç bir şey yapmadan öylece bekledi. Sonra, canının sıkılmasından duyduğu rahatsızlığı bastırmak için hiç düşünmeden telefonu alıp kızı aradı. Kızla biraz zorlanarak ta olsa, eveledi geveledi ve onu yemeğe evine çağırdı. Kız zaten dünden razı olduğu için hiç naz yapmadı ve kabul etti.
Yere baktı ve süpürülmesi gerektiğini düşündü. Diğer odaya gidip elektrikli süpürgenin yanına geldi biran duraksadı ve geri dönüp balkona çıktı. Kapının arkasındaki tel süpürge ve faraşı alıp yerleri süpürdü. Sonra mutfağa girip dolabı açtı ancak dolap bomboştu. Alel acele dışarı çıkıp markete girdi. Birkaç bişey alıp eve geldi.
Masayı sildi, örtüsünü örttü, şamdanı koydu ve mumları yerleştirdi. Hava iyice kararınca mumları yaktı, kadehleri ve şarabı masaya koydu. Tam o sırada kapı tıklandı. Kapıyı açtı ve karşısındaki o güzel manzaraya hayran kaldı. Loş ışıkta öyle güzel görünüyordu ki kız, aşık olmamak elde değildi. Kibarca elini öptü ve masaya kadar eşlik edip sandalyesini çekti ve kızı masaya oturttu. Kendisi de karşıya geçip şarabı açtı ve kadahlere doldurdu. Tam kadehleri havaya kaldırmışlardı ki açık unuttuğu ampul yandı. İkisi de o an irkildi. Bir süre öyle birbirlerine bakakaldılar ve hemen ışığı söndürüp geldi, kaldıkları yerden romantizme devam ettiler..
Mum iyice erimiş, sonuna gelmişti. Biraz sonra o da sönecekti. Masadakilerin sarhoşluğu birbirlerine olan samimiyetinden belli oluyordu. Birbirlerine dolandılar, tam öpüşmeye yeltendiler ve mum bitti oda karardı..

ULAŞ TUZAK



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gökten Düşen Elma ve Aşkın Dayanılmaz Ağırlığı
Yine Bir Rüzgar Esti Kavaktan
Yine Bir Rüzgar Esti Kavaktan

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çanak Çömlek Patladı
Yasak Meyve
Bir Gece Ansızın...
Kadere İnanmayan Kader’in Kaderi
Tren Yolculuğu...
ve Ben Bir Başıma...
Atatürk'ün Dönüşü
U Şimdi Asker
İkibinonbir
Son Bir Ay

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşka Sabır Gerek [Şiir]
İzmir'in Sokakları [Şiir]
Bana Bi Şiirler Oluyor [Şiir]
İzmir"den Paris"e Yoktu Bi Tren... [Şiir]
Kendimi Bulamıyorum [Şiir]
Mış Gibi [Şiir]
Ruh&beden Ya da Şiş&kebap [Şiir]
Yüksek Yüksek Egolar... [Şiir]
İzin Ver [Şiir]
Buz Gibi [Şiir]


Ulaş Tuzak kimdir?

ilkokul yıllarında şiir yazarak başladığı yazın hayatına ortaokul ve lisede aşk şiirleri yazarak devam etti. üniversite yıllarında tiyatro ile tanıştıktan sonra daha edebi eserlerin etkisinde kalarak çeşitli deneme ve makaleler yayınladı. 1987-2004 bandırma, 2004-2011 izmir ve ekim 2011-halen istanbul'da yaşayan ulaş, oyunculuk ve yazarlığı sürdürmektedir.

Etkilendiği Yazarlar:
Ömer Hayyam, Neyzen Tevfik, Aziz Nesin, Can Yücel


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ulaş Tuzak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.