Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
İftar telaşı ve ardından yapılacak sıradan mutfak işleri bitmiş dünden beri ertelediğim ütü işine başlamaya karar vermiştim.Bu arada biraz günün haberlerini izledim daha sonra da NTV'de Prime Time'de yayına giren Doğada Çocukla Gezi adlı bir programın başladığını gördüm. Abuk subuk evlendirme ve tuhaf yemek, moda vb konulu yarışmalara göre oldukça anlamlı bulduğum bir programdı. İzledikçe daha da zevkli ve eğitici bulmaya başlamıştım. Serdar Kılıç rehberliğinde doğayı çocuklara tanıtmayı amaçlayan programın bu geceki tesadüfen izlediğim bölümünde yaşları 10-12 olan 2 erkek çocuk rehberleri eşliğinde doğayı tanımaya ve başa çıkabilmeye çalışıyorlardı. Deniz kabuklularını gören, tanıyan, yaklaşan , dokunan çocuklar ayrıca doğadan beslenecekleri, böcek, dalga, rüzgar sesleri, çalı hışırtıları altında kurdukları derme çatma çadırdaki tulumlarında geçirecekleri gece ile edindikleri birikimlerin ardından bir günü tamamlayıp diğer günün ışıklarını görerek ve belki o an için net tanımlayamadıkları izlerle, duygularla ayrılacaklardı oradan. Bir elim ve gözüm ütüde ve kırışık giysilerde iken bir gözüm de TV'de idi. Program içindeki birkaç minik diyalog çok hoştu. Rehber Serdar Kılıç'tan yengeci nasıl tutacağını öğrenen ve eline alıp tutan çocuklardan biri yine rehberinin uyarısı ile denize yakın bir kayanın üzerine bırakmalıydı onu. Bir süre, sanki bırakma istemiyor ya da uygun yer bulamıyor gibi oyalanan,'' Bunu nereden çıkarmıştık?'' diye sorup oraya bırakmak istiyor gibi davranan çocuk nihayet bir kaya üzerine yengeci bırakmış, o alışıldık yan yan yürümesi ve denize ulaşması sırasında elini uzatıp o minik parmaklarıyla sırtını okşamış ve hemen ardından çocuk saflığı ve muzırlığını bir arada barındıran bir tavır ile, bir yandan da bıraksalar gerçekleştirecekmiş gibi ve rehberinden; - Elbette hayır, hiçbir canlıya zarar vermemeliyiz... cevabını alacağını da tahmin ederek elini uzatarak şöyle dedi: - Üzerine bi tane patlatayım mı şimdi? Sonra hep birlikte uzaklaşmasını izlediler bir süre. Sıra gece olup da derme çatma çadırlarında gece serinliğinden tulumlarının sıcaklığına sokulup uyumaya çalışırken biri de şunu deyiverdi: -Yastık mastık gibi bir şey yok mu burda? Aldığı cevap şuydu: - Giysilerini kıvırıp taşın üstüne koy yastık gibi... Hoştu her şey. Onlarla birlikte orada olup, yosun kokulu kıyılarda denizden çıkan istiridye ve midyeleri tutup kabuklarını açıp protein değeri yüksek etleriyle beslenmek ve sabaha üstüme güneş doğarak martı çığlıkları ile uyanmak isterdim. Tabiatı tanımak ve çocuklarımıza doğru ve uygun bir şekilde tanıtabilmek gerek. Doğanın bir parçası olduğumuzun ve dengeyi bozmadan yaşamamız gerektiğinin farkında olarak yaşayabilmek umuduyla. Müşerref ÖZDAŞ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Müşerref ÖZDAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |