Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Dünden beri dikkatle izliyorum. Gerek ulusal medyada, gerekse sosyal medyada Srebrenitsa katliamı anılıyor. Binlerce insan duygularını satırlara döküyor; vahşeti lânetliyor. Gazeteler büyük puntolu başlıklarla, boy boy resimlerle katliamı anlatıyor; Sırp katillerin vahşetini ve encâmını okurlarına ulaştırıyorlar. Televizyonlar özel anma programları yayımlıyorlar... Keza Başbakan Erdoğan da bir konuşmayla anmaya katılıyor. O da vahşeti lânetliyor... Sosyal medyada satır satır yazılarla bu anmaya ve hunharlığı lânetlemeye bu fakir de iştirak ediyor. Ama içimde çok büyük bir burukluk var... Türkiye’de insan haklarına saygılı her görüşten insanın yanı sıra, özellikle İslâmî kesim Bosna’ya sâhip çıkıyor ve Srebrenitsa katliamına çok gür bir sesle tavır koyuyor... Her nedense aynı kesim ya da kesimlerin sesi, iş Hocalı katliamına gelince ya hiç çıkmıyor ya da çok cılız çıkıyor... Hiç kimseye haksızlık etmek istemiyorum ama son üç gündür yükselen sesler, nedense 25, 26, 27 Şubat günlerinde Hocalı katliamı için hiç duyulmuyor... Ne kadar çok hazin, ne kadar çok ibretlik bir durum değil mi?! Müslüman ise Müslüman... Türk ise Türk... Hiçbiri olmasa da insan ise insan... Vahşet aynı vahşet... Hunharlık aynı hunharlık... Katliam aynı katliam... Ölenler orada da burada da silahsız ve korumasız insanlar, kadınlar, yaşlılar, çocuklar... Hiç gözümün önünden gitmeyen bir sahne... Karabağ kırgınından kaçıp kurtulabilenlerden bir yaşlı kadın, karların üstüne çökmüş bir taraftan yaşadığı acının tesiriyle iki eliyle başına vurup saçını yoluyor, diğer taraftan avazı çıktığı kadarıyla bağırıyor: “Harda Musulman varsa bize kömek elesin! Ay havar, ay kömek Musulmanlar!” Utanıyorum, dilim varmıyor söylemeye ama belki de en iç kanatan gerçeği ona bağırarak söylemek isterdim: “Sadece Musulman olmak yetmir ana can. Üstüne bir de Sünnî Musulman olmalısan ki havarına ses versinler!..” Bu mudur dostlar? “Hayır, değildir” diyenlere o günlerde Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal’ın sözlerini hatırlatmaya gerek var mı? “Onlar Şiî’dirler. Bizden değiller, İran’a daha yakındırlar...” Bu sözlerin açtığı yaraları sarmak kaç yıl sürdü, biliyor musunuz? Sonrasında Rusların desteğiyle Ermeni çeteleri, Karabağ’ı yakıp yıkarken; sırf yaralıları taşıyabilmek için iki helikopter isteyen merhum Elçibey’e olumlu ya da olumsuz cevap dahi vermeyen bir Türk hükûmeti... Avrupa’nın göbeğinde yapılan katliama seyirci kalan Batılı güçlerden ne farkımız var? Boşnak soykırımının müsebbipleri, geç de olsa teker teker yakalanıp uluslar arası mâhkemenin huzuruna çıkarılıyorlar... Önce Slobodan Milosevic, Lahey’de kurulan Savaş Suçları Mâhkemesi önüne çıkarıldı. Yargısı bitmeden 2006’nın Mart ayında geberdi... Daha sonra Radovan Karadzic, bu yakınlarda da Ratko Mladic aynı mâhkemenin önüne çıkarıldılar... Bir şekilde cezalarını çekiyorlar, çekecekler... Ya Hocalı katliamını gerçekleştiren katiller? Masum insanları bir çırpıda hunharca öldüren Ermeni çetelerinin komutanlarından, önce Robert Koçeryan Ermenistan devlet başkanı oldu. Daha sonra da onun yardımcısı Serj Sarkisyan... Avrupa, Boşnak katillerini birer birer yargılarken; biz de bu iki katile devlet başkanı muamelesi çektik... Önce, uyduruk bir Karadeniz bilmem ne iş birliği adı altındaki kuruluşta Rusya ve Batı’nın tazyikiyle Ermenistan’ı da aramıza aldık, Sonra da bu uyduruk kuruluş nedeniyle Koçaryan katilinin topraklarımıza ayak basmasına izin verdik... Son zamanlarda da gene Batı’nın baskısı nedeniyle Cumhurbaşkanı Gül, bir maç bahanesiyle kalktı Ermenistan’a gitti ve bir başka katilin elini sıktı, yan yana oturup maç izledi... Bursa’daki maçta da Azerbaycan bayraklarını yasaklayan badem bıyıklıların, tarih huzurunda bu millete verecekleri hesabı da pek merak ediyorum doğrusu... Karabağ’ın işgali ve Hocalı soykırımı bütün Türk milletinin kalbindeki yaradır... Hocalı soykırımı, sadece Türk milletinin değil, insanlığın kalbinde yara olmalıdır. Soykırımlar insanlık suçudur çünkü... Bugün, Azerbaycan’ın başındaki basiretsiz zat nedeniyle; ne Karabağ meselesinin çözümü, ne işgal altındaki Azerbaycan topraklarının azad edilmesi, ne de Hocalı’nın yüreklerde açtığı yaraların soğuması mümkün görünmüyor... Dış meselelerde, hiç gözünü kırpmadan yumruğunu masaya vuran, son elli yılda en cesur dış politikaya imza atan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Karabağ meselesinde çok hevesli görünmemesinin esbab-ı mucibesi de bendenizin merakına muciptir doğrusu... Hülâsa... Hiçbir katliam, hiçbir soykırım; Hocalı soykırımı kadar sâhipsiz kalmamıştır. Gerek Türkiye’den, gerekse Azerbaycan’dan bir avuç Türk milliyetçisinin hem içeride hem de dışarıda verdiği mücadele olmasa, bu katliam çoktan unutulup gidecekti... Hiçkimse bu katliama sâhip çıkmayı, sırf milliyetçi duygulara, ya da daha da ileri giderek şovenizme bağlayamaz! Bu, bir insanlık dâvâsıdır. İnsanım diyebilen herkesin dâvâsı olmalıdır... Karşıdaki düşman, bir fiskeyle yıkılabilecek zayıf Ermenistan devleti değildir. Başta, o coğrafyada stratejik çıkarları olan Rusya olmak üzere; dinî bağlarla Ermenileri kendilerinden sayan Batılı haçlılardır. Bu denli güçlü bir düşmana karşı susmuş, büyük bir katliamı görmezden gelen bir Türk milleti de benim içimi burkuyor... Cahit Kılıç İstanbul, 12.07.2011
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |