Yûşa Irmak

Yalnız Yıllar

Büyümeyi önlemek mümkün değil ve büyüyen yalnızlıklarımızı
Büyüdükçe yalnızlaşıyor insan.
Aslında kendine dönüyor, aynaya bakmaksızın kendini görmeye çalışıyor kendi içinde.
Kendisini aramaya ve bulmaya yöneliyor.
Yoğun bir arayış bu.

Kendini Bilmek

İnsan erdemleriyle yücelir. Erdemler içinde ilk sıraya: kendini bilmeyi koyabiliriz. Belki borsalarda, kurlarda değil ama gerçeği bilen gönüllerde kendini bilenin değeri yükselir

Şarkılar Neyi Söyler?

Bu zamana kadar üretilmiş ve bundan sonra üretilecek olan tüm sanat ürünleri, üretildikleri ve üretilecekleri dönemin rengi, nüktesi, duygusu ve sorunlarıyla dolu olacaktır

Ruh-i Revanım

Söze değer veren, kem sözle kırılan, az sözle küsen, çok sözle yorulan yolcum; yurduma kurulmuştu bunca yıldır tüm dertleriyle
Şimdi sustu da ne oldu, ne çıktı?

Bu Seviye Merkeplerde Yok!

Bu ülkede hava hep dumanlı hep puslu Hâl böyle olunca bu havalarda, insanların içinde göründüklerinden daha fazlasını barındırdıklarına şahit oluyorsunuz. Öyle ki oturup konuşulabilir, oldukça makul aynı zamanda mutedil adamlar ve kadınların yerine saldırgan, hırçın, gözü dönmüş bir yaratık karşınıza çıkıyor.

Hiç Bitmeyen Deneyim

Küçük bir çocukken bir an evvel büyümek için sabırsızlandığımı düşünüyorum şimdi Belli ki bir şeylerden hoşnut değildim. Yani, 7 kardeşin en küçük olanıydım ve annemle babamdan sonra büyük kardeşlerimin ayak işlerinin hepsini ben yapmak zorunda kalıyordum. Her ne kadar bu duruma sinir oluyor olsam da kardeşlerim tavır alırlar

Aklımın Çengeline Takılanlar

Çok sıradan bir öğle yemeğiydi bizimkisi. Yeni evlenen hanım bir arkadaşımla; havadan, sudan, işten, geçmişten, gelecekten sohbet ediyor bir taraftan da ne güzel kahvelerimizi yudumluyorduk Ne ara konu zamanın kıymetini bilmeye geldi inanın ben de anlamadım ama tam iki saat boşa geçirilen saatleri konuştuk

İyi ve Kötü Krallar

XIII. yüzyılda eski bir Çin denemesinde Wang An-şı şöyle sorar: İnsanlık, hakseverlik, iyi davranış, sadakat, dünyanın ahlak esaslarıdır. Bu noktada krallarla diktatörler birdirler. Kralla diktatör ameli faaliyetlerinde birdirler; peki nasıl oluyor da şöhretleri başka başka oluyor?

Kurumuş Ağacı Yeşertmek

Edebiyat marangozluktan farklı bir iş değildir. demişti Gabriel Garcia Marquez; 1981de, Meksiko Citynin görülmeye değer, renk renk çiçekleriyle dolu eski ve şirin semti San Angel Inndeki evinin hemen arkasındaki ofisinde, Paris Review dergisinden Peter H. Stonea verdiği o uzun söyleşide. (Yazarın Odası, Timaş, Çev: Öznur Ayman)

Tolstoyun Karısı

Edebiyat tarihi bir gün bazı kadınların itibarını iade edecekse, söz konusu listenin başında Lev Tolstoyun hayatını kararttığı söylenen Sofya Hanım yer almalıdır. Zira biz onu, Tolstoyu ömrünün son zamanlarında evden kaçırtıp bir istasyonda acılar içinde ölüme terk eden acımasız, vahşi ve huysuz bir kadın olarak tanımıştık.

Azerbaycanlı Bir Gardaşın İstanbul İzlenimleri

Yaklaşık 6 yıl önce birkaç arkadaşla birlikte Beyoğlu Belediyesinin düzenlediği bir fotoğraf sergisini gezmeye gitmiştik. Bu sergide kendi fotoğrafları da sergilenen Azerbaycanlı fotoğraf sanatçısı Ramiz Samidov isminde sanatçı arkadaşla tanışmıştım

Fikirlerin Namusu

İster devlet, ister birey planında olsun fikri namuslu olmak önemli bir konu Rahmetli Ali Fuad Başgil bu konunun üzerinde çok durmuştu. Herhangi bir meselede objektif olunabiliyorsa, o anlamlıdır yoksa objektifliğin dürüstlükle zerre kadar ilgisi kalamaz. Odağından çarpıtılmış bir bakış açısının, objektife zaten yanlış şeyleri yansıtacağını bilmek gerekir.

Görmeyi Öğrenmiş Gözler

İçim dışım, sağım solum, önüm arkam garip bir hüzünden ibaret Mıknatısın demiri kendine çektiği gibi ben de nerede bir hüzün varsa üstüme çekiyorum Arkadaşlar bile neden düşünceli olduğumu soruyorlar. Yapım böyle takılmayın bu ifademe desem de inandıramıyorum kimseyi Sanıyorum bu dünyayı ve içinde yaşam sürenleri fazlasıyla ciddiye alıyorum.

Aramızdaki Şeyler

Hüzün ve kederle, tahin ile pekmez gibi ayrılmaz bir ikili olduk, çıktık Böyle düşünceli, kederli anlarda insan, sığınacak bir liman bulamayınca, kitaplığına, kitaplarına sığınıyor Dün gece ben de tam da böyle hüzün sellerinde kulaç atarken kitaplığımdaki Dokuz Öykü kitabına sarılarak rahatlamaya çalıştım..

İlişkilerde Ekonomik Boyut

Bayadır kadın-erkek ilişkilerinin ekonomik boyutuna yönelik yazı yazmak istiyordum. Ancak konu çok hassas ve derin olduğu için elim bir türlü klavyeye varmadı. Fakat geçen hafta bir arkadaşımla bir alışveriş merkezine gittik ve oradaki mağazaları dolaştık. Hele bir tanesinin içerisindeki çeşit bolluğu ve ürünlerin ilk bakıştaki çekiciliğini görünce, son

Güz Yaprakları

Her ne kadar Antepde doğmuş, Adanada büyümüş olsam da kendimi hep İstanbulda doğmuş ve yetişmiş gibi hissederim. Neden böyle bir duygu taşıyorum bilemiyorum ama bu kentten bir hafta ayrılmak mecburiyetinde de kalsam hemen yüreğim sıkılıverir

Başa Dön