Roman Yazmak Korkunun Ötesinde Bir Şey...
Roman yazmak korkunun ötesinde bir şey...Öncelikle hangi konu hakkında yazacağını düşünmek sadece aylar değil, yıllar alabiliyor.
Roman yazmak korkunun ötesinde bir şey...Öncelikle hangi konu hakkında yazacağını düşünmek sadece aylar değil, yıllar alabiliyor.
Yazarlık, akademisyenlik, çevirmenlik ve yayıncılık mesleklerini kartvizitinde toplayan ender şahsiyetlerden biri olan Sabahattin Eyüboğlu, 1908 senesinde Trabzon'un Akçaabat ilçesinde dünyaya gelmiştir. Beş kardeşin(Bedri Rahmi, Nezahat, Mualla, Mustafa) en büyüğüdür. Ünlü şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun abisidir. Dedesi Hamdi Bey kadıydı. Babası ise I. Meclis'te milletvekili olan Rahmi
Her insanın okuma alışkanlığı farklı farklı. Bendeniz bir eseri sindire sindire okumayı severim. Geç olsun ama anlayayım, düşüneyim, kitapla konuşup dertleşeyim isterim.
Roman boyunca emperyalizmin hileleri tatlı tatlı hiç yorum katılmadan, sövmeden anlatılıyor. Örneğin fakir çocuklara okulunu bitirmesi için destek olunarak, daha sonra onların devlet katında iş bulmasına yardımcı olup, onlardan birçok bilgi topluyorlar.
Cemil Meriç'in şiir tadındaki yazılarıyla 12 Aralık doğum yıldönümünde anmak
Onun bu psikolojisi, 19.yüzyılın pozitivist felsefesini savunan düşünürleri çağrıştırıyor. Sanki rasyonalizmin güçlü ve zayıflar arasındaki dengeleri bozan seçiciliğinin insanı yalnızlaştırarak hayattan soyutlayacağını basiretiyle ön gören bir insanın tereddüdüne rastlıyoruz İvan’da. Fakat tercihini yine de rasyonalizmden yana yapıyor. Babasının kardeşi tarafından öldürüleceğini bilmesine rağmen suçun işlenişine göz yumduğu gibi
Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vazıh ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.
Fikret Kızılokun en çok sevdiğim artık kült bir şarkısı olan: Bu Kalp Seni Unutur mu?da geçen bu dize zaman zaman dilime takılır Başlıktaki söz ve şarkının tamamını mırıldanınca; halin susup, dilin konuştuğu ve sözün çürümeye başladığı bir zamanın bedbahtlarından bir bahtsız olarak, sessizliğin kalbindeki o sükunete giremediğimi de
bak tam karşımızda gecenin mumu
damla damla nasıl eriyor
nasıl doluyor ağzına kadar uyku şarabıyla
gözlerimin simsiyah kadehi
senin ninnilerini dinlerken /
Çoğumuzun Çeşmeler Kâşifi veya İstanbul Seyyahı olarak tanıdığı Ruşen Eşref Ünaydının Diyorlar ki kitabını lise çağlarımda okumuştum. Hatta 10 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı bu eseri ortaöğretim öğrencileri için tavsiye eserler arasına alınca sevinmiştim. Ancak benim kadar sevinmeyen arkadaşlarım olduğu gibi bir sürü yazarın kitabın tavsiye edilmesini eleştirdiklerini
Meşgalemiz Edebiyat ise eğer sevgiyi ötelemek mümkün müdür?
Aksine eşitlikçi ve bizcil sevgi dolu bir selam, paylaşmaya dair nice nice güzellikler doğurur. Edebiyat da böyledir işte
bambaşka dünyalarla buluşturur.
Edebiyat insanlığa çok önemli bir misyon da yüklüyor peki bunun farkında mıyız? Bu
Ünlü Avusturyalı yazar Barbara Frischmuth'un 9.3.1996 tarihli Konya ziyareti üzerine.
Yazarın bu yapıtında okumaya başlar başlamaz ‘İmparator’ adlı romanından farklı bir söylem geliştirdiği fark ediliyor. İmparator’daki o paraya tapan-çok iyi yansıttığı- atmosferden tamamen uzak, doğaya inmiş, ince ince betimlemeler, dağ hayatı, göçebe hayatı üzerine güzellemelerle okuyucuyu farklı bir yönden sarmalamış.
“Dört koyundular/ İlkini kestiler önce/ İkincisini haklarlarken tam/ Kaçmayı denedi üçüncüsü/ On metre gitti gitmedi..
Evler kişilerin yaşadığı küçük mekânlar, kentlerse büyük mekânlardır. Edip Cansever, "İnsan yaşadığı yere benzer" derken; kişilerin karekterlerinin oluşumunda coğrafyanın ve mekânın önemini vurgulamak istemiştir her hâlde...
hayatımızda yer alan, dünyamızda değişiklikler meydana getiren değişikliklere neden adapte olamıyoruz?
Gelin hep beraber dünyada üne kavuşmuş, kitapları milyonlar satan, hatta sinema filmine uyarlanan yazarların zihin yolculuğuna çıkalım.
Mistik Doğu coğrafyasından cımbızla çekerek Karsı ve Karsın kültürel şahsiyetinde bizi, özümüzü, özümüzün kültür devlerinden birini mukayese yoluyla anlatmaya çalışacağım dilimin döndüğünce, edebî gücümün yettiğince...
16 Şubat'da 12. Ankara Kitap Fuarı nihayet başladı... Sitelerden de şahsen ve gıyaben tanıdığımız bir çok kalemşor, şair ve yazar arkadaşımda fuarda yerlerini aldılar... Gençleri ve çocukları fuarlarda görmek gerçekten sevindirici ve bir o kadar da umut verici bir gelişme...