Yokluğun Varlığı (Mutluluk 3. Bölüm)
(UĞUR BOZKURT) 4 Ekim 2007 |
Dinsel |
| |
Hikayede, mazi ile istikbalin sanat yapısını birleştirme gayreti olarak tanımlanabilir veya geçmişin klasikleşmiş sanatını, gerçeği anlayabilme yolunda etkili şekilde kullanmanın mümkün olabilir mi? Sorusuna bir cevap niteliğinde mütevazı bir çalışmadır.
Hikaye de hayatı tanıma, hakikati kavrama, yaratılış ruhunu hissetmenin klasik bir yolu gösterilmeye çalışılmıştır. Canlılığın sadece insanlar ve hayvanlar âleminden olarak örülü bilinmemesi gerektiği, aslında baktığımız fakat göremediğimiz birçok güzelliğin farkına varıp günlük yaşamımızda uygulayabilmenin çabasıdır.
Hikayede, tüm canlıların konuşturulması, kişileştirilmesi söz konusu edilmiştir. Tamamıyla mecazi ve simgesel anlatımlar ön plana çıkmıştır. Manayı anlamak için insanın kendi içine dönmesi gerekir lakin kendi içine dönmesi için çevresinde saklı hakikatleri görmesi lazımdır. Görünen suretlerin içine nüfuz eden içsel tanımlamaları okuyabilme gayretidir.
Aşkın insan üzerindeki binlerce rengini farklı bir bakış açısıyla yada meteryalist dünyanın bize unutturduğu aşkı yeniden hatırlamak... |
|
Yokluğun Varlığı (Yalnızlık 2. Bölüm)
(UĞUR BOZKURT) 4 Ekim 2007 |
Dinsel |
| |
Hikayede, mazi ile istikbalin sanat yapısını birleştirme gayreti olarak tanımlanabilir veya geçmişin klasikleşmiş sanatını, gerçeği anlayabilme yolunda etkili şekilde kullanmanın mümkün olabilir mi? Sorusuna bir cevap niteliğinde mütevazı bir çalışmadır.
Hikaye de hayatı tanıma, hakikati kavrama, yaratılış ruhunu hissetmenin klasik bir yolu gösterilmeye çalışılmıştır. Canlılığın sadece insanlar ve hayvanlar âleminden olarak örülü bilinmemesi gerektiği, aslında baktığımız fakat göremediğimiz birçok güzelliğin farkına varıp günlük yaşamımızda uygulayabilmenin çabasıdır.
Hikayede, tüm canlıların konuşturulması, kişileştirilmesi söz konusu edilmiştir. Tamamıyla mecazi ve simgesel anlatımlar ön plana çıkmıştır. Manayı anlamak için insanın kendi içine dönmesi gerekir lakin kendi içine dönmesi için çevresinde saklı hakikatleri görmesi lazımdır. Görünen suretlerin içine nüfuz eden içsel tanımlamaları okuyabilme gayretidir.
Aşkın insan üzerindeki binlerce rengini farklı bir bakış açısıyla yada meteryalist dünyanın bize unutturduğu aşkı yeniden hatırlamak...
|
|
Yokluğun Varlığı (Arayış 1. Bölüm)
(UĞUR BOZKURT) 4 Ekim 2007 |
Dinsel |
| |
Hikayede, mazi ile istikbalin sanat yapısını birleştirme gayreti olarak tanımlanabilir veya geçmişin klasikleşmiş sanatını, gerçeği anlayabilme yolunda etkili şekilde kullanmanın mümkün olabilir mi? Sorusuna bir cevap niteliğinde mütevazı bir çalışmadır.
Hikaye de hayatı tanıma, hakikati kavrama, yaratılış ruhunu hissetmenin klasik bir yolu gösterilmeye çalışılmıştır. Canlılığın sadece insanlar ve hayvanlar âleminden olarak örülü bilinmemesi gerektiği, aslında baktığımız fakat göremediğimiz birçok güzelliğin farkına varıp günlük yaşamımızda uygulayabilmenin çabasıdır.
Hikayede, tüm canlıların konuşturulması, kişileştirilmesi söz konusu edilmiştir. Tamamıyla mecazi ve simgesel anlatımlar ön plana çıkmıştır. Manayı anlamak için insanın kendi içine dönmesi gerekir lakin kendi içine dönmesi için çevresinde saklı hakikatleri görmesi lazımdır. Görünen suretlerin içine nüfuz eden içsel tanımlamaları okuyabilme gayretidir.
Aşkın insan üzerindeki binlerce rengini farklı bir bakış açısıyla yada meteryalist dünyanın bize unutturduğu aşkı yeniden hatırlamak...
|
|
|
! Şefkatsiz bir annenin sımsıcak bağrında buz gibi keser yürek ve ruhu acıkır bebeğin. Şefkattir sana Burak. Şefkattir seni kanatlandırıp o şehirde cananın yanı başına götürecek olan. Şefkattir sımsıkı yumrukları açan. Yürekleri açan odur. Yüreğindeki avuçları kapama ne olur. O an gönlün atacaktır tüm yükünü, gözyaşlarınla. Gözyaşın ab-ı hayat suyu olacaktır, dertlilere. Gözyaşın puttan yüreklere İbrahim’in baltası olacaktır. Kıracaktır tüm duygu tağutlarını. Gözyaşın atacaktır kötülüğü kendi şehrine. Sonra alacaktır iyiliği kendi şehrine, senin şehrine. Gözyaşın alacaktır ahını aşksızların berzahından ve kahredecektir aşksızları ansızın. Gözyaşın yastığını ıslatırken karanlıklarda, hiç üzülme, ruhun çıkacaktır aşkın miracına. Sorarken kendi kendine AŞK nedir? AŞK kimedir? AŞK nedendir? Niçindir? Nasıldır? AŞK ne işe yarar? Aslında aşkın sorularının değil sorunlarının olduğunu anlayacaksın. O Aşkın seni cananın şehrine götürecek kızıl bir gül olduğunu anlayacaksın. Aşkı sorular da aramanın gereksizliğini hissedecektir yüreğin. Emanet duygularla, emanet kelimelerle, emanet bir cesetle anlaşılmayacaktır aşk. Şahittir duygular; şahittir harfler, kelimeler, cümleler. Şahittir cesedin. Şahadet edecektir tüm azaların, âşık olduğunu. Aşksızlığın bataklığında boğulurken yürekler, sen can olup atacaksın el. Aşığa maşuk gerek. Âşık ol ki maşuku bulasın. Hasta ol ki derman bulasın. Derman bul ki şifa olasın.
|
|