Mektup
(TUGCE) 22 Mayıs 2006 |
Bireysel |
| |
Farkli bi veletti basindan beri. Deli ederdi, sabirlarini sinardi adeta. Dedigi dedik oldu hep. Hep baskaldiridi, isyankardi. Dunyayi sevmiyorsa bu haliyle, pesetmege niyeti yoktu, degistirecekti. Deniz’i kaplara sigdirmak olur muydu. Keske olaydi, komsunun cocugu gibi olaydi da Deniz’i, ayrilmayaydi yanlarindan. Oturaydi dizini kirip, evleneydi de torun vereydi keske. Ama o zaman o Deniz olmazdi ki.. |
|
Cenk'in Defne'si
(TUGCE) 14 Mayıs 2006 |
Aşk ve Romantizm |
| |
O: ‘ Cenk, cok usuyorum ben...’ dedi.
O’nun usumesine kiyamam ben. Holdeki kanepeye oturttum, ayakkabilarini, coraplarini cikarttim. Avcuma aldim ayaklarini, ovusturdum, hohladim, optum. Isiticiyi calistirdim. O soyunmaya basladi. Gozlerini araladi, gozlerime dikti bakislarini. Kanepede kaykilmis yatiyordu. Ayaklari avuclarimda. Beni tuttu, kendine cekti. Optu. Dudaklari ilik ilik, kirmiziydi. ‘Defne,’ dedim...
|
|
Platonik
(TUGCE) 13 Mayıs 2006 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Panama Kanali'ndan Kosta Rika'ya dogru yol alirken, gece nobetimin son saatlerinde, gun isimadan az once yazildi. |
|
|
Bir omuza yaslanip gevsemek, gozlerini kapayip kalmak, ona gore degildi. O, avini yerken bile tetikte olan aslanlar gibiydi. Hayattan payina dusen ne ise, koparip almaliydi. Gizli kapakli bir karsilasma, bir meydan savasi. Hayat denen arenada bilinmez bir guce karsi kilic salliyordu. Hincahinc dolu idi tribunler. Seyirciler, kana susamis caniler gibi tezahurat yapiyorlardi. Aldigi her kilic darbesi ile kirmizi kan damliyordu sari kumun uzerine. Izleyiciler nefeslerini tutuyorlardi o an. Kahkahalari patliyordu sonra, yuksek perdeden. O, yaralandikca daha da gucleniyordu. Agir kilicini goge kaldirip salliyordu yeniden. Bosluga savuruyordu, gorunmez dusmana dogru bir hamle, bir hamle daha.
|
|