..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > TUGCE




22 Mayıs 2006
Mektup  
TUGCE
Farkli bi veletti basindan beri. Deli ederdi, sabirlarini sinardi adeta. Dedigi dedik oldu hep. Hep baskaldiridi, isyankardi. Dunyayi sevmiyorsa bu haliyle, pesetmege niyeti yoktu, degistirecekti. Deniz’i kaplara sigdirmak olur muydu. Keske olaydi, komsunun cocugu gibi olaydi da Deniz’i, ayrilmayaydi yanlarindan. Oturaydi dizini kirip, evleneydi de torun vereydi keske. Ama o zaman o Deniz olmazdi ki..


:BACG:
- ‘Cok yalniz hissediyor kendisini, onu tek basina birakmayin,’ dedi doktor, elindeki not defterine bir iki satir karaladi, sayfayi kopartarak adama uzatti.
- ‘Iste, bunlar kullanmasi gereken ilaclar, ama dedigim gibi, onun ilaci, yaninda onu sevecek birilerinin olmasi,’ dedi.
Adam, ‘Ama Doktor Bey, ben her zaman yanindayim onun, her an,’ dedi.
Doktor, ‘Bakin, ben size diyorum ki, kendisini yalniz hissediyor, bundan sonrasi size kalmis. Benim diyeceklerim bu kadar. Ilaclarini mumkun olan en kisa zamanda temin edin, nasil kullanacaginizi da yazdim iste burda. Fazla da yapacak birsey yok malesef. Gecmis olsun.’
Adam basini one egdi, doktorun ayakkabilarina dikerek gozlerini ‘Sagol Doktor Bey, dediklerinizi uygulayacagim’ dedi. Doktor alasmarladik diyerek cikti.

‘Peh, yalniz hissediyormus kendisini... sen ne biliyorsun ki doktor bozuntusu, sen nereden bileceksin ki.’ Adam mutfaga gitti, dolabi acti surahiden bir bardak soguk su aldi. Bir dikiste icti suyu. Hava cok sicakti. Kapi, cam, pencere acik oldugu halde sicak uyutmuyordu. Balkona cikti, pijamasinin cebinden Malboro paketini cikardi, tek ihtiyaci olan bir nefes sigara idi. Sigarasini yakti, derin bir nefes cekti, birakti. Hafif bir uyusma hissetti, bedeni gevsedi. Sigaranin dumani hafif esen ruzgara karisti, aldi basini gitti sehre dogru. İsiklar... Her yer kose bucak isik dolu, her damin altinda bir isik, bir hayat. Bir sure oyle daldi uzaklara. En uzakta bir isik gordu, taaa uzakta. Dusundu, acaba o isigin sahibi olsa daha mi mutlu olacakti simdi? Uzun zamandir, yureginde bir agirlik hissediyordu. Bir kulce, yureginin ustunu mesken edinmisti. Sanki biri gelip kaldirsa su kulceyi kus olup, ucup gidecekti yurecigi. Ellerini korkuluklara dayadi, omuzlarini buzdu, basini sarkitti sokaga. Yalniz hissediyormus kendini, peh.

Sigarasini balkonun korkulugunda sondurup sokaga atti. İceri gecti, usulca onun odasina yurudu, kapinin araligindan basini uzatti, nefes alip verisini kolacan etti, uyuyup uyumadigini anlamak icin. Gogsu hafifce inip kalkiyordu. Gercekte kiris kiris olan yuzu, sirtustu yatiyor olmasindan olacak, gerilmis, sanki on yas genclesmis duruyordu yattigi yerde. Eskiden etli idi dudaklari. Hayal meyal hatirladi, guzel kadindi gencliginde. Ince pikenin altinda oylesine kucuk kalmisti ki, sanki bir kemik yiginiydi hafif hafif soluyan bu beden. Saclari terden alnina yapismisti. Yanina gitti yavasca, elini alnina goturdu, terini sildi, saclarini yatistirdi geriye dogru. Kadin hafifce inledi. Adam cekti elini hemen, uyandirmaktan korktu. Onu kaybetmek fikriyle urperdi birdenbire. Onsuz ne yapardi. Ne kalirdi geriye, elinde. Yapyalniz kalma dusuncesi ile cekildi kani, bembeyaz kesildi yuzu. Kotu seyleri kovmak icin aklindan, biseylerle mesgul olmaliydi. Ne yapacagini bilemedi. İcinden birsey yapmak da gelmiyordu zaten. Resimlere bakmaya karar verdi. Konsolun cekmecesinden fotograf albumunu cikardi. Albumun sayfalarini cevirirken elleri titredi. Guzel resimlerdi bunlar. Cok guzel resimlerdi. Delikanlilik pek bi guzeldi, diye gecirdi icinden. Zordu hayat, zordu hep, ama guzeldi iste. Onca aciya sikintiya ragmen, acikip guzel bir sofraya oturdu muydu insan, soyle istahla yedimiydi yemegini, oh derdi iste hayat guzel. Bogazina kadar batsa da insan, guzel bir kadinin koynunda unutuverirdi herseyi, oluverirdi en mutlusu dunyanin.

Iste bir resim, askerden kalma, eli tufekli Adem, ne kadar da gururlu bakiyor, sanki dunyayi kurtaracak. Dugununde ne de saskinsin Adem, kolunda Ayse’n var, guzel kiz, becerikli, genc, korpe, saglikli Ayse. Anan da uygundur demis, daha ne. Ayse’yi tutan sen, ne olacak simdi, der gibi bakmissin objektife. Olan olmus iste bak, senesinde kucaginda Deniz. Sen, Deniz’den alip da gozlerini, bakamamissin kameraya. Denize bakiosun, hayran hayran, Deniz uzaklara...Daha ilk gunden belliymis bak, akli fikri uzaklarda. Resimler... oynarken, yerken icerken, gulerken cekilmis resimler. Adem Bey, Ayse Hanim ve Deniz... Kimi resimde deniz kenarindalar, yere sermisler havlulari, Denizin kumdan kalesi nobet tutuyor basuclarinda, Ayse’nin hazirladigi borekleri goturuyolar lup lup. Kiminde ormana, piknige gidiolar meshur Murat131'leri ile. Adem Bey’in dudaginin ucunda sigarasi, soyle alttan bi bakis atmis, gunes vurmus gozlerine, kisilmis cizgi olmus gozleri. Ayse’nin bir resmi var, yazlik evin bahcesinde oturmus bacak bacak ustunde, omuzlarina bi hirka ilistirmis, ayaginda terlikler, Deniz’in yeni topladigi dutlari yokluyor, kurtlu mu degil mi diye. Ve Deniz...essek sipasi Deniz. Her resimde gozleri fer fecir okuyan Deniz. Gulusune kurban oldugu Deniz. Hep gurur duydu Denizi ile, laf soyletmedi kimselere ama kendi az soylenmedi kizina. Farkli bi veletti basindan beri. Deli ederdi, sabirlarini sinardi adeta. Dedigi dedik oldu hep. Hep baskaldiridi, isyankardi. Dunyayi sevmiyorsa bu haliyle, pesetmege niyeti yoktu, degistirecekti. Deniz’i kaplara sigdirmak olur muydu. Keske olaydi, komsunun cocugu gibi olaydi da Deniz’i, ayrilmayaydi yanlarindan. Oturaydi dizini kirip, evleneydi de torun vereydi keske. Ama o zaman o Deniz olmazdi ki...Ozlemisti kizini, burnunda tutuyordu yavrusu. Kalkti, mutfaga gecti, cayin altini yakti. Nasil olsa uyku tutmamisti artik bu saatten sonra uyumanin ne anlami vardi. Denize yazmaya karar verdi. Kagidi kalemi aldi eline, ne yazacagini bilemeden bakti oylece bos kagida bir sure, sonra basladi,

Deniz kizim,

Yavrum annen hasta, kendini yalniz hissediyormus, dedi doktor. Ben varim ama, yavrum, istersen gel,

Baban,
Adem Korucu

Sabah ilk is postaneye gidecekti. Belki Deniz’i gormek iyi gelirdi Ayse’ye. Ayse koylu kafali bi kadindi. Anlayamamisti hic Deniz’i. Kiz dedigin anasinin dizinin dibinde oturmaliydi ona gore. Cok kavgalar etmislerdi ana kiz. Adem Bey sessiz kalmisti hep, ana kizin arasina girmemisti. Ama kizinin tarafini tutardi gizliden gizliye. Ayse’ye belli etmese de, o hep kizini tuttu. Kiziyla iyi anlasirdi, cunku Deniz’i taniyordu, bazen sut liman bazen deli bozuktu Deniz, biliyordu. ‘Ilk is, sabah ilk is postaneye gidecegim. Belki Ayse’m yavrusunu goremedi diye boyle oldu, belki gorunce Deniz’i duzelir’, dedi kendi kendine ..

Mutfaktan caydanligin sesini duydu fokur fokur, saatine bakti, sabahin 5’i ... Kalkti cayi demledi, mis gibi kokusu yayildi tum eve demli cayin. Ekmegi dogradi dilim dilim, kizartma makinasina yerlestirdi iki dilimi. Bir tepsi cikardi, buyugunden, zeytini, peyniri, tereyagini, bali azar azar koydu kahvalti tabagina...ekmekleri ativerdi makina, nar gibi kizarmis odun ekmegini de koydu tepsiye. İnce belli bardaklara doldurdu tavsan kani sabah cayini. Aldi tepsiyi eline, yatak odasinin yolunu tuttu. Kapiyi iteledi ayagiyla, odada agir bir hava vardi, tepsiyi birakti konsola, pencereleri acti, perdeleri de sonuna kadar. Ayse’nin basucuna vardi, oturdu yanibasina. Elini alnina goturdu Ayse’nin. Soguk ter vardi alninda. ‘Ayse,’ dedi yavasca.. ‘Biraktin mi be Ayse, gittin mi haber etmeden usulca’ . Oylece kaldi yatagin basucunda, bakti bakti Ayse’ye. Kizgindi, kuskundu karisina.

Sonunda kalkti, salona yurudu yavas yavas, Deniz’e yazdigi mektubu burusturup koydu kenara, yenisine basladi...

Deniz,

Anneni kaybettik... Basimiz sagolsun.

Baban



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kim'im Ben?
Cenk'in Defne'si
Platonik


TUGCE kimdir?

Nymphe. . . ic deniz nymphesi,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © TUGCE, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.