İstanbul
(Ahmet Yağcı) 25 Nisan 2010 |
İstanbul |
| |
İstanbul...
Geçmişten günümüze uzanan bir asma köprü misali hala dimdik ayakta efsanevi bir başkent...
|
|
Aşk Üzerine
(Ahmet Yağcı) 25 Nisan 2010 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Aşkları yaşamak her zaman çok kolaydır ama o aşkları sonsuza kadar taşıyabilecek bir kalbe sahip olmak her zaman göründüğü kadar kolay olmaz. |
|
Zaman
(Ahmet Yağcı) 7 Ekim 2008 |
Yaşam |
| |
Zamanın ne kadar hızlı geçtiğinin hiç bir zaman farkındalığına varamadım. Varabileceğim zamanı iple çekerken, varabileceğimden kuşkuluyum... |
|
Gurbete Yolculuk
(Ahmet Yağcı) 10 Nisan 2006 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Elinden düşmeyen rengarenk bilyelerin, uçurtmaların, gökyüzünde uçan kırlangıçların, yamalı pantalonların, anneannesinin her gün hiç üşenmeden yaptığı kızılcık şerbetlerinin, dedesinin verandalarında kendisini kucağına alıp saatlerce anlattığı masallardaki en yakın arkadaşlarının yaşamın kendisi için çizdiği resmin kalıcı elemanları olacağını düşünürdü hep. Oysa o günlerden kendisine kalan tek miras kırk yaşına rağmen hala giydiği yamalı pantolonlardı. Belki de kendisine o yılları hatırlattığı için belki de zaten güç bela kazanabildiği parasına kıyamaması idi sebebi hala yamalı pantolonlarla dolaşmasının. |
|
|
Bugün işe çok erken geldim ve masamda biriken evraklara, elektronik posta kutumda bana ulaşmak için çırpınan mesajlara günaydın bile demeden kendimi ilk yazımın kollarına bıraktım. Bu ne büyük bir keyif, yazmak ve bir şeyleri paylaşmak. İlk aşkın heyecanı gibi çarpar bir yazarın kalbi, her yazısının bitişinde. O ana şahitlik eden ise genelde sabaha karşı isteksizce televizyonda oynayan bir film, bir gece yolcusunun radyo programı, ağzına kadar dolmuş bir küllük ya da bilmem kaçıncı kahveyi hiç yıkanmadan içine almış bir fincan olur. Benim bu anıma şahit ise ofisin camlarından içeri sessizce süzülen bir sabah güneşi.
|
|