Ben İstanbul"luyum!
(Nezihe ALTUĞ) 18 Nisan 2010 |
Kent |
| |
Bu dünyada anam olsa beğenirdi beni çünkü ben onun kuzgun yavrusuydum! O halde ben de içimi, sevincimi, hasretimi, korkularımı, hayallerimi cesaretle İstanbul’a ve doktoruma anlatacaktım. Benim adım Saadet Şefikay’dı. Ve dedikleri oldu. Darüşşafaka’ ya teslim etmiş beni doktorum. |
|
İstanbul'a Çağrı!
(Nezihe ALTUĞ) 27 Mart 2010 |
Kent |
| |
Roza haklıydı dönmeliydim! Benim etrafında döndüğüm merkez İstanbul ve Roza’ysa ayaklarımı yerden kesen bu durum iki korkulu rüyaya da koşmak demekti. İstanbul ve aşk! Bu iki sözcük kelimelerin sihriydi, Aşk kelimesi İstanbul kelimesinin yanına ne çok yakışmıştı. İkisine de aşıktım. |
|
İstanbul (Olmak Şehrinde Şey Olmak)
(Nezihe ALTUĞ) 20 Mart 2010 |
Kent |
| |
Hadi hep birlikte unutulmamak için, mutlu olmak için bu şehre ve bu yurdun insanlarına layık olmak için bu şehre hizmet etmeye var mısınız? Bu nu bir özür olarak da borçlu değimlisiniz? Şarkıların dediği gibi ‘Ah İstanbul! İstanbul olalı görmedi böyle bir keder’ sözleri bizi kışkırtsın! |
|
Bu Ben Miyim!
(Nezihe ALTUĞ) 6 Şubat 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Ey Kadınlar! Diye seslendi.’Tutkularımızın çektiği kanatlı arabalar bizi çılgınlıklara uçursun. Bırakın kendinizi erkeklere ve sizi ne zaman terk edeceğini bilmediğiniz endişeli sevgilere. Tutkunun tek renkten, tek sesten, tek korkudan, tek istekten oluşan çılgınlığına salın kendinizi! O karanlık kusursuz, düşüncesiz, görüntüsüz, sınırsızdı. |
|
İşte Bu!
(Nezihe ALTUĞ) 24 Ocak 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Amazonlar ağzının tadını bilmeyi, damaklarını ve midelerini sevmeyi öğretirlerdi tüm insanlığa. Soyluluğun geçmişinizden değil gittiğiniz yoldan geliyor mesajını vererek tüm kadınları geleceğin ekicileri olarak görürlerdi. Babalarınızın çocukları olmak yerine sizin yaratacağınız güçlü dünyanın çocukları olun diyen kadınlar yetiştirmekti amaçları. |
|
Saklambaç
(Nezihe ALTUĞ) 9 Ocak 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Kadınların üzerindeyken çıkardıkları sesleri banyo yaparken de, suları etrafa sıçratırken de yaparlardı. Bu kadar yıkanmalarına rağmen hiçbir suyun bunları arındırmayacağını ta o zamanlardan bilirdim. Şimdi önümdeki dosyalarda kadınlara ve kızlara yaptıklarını anlatsam da bir görseniz! Hayatlarında en çok memnun oldukları zaman soyunuk oldukları, çırılçıplak oldukları zamanlardır. |
|
Üşüdüm
(Nezihe ALTUĞ) 9 Ocak 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
yakın dostum Naz ailesi bunlara bir örnekti. Kadın, kocası ve kızları estetik harikası, çok güzel üç kişiydiler. Naz’da konakta büyümüştü. Bu konakları anlatmazsam hikayem anlaşılmazdı. Şaşalı görünen ama içlerinde ruhları çöküntülere uğramış insanlar barındıran mekanlar olarak görüyorum onları. Zaten başlangıçta olan taş temelleri kimse yıkamazdı ama binalar hep ahşap olan üst bölümlerinden yıkılır veya yanardı. Taş temellerden sonra tamamen kesme taştan olan birinci kat üzerine ahşap çatkılarla kurularak, çatkı aralarının ise moloz taşlarla veya kerpiç doldurulduktan sonra, duvar yüzeylerinin tatlı ve acı kireçle sıvanmış olmasıdır. |
|
Ben Güzel Miyim?
(Nezihe ALTUĞ) 27 Aralık 2009 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Parasal başarının en üstün değer olarak görüldüğü, pazarlamanın hakim olduğu bir kültürde insanlar arasındaki ilişkilerinde ticari ve iş piyasalarında geçerli olan alış-veriş yöntemleriyle gerçekleştirilmesine şaşmamak gerekti! |
|
Marka
(Nezihe ALTUĞ) 27 Aralık 2009 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Parasal başarının en üstün değer olarak görüldüğü, pazarlamanın hakim olduğu bir kültürde insanlar arasındaki ilişkilerinde ticari ve iş piyasalarında geçerli olan alış-veriş yöntemleriyle gerçekleştirilmesine şaşmamak gerekti!
|
|
|
"Haykırış" isimli öykümden bir alıntı:
Adam:
“Hayal hırsızıyım!… Ben geceleri mışıl mışıl uyuyanların rüyalarına girer, hoşuma giden hayallerini torbama doldurur, çalarım! Bu yüzden sabah uyananlar, içlerinde bir huzursuzluk hissederiler!…, bir eziklik duyarlar…! Ben; kutulardaki resimlerdeki kadın yüzlerini değil sadece ve sadece aramayı severim…! Senin aradığını ben biliyorum…! Sen kederli şehirlerden, şehirler şehrini arayacaksın…! Birbirimizi bir daha hiç mi hiç görmeyeceğiz…! İnan bana…! Aradığın o hayal değilim…! Ben… hiç…değilim! İnsan senin gibi severse aynı şekilde sevilebilmeyi hayal eder…! Bunu bir umut olarak…! Bunu bir onur olarak yaşar!…Sen bir birine baktığında dünyayı değil, birbirinizi gören adamı arıyorsun…! O hayal!… onu da ben çaldım” diyor.
|
|