Bir Büyüğe Danışmak Lazım...
(Denizci) 24 Eylül 2010 |
Ortamsal |
| |
Sen’ aklı baştan eden vasıflara sahip olan vefasız dilber; “ Yaşadıklarını inkar ve anılara ihanetinden mütevellit suçlu bulundun.! Bu günden itibaren unutulup, kalan ömürde asla hatırlanmamaya mahkum oldun”... |
|
Ne Çok Şey Öğrendim Senden Sonra Bir Bilsen.
(Denizci) 28 Ağustos 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Hayatın kendi halinde aktığını ve bizi pek de umursamadığını, kaderin mutlak var olduğunu; ancak kadere giden yolu seçmenin kendi tercihimiz olduğunu öğrendim… Geceleri bütün gerçekliği ile tanıdım; karanlık ve soğuk olduğunu, kahpe pusulara ve ihanetlere gebe olduğunu öğrendim… |
|
Denize İhanet Düştü
(Denizci) 27 Ağustos 2010 |
Taşlama (Kinaye) |
| |
İnce dudaklarında,
İhanet kızılı bir ruj vardır mutlak bilirim…
Bu dudaklardan dökülen sözcüklerin,
Kulaklara fısıldanan aşk dolu cümlelerin,
Yarın hatırlanmayacağını her buse de haykıran…
|
|
Gittiğinde
(Denizci) 24 Haziran 2010 |
Bireysel |
| |
Tozlu, sisli, puslu bir yolculuğa çıktım sebebini bilmediğim gidişinle; Ne yol belli, ne de yön, sadece hislerimle yürüyorum, yokluğunun hükümsüz olduğu bir yer arıyorum…
|
|
Bir Yıl Daha Bitti İşte, Bu Gün Senin Doğum Günün
(Denizci) 13 Nisan 2007 |
Yaşam |
| |
Bir yılı daha geride bıraktın nihayet,
Solmuş bir yaprak daha düştü hayat ağacından…
Ama sen yine de üzülme zamanın böyle hızlı akışına,
Üzülme isteksizce yitirdiğin solgun yaprağa…
Bak yeni bir Filiz veriyor taze bahar dalın;
Kısa sürede yerini alacaktır düşen kuru yaprağın…
|
|
Köprüleri Yıkmak İçindi Yaptıklarım…
(Denizci) 26 Mart 2007 |
Anı |
| |
El eleydik birlikte olduğumuz her dakika da, her saniye de… Birbirimize dokunmak nefes almak gibi gerekliydi, zorunluydu adeta bizim için, hayat buluyorduk birbirimizin gözlerine derinlemesine bakmaktan, doyulmaz bir haz alıyorduk dudak dudağa konuşmaktan… Aşk-sevgi denilen şeyin ta kendisiydi yaşadığımız, hem de görenleri kıskandıran, nazarlara davetiye çıkaran türden bir sevgi ve aşktı… Ben bazen bundan endişelenir ve sana söylerdim, sen de bana aklına getirme getirirsen başına gelir derdin, haklısın derdim ve getirmemeye çalışırdım, sonra bu endişemi unutur yeniden kaybolurdum mutluluğun kollarında seninle…
|
|
Mevsim Hala Kış, Üşüyorsundur Şimdi Sen.
(Denizci) 14 Mart 2007 |
Öyküsel |
| |
Oysa sen, onlarca sevinç çıkarabilirdin hatırlayabildiğin tek bir anıdan, sürekli üzerinde taşıdığın küçük bir hatıradan bile… Ne oldu sana böyle? Sadece kış mı? Rüzgar mı sadece buz kesmene neden olan? Ellerin, ayakların ve burnun hep soğuktu bilirim, ama sımsıcaktı yüreğin; Yüreğin hep sımsıcak gülerdi senin ve gül yüzüne yansırdı gülleri kıskandıran o gülüşün... Ne oldu sana böyle.?
|
|
Sen Yaşadığını Sanıyor, Tükeniyorsun...
(Denizci) 8 Şubat 2007 |
Öyküsel |
| |
Oysa kahpedir, haindir o geceler,
Maskedir alkollü gülen yüzler...
Sarhoşlukla gözlerine bakan gözler,
Arkasında sinsi düşünceler gizler...
Ve zayıf düştüğün o anı sabırsızlıkla bekler;
Etini yağmalamaya hazır haramilerce,
Pusu da, bekleniyorsun…
|
|
|
Sen benden giderken,
Yapışkan bir hüzün bıraktın geride…
Önce boş kalan ellerimdeydi sadece,
Sonra yüzüme bulaştı;
Yüzümden de yüreğime...
Şimdi sen yoksun;
Ve ben bir başımayım bu sahil de,
Yasını tutuyorum faili olduğun yitik Aşk'ın,
Hakkını vermeye çalışıyorum,
Sevgimin ödülü olan yalnızlığımın…
Dudağımda yarım bir sigara ve
Titreyerek söylediğim, anlaşılmaz bir şiirle,
Hiç durmadan yürüyorum...
Deli eden yokluğunun hükümsüz olduğu,
Huzurlu bir yer arıyorum...
Denizci...
|
|