|
• İzEdebiyat > İnceleme > Söyleşi |
21
|
|
|
|
. Söze, “Halk Hançeri”nden başlarsak; binlerce yıllık Anadolu Kültürünü, söylenceleri, destanları ve masalları ile Gılgamıştan ve Babil tabletlerinden alıp günümüze getiriyor. Halk masallarına değiniyor, Alaaddin, Kırk Haramiler, cinler gibi masal motiflerine gizlenmiş, çocuk tekerlemelerinin arasına sızan binlerce yıllık bir sözel tarihten bahsediyor. Bu sözel tarihin ana temasını haksızlık, adaletsizlik, istilacılar, barbarlar giderek sömürgeciler, emperyalistler ve kapitalistler oluştururken, “Halk Hançeri”nde halkın bunlara karşı verdiği savaş anlatılıyor. Sürekli kanayan ve kanatılan hassas coğrafyalarda ırk ve mezhep ayrımcılığını sorgulayan, altını çizen, çok güçlü bir anlatım görüyoruz. Yeni dünya düzeni başlığı altında sunulan ırk ayrımına, medeniyetler çatışmasına ve sürekli körüklenen mezhep ayrılıklarına çok ciddi göndermeler var.
|
|
22
|
|
|
|
Baktım sevimli bir tekir kedi de kelebekler ile oynama ve onları yakalama telaşı içinde zevkten dört köşe olmuş. Sıçrıyor, hopluyor, zıplıyor kimisine patileri değiyor kimisine değmiyor ve kedicik mutluluktan dört köşe. Kanatlarına bakıyorum hayranlıkla kimisi sarı beyaz, kimisi mavi beyaz, kimisi lacivert kırmızı adeta bir renk cümbüşü. Onları görünce insan Tanrının varlığına daha da fazla ve gönülden iman edesi geliyor... |
|
23
|
|
|
|
Önce hüznü, sonra umudu...
Tunay Bozyiğit ile söylesi
1-Tunay Bozyiğit kimdir?
1961 senesinde Iğdır ilinin Tuzluca ilçesinde, Kağın köyünde doğdum. Đlköğrenimimi Kağın ve Tuzluca’da, orta
öğrenimimi ise Iğdır‘da tamamladım. 1983 senesinde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde memur olarak çalısmaya
basladım. O arada Anadolu Üniversitesi Đs Đdaresi bölümünü bitirdi. |
|
24
|
|
|
|
Teslis İnancı ile kendilerinin Tanrı dediği varlığı üçleyen Hristiyan Dünyası Baba, Oğul Kutsal Ruh şeklinde kendilerine göre bir yaklaşım getirirler ki Rahman ve Rahim olan Allah Enbiya Suresi 22. Ayet de bu konuya gayet net açıklık getirmiştir... |
|
25
|
|
|
|
Goa Yayınları çok satan kitaplar yayımlamaya devam ediyor. Eddi Anter’in Kumbara adlı kitabı da çok satıyor. Kitabın yazarı Eddi Anter, ilk söyleşisini Akşam Kitaba verdi. Kitap çok hızlı bir şekilde okunuyor ve içinde pek çok kadın tiplemesi var. Ancak kadınlar daha çok hangi erkekleri tercih ederler konusu pek açık değil. Bir erkeğin düşünce şekli nasıldır? Karşı cinsten biriyle ilişkiye girmek, onu tavlamak için neler yapılır? |
|
26
|
|
|
|
Anneler babalar dua ederler çocukların illaki... Zor durumlarında gölge olurlar her türlü desteği de ellerinden geldiğince vermeye çalışırlar, ancaaak siz de eğer ki hayırlı bir evlatsanız eğer, yok annenize babanıza eziyet ediyorsanız eğer ki bir beddua etseler hayatınız kayar. Onların duaları da bedduaları da çok etkilidir, bilirseniz eğer... |
|
27
|
|
|
|
Dışarıda bile gezdirirken mutlaka tasması olmalı, çok agresif ve heyecanlı oldukları için, hareket eden her şeye, kedi, köpek, insan, önlerine gelen ne varsa saldırmakta bir an bile tereddüt etmiyorlar... Bu cins köpeklerin sahipleri de aslında sürekli uyarılmalarına rağmen, hala daha serbest dolaştırmaya kalkıyorlar ise köpeklerini, yazıklar olsun... |
|
28
|
|
|
|
Türkiye’nin diğer yüzü, çorak topraklar, mevsimlik işçiler, diz boyu sefalet, yoksulluğun içinde yüreklere umut kıvılcımları düşüren kocaman gözlü çocuklar. Daha moda olmadan çekilen belgeseller, sahici insanların, sahici hikayelerini anlatan, sahici bir adamın Fikret Otyam’ın 60 yıllık serüveni yansıyor “Gözler ve Yüzler” sergisine. İçinden hüzün akan fincan gibi iri gözleriyle Anadolu kadınları, sevimli keçileri, beyaz Ankara kedileri, şahmeranları, halk destanları ile bize farklı bir dünyanın kapılarını aralayan yağlı boya tabloları ve hayvanların gözünden dünyaya bakan konuşan fotoğrafları ile ‘Gözler ve Yüzler’ sergisi izleyenleri yüreklerinden vurdu. İşte bu serginin en civcivli anında yakaladık Fikret Otyam’ı.
|
|
29
|
|
|
|
Newton denen vatandaşın kafasına elma düşünce mi çıktı ortaya acaba bu Yer Çekimi Kanunu yoksa daha önce de var mıydı? Acaba daha önce kanun muydu, kanun hükmünde kararname miydi? Bunun tespitini iyi yapmak lazım... Newton biraderin kafasına elma değil de armut düşseydi ya da erik düşseydi farklı bir durum olur muydu?
|
|
30
|
|
|
|
Genç yazar ve internet fenomeni Reşat Çalışlar’ı uzun süredir tanıyorum. Uzun süreden beri entelektüel işlerle meşgul. Yeni Binyıl, Radikal, Habertürk, Milliyet gibi çeşitli gazetelerin çeşitli eklerine, Yapı Kredi Yayınları'nın Kitap dergisi ile Hayvan, Öküz ve Picus dergilerine deneme ve eleştiriler yazdı, yazmaya devam ediyor. Son yıllarda ise basılı yayınlardan uzaklaşıyor ve internet dünyasına yöneliyor. Medyatava, Onpunto, Siyahkahve gibi sitelere yazdı ve yazmaya devam ediyor. Ekşi Sözlük başta olmak üzere bütün sözlüklerde yer alıyor. Beni Kalbimden Vuranlar Var Ya adlı bir romanı var. Alman Lisesi'ni bitirdikten sonra, önce Darmstadt Üniversitesi'nde sosyoloji okuyan Çalışlar, Mainz Üniversitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat ve ardından Romanoloji bölümlerine kayıt yaptırdı. Madrid'e gidip İspanyolca öğrendi ve İspanyol üniversiteleri sınavına hazırlandı. Sonra Madrid Complutense Üniversitesi'ni kazandı. Bilgi Üniversitesi'nin Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu. Yeni deneme kitabı Arabesk Anarşi ilgi çekeceğe benziyor. Üç yıl önce Sabah gazetesinde ilk söyleşisini de bana vermişti
|
|
31
|
|
|
|
Bir solo çalışın ardından alınan alkış, müziğin en üst notalarına çıkarken duyulan haz, saksafonda oktav arayışı yapan sanatçının yay gibi gerilen bedeni, fotoğraf karelerine yansıdığı zaman izleyenlere çok şey anlatıyor. Konsere gitmeseniz bile, fotoğrafa baktığınız an neredeyse müziği, sanatçının çaldığı enstrümanın sesini, notaları duyabilirsiniz.
|
|
32
|
|
|
|
Bir futbol maçında, hem de Roma'da İtalyanlar ile oynarken Roma'yı niye yakalım arkadaşlar? Biz salak mıyız bu kadar? Gaz verilir de, böyle de olmaz bu işler... Uçakla Roma'ya indiniz, gidin adamlara ''Oğlum biz Roma'yı yakmaya geldik hem de çıra gibi. Yanımızda benzin gaz yağı, çıra, odun, bilumum aleteler var.'' deyin, deyin de adamlarda, hem kıçıyla gülsün, hem de ''Saf mısınız salak mısınız, sadece bir futbol maçı yapacağız ne bu havalar?'' desinler... |
|
33
|
|
|
|
Alper Altıntaş’ın Cinius yayınlarından çıkan Diriliş Operasyonu adlı kitabını, hemen bir çırpıda okudum. Metal Fırtına'dan daha farklı bir kitap. Hem askerliğin kurallarını öğreniyorsunuz hem de yeni bir roman anlayışıyla tanışıyorsunuz. |
|
34
|
|
|
|
Bir İngiliz Sicimi vardır bilirsiniz. ’’Asılırsan bile İngiliz sicimi ile asıl.’’ diye de beylik bir veciz söz vardır. İp, İngiliz ipi ise onun ucunu bile kaçırmamak lazım. Ha şöyle de bir durum var, ’’İpin ucu ...uşt’’ un elinde ise, o zaman kaçırabilirsiniz ipin ucunu, o ..uştlar da ipin ucunu kaçırdınız diye, size bir dolu sitemler etseler de kafanıza takmayın sakın. |
|
35
|
|
|
|
Kıbrıs’ın Tarihini şekillendirecek an, gelip çatmıştı. Sultan 2. Selim Vezirlerini Divan-ı Humayun’a toplamış ve kararlarını açıklamıştı: “Bu korsanların bizim için tehdit olmasına daha fazla izin veremeyiz. Bu, nasıl bir cüret ki yaptıkları yetmezmiş gibi bir de Mısır’dan bana gönderilen hediyelerin bulunduğu gemiye de saldırabiliyorlar. Kıbrıs Mutlaka alınmalı. Gazanız Mübarek olsun” diyordu…
Osmanlı Donanması, Kıbrıs’ın Batısından geçerek Adanın Güneyindeki Larnaka’ya demir atar. 170 Kadırga, 30 Kalyon ve çeşitli türlerdeki 160 gemiyle 360 parçalık donanmadan deniz adeta görünmez hale gelir. |
|
36
|
|
|
|
Yüreğimin beni götürdüğü yere, kulağımda geliyor, burnumda geliyor, dalağım da geliyor, böbreğimde geliyor, karaciğerimde geliyor... Maaile gidiyoruz hep bir yerlere de niye hep yürek götürmüş oluyor... Biri de ''Böbreğinin Götürdüğü Yere Git.'' diye kitap yazsa ben de taklalar atacağım billahi... |
|
37
|
|
|
|
O hiç bir zaman sıradan olmadı. Sorbonne'da hukuk okumak, 5 dili konuşabilmek, Paşanın yaverine bir kraliçe edasıyla; 'Çekiliniz, Paşayı göreceğim, ne için olduğu ise sadece Paşayı ilgilendirir' diyebilmek ve bütün bunları 22 yaş delişmenliği, cesareti ve bir hanımefendi zarafeti ile yapabilmek. Ne kadar baş döndürücü değil mi? Babası Uşakizade Muammer Bey'in dediği gibi 'Biz erkekler Latife, senin gibi bir kadın profilini içimize sindirebilmek için en az beş yüz yıllık gelenekler ve kuralların ağırlığını üzerimizden atabilmeliyiz.' Çağlar ötesine ait baskın bir kişilik. Ve 'Kurtuluş Savaşı'nın' en civcivli anlarında, yolları kesişen iki olağanüstü karakter : Latife Uşakizade ve Mustafa Kemal. |
|
38
|
|
|
|
Çok saygıdeğer, pek muhterem, kadirşinas ve dahi gerçekten de bizim için çok özel olan Canan Karatay Hocamız biz Şalgam Sularını öve öve bitirememiş. Yaaani biz de övülmeyecek bir madde miyiz? Bizim mutluluk hormonu olan seretoninin salgılanmasına büyük katkımız olduğunu da açık ve seçik olarak belirtmiş... |
|
39
|
|
|
|
Yanık bir türküde anmak onu. Yokluğunun keskin kokusu hala havadayken. Sonra, paylaşılan porselen gaz lambalarının titrek ışığı. İnatla, inançla dünya görüşünden ödün vermeden sürdürülen mücadele yılları. Demokrasiye aç, adı konmamış kitleleri bir araya getiren görkemli konserler. Sevenleri, hayranları ama en unutulmazı, insanın içini titreten o sesi. Yumuşacık kadife içinde açan bir kartalın uçuşu gibi öylesine insanı yüreğinden kavrayan o gümbür gümbür çağıldayan sesini. İşte bu sesi bir kez daha anımsıyor insan. Ruhi Su’nun eşi Sıdıka Su ile konuşurken. |
|
40
|
|
|
|
İlkönce sırtı kaşınan vatandaşlarımızın durumun ele alalım bakalım. Zaman zaman sırtı kaşınan bu vatandaşları bazı zaman bir kişi, bazı durumlarda da üç beş kişi birden kaşımaktadır. Kimine bir kaşınma yetmekte, bazısına da yetmediğinden ekstradan bir iki defa daha fazladan kaşınma seansları düzenlenmektedir... |
|
|
|