..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Numan Kurt




30 Mart 2011
Köyümde Düğün Var (Dı)  
Numan Kurt
"Ve 'Dom!' der davulun Uzaktan hoş gelen sesi Ona eşlik eder köyün öbür ucundan duyulan Zurnanın nefesi


:BACB:


KÖYÜMDE DÜĞÜN VAR(DI)
11/6/2009

"Hem ağlar hem giderim." dermiş gelin giden kızlar.Gelin arabasına binmek için baba evinden yaşlı gözlerle ayrıldıklarına göre, arabaya da binmek için can attıklarına göre, bu söz de boşuna söylenmemiş canım.Ben de oturdum bugün şu ağlayıp giden köyümün kızlarının nasıl bir düğünle gelin gittiklerini aklımda kaldığı kadarıyla anlatayım dedim. Azım,fazlam olursa yazımı okuyan değerli hemşehrilerimin yazı altına not düşerek bunları bildirmelerini isterim.
Köylünün düğünü harman kalkınca başlar.Ne zaman ki buğdayın parası cebe atılır,artık güz mevsiminde kesilmez davulun,zurnanın sesi.En başta da gençler bekler dört gözle bu düğünleri.Hem eğlenecekler hem de yeni düğünler için ancak böyle görebileceklerdir gönlünde geçen köy kızını. Dört gün sürerdi o yıllarda köyümde bütün düğünler.Bir cuma günü öğleden sonra bayrak kaldırılır dualarla.Çatısız damların çarpısına bir uzun sopayla ilştirilir aysız,yıldızsız al bayrak.Tepesinde irice bir soğan ya da elma vardır bayrak sopasının.
"Ve 'Dom!' der davulun
Uzaktan hoş gelen sesi
Ona eşlik eder köyün öbür ucundan duyulan
Zurnanın nefesi
Düğün başlamıştır artık
Ama henüz ilk gün
Ortalıkta yakın akraba
Bir de çocuklar
Düğün odasında da
Cümemmi'nin çayı
Hüseyin Usta'nın cümbüşü
Haydar Usta'nın kemanı
Adını unuttuğum köçeğin eteği ve zilleri
Biz bekleriz ki oynayacak köçekler
Düğün sahibi de gelecek konukları
Bekler"
Okuntu önceden dağıtılmıştır.Köydeki her eve,çevre köylerdeki tanıdıklara birer akide ya da sormuk şekeri verilmiştir.Ne gezer o zamanlar düğün kartı.Bayrak kalktıktan sonra allı pullu giyinmiş genç kızlar toplanırlar düğün evinde,dolaşırlar yüz elli hane köyü,ev ev baştan ayağa."Düğünümüz var Ayşe Bacı,Fatma Bacı!" diye diye davet ederler tüm haneleri.Biz çocuklar da hiç eksik olmayız,onların peşlerinden köyü dolaşırız. Düğün boyunca konuklar gelecektir çevre köylerden.Köylüye,konuklara verilecek yemeklere katılacak et için,hazırlanacak köfte için hayvan kesilir.Düğün boyunca gelen konukların dışında iki-üç sefer de toplu olarak tüm köylüye ve o anda bulunan konuklara yemek verilir.Bu ziyafetlerin baş yemeği ise sulu köftedir. Bir sofra etrafına oturan altı kişiye bu köfteden, kaşığı ilk daldıranların dışında sona kalanlara düşerse tabii.Her yemeğin sonunda da bir dua okunur.
"Önce çorba gelir sofraya
Sonra pek de sevmediğimiz
Bamya
Sanki tabak kıtlığı var memlekette
Aynı tabağa dalar,çıkar kaşıklar
Dolma gelir,patlıcan gelir
Hiçbirinin önemi yok
Sırada pilav,hele de köfte
Var ya!"
Her düğünde,düğün sahibinin evinden başka erkek misafirlerin ağırlandığı,ustaların çalıp söylediği bir de düğün odası vardır.Burası girişte küçük bir bölme ve büyükçe bir odadan oluşur.Özellikle Hacıbektaş'ın Engel köyünden gelen yukarıda ismlerini belirttiğim ustalar burada çalar,her konuk gelişinde köçek burada oynar.Köçek oynarken para atanları gıptayla seyrederiz.Hele büyüklerimiz bize de köçeğe atmamız için para vermişse onu yere atmak,köçeğin zillerle şakır şakır oynarken parayı sırtüstü yatıp ağzıyla almasını seyretmek zevkten dört köşe eder bizleri.Bu odanın girişi çayın kaynadığı yerdir.Gaz ocağının başında da genellikle Cümemmi (Cuma Coşkun) vardır.O rahmetli bağırdı mı biz çocuklar çil yavrusu gibi dağılırız.Bardakların bir leğende,aynı suda yıkanması o zamanlar dikkatimizi bile çekmezdi; ama şimdi düşününce öyle tuhaf geliyor ki...
Köyümün o zamanki düğünlerini anlatırken elbette halayı ve sinsini de anlatacağım.Şimdi hepsini unuttuğum halaylar davul-zurna eşliğinde "ağırlama" ile başlar,"mavilim ile biterdi.Giterek hızlanan tempoyla beş-altı halay peş peşe çekilirdi.Düğünün ikinci,üçüncü günlerinde öğleden sonraları kurulurdu bu halaylar.Hepsi de rahmetli olan Öksüz Haceli Emmi,Şıh Emmi,Göbekli Bayram ağabey gibi kişiler iyi halay çeken kişiler olarak kalmış aklımda.
"Ağır ağır başlar halay
Önce ağırlama
Sonra sırayla diğer halaylar
Adını unuttum çoğunun
Bir 'hoşbilezik' bir de'mavilim'
Kalmış aklımda
Bazen biz de dururduk halaya
Gözümüz halaybaşının
Ayağında
Ara sıra karşıya bakarız
Köyün bizi seyreden genç kızlarına
O zaman dolaşır ayaklar
Birbirine
Davul 'dum' deyince hızlıca
Atar biri elini cebine"
Düğün dört gün sürer de düğünde konuk eksik olur mu? İkinci gün başlar çevre köylerden gelmeye konuklar.Köyün dışında traktörlerle,silah atılarak karşılanırlar.O zamanlar halaylar çekilirken de gelin alındıktan sonra da çok silah atılırdı.Düğüne gelen konuklar çoğu zaman "Sen götüreceksin,ben götüreceğim!" diye kavgayla paylaşılır.Onlar "aziz misafir"dir artık düğün boyunca.Komşu köyden gelen konukları biz götüremedik, diye ağladığmı da bilirim ben. Akşamları da "Sinsin" oynanır.Daha çok ikinci ve üçüncü gün akşamları.Varil eskilerinin üstüne içi külle dolu bir sac konur.Külün üzerine yanık yağ dökülür.Bu kül ateşlendiği zaman uzun süre yanar.
"Çevrilir ateşin etrafı
Davul-zurna duvarın dibinde
Çalarlar sinsin havasını
Ve de şapkası geriye kaykılmış delikanlım
Eller arkada,baş dik,gözler fıldır fıldır
Uyar davul-zurnanın havasına
Dizlerin biri kalkar,biri iner
'Var mı bana yan bakan!'
Havasıyla
Köy yiğidim
Döner de döner
Tam bu sırada
Halkalanmış, ateşin etrafında
Seyredenlerden biri
Kurşun gibi
Fırlar ileri
Yetişirse dönen yiğidin sırtına
Olanca gücüyle indirir yumruğu
Kendisi başlar dönmeye
Devam eder gider sinsin oyunu
Ne zaman mı biter
Ateş ne zaman yüz tutarsa
Sönmeye"
Düğünün üçüncü günü ikindi üzeri kız evine "yenge" gidilir.Kız evi köyün içinde de dışında da olsa bu değişmez.Orada halaylar çekilir,silahlar atılır.Yenge grubundan birkaç kadın o akşam kız evinde kalır.Bu herhalde gelini ertesi güne hazırlamak içindir.Kız evi de yanlış hatırlamıyorsam orada bir yemek verir. Ertesi sabah güneş yükselirken,daha çok kuşluk vakti tüm köylü toplanır kız evinde.Kız evi başka bir köydeyse traktörlerle,minibüslerle yola düşülür.Kız evinin kapısına kıza verilecek çeyiz yığılmıştır.Gelenler ilgiyle seyrederler bu eşyaları.Sonra eli kalem tutan biri kız ve erkek tarafıyla birlikte bu çeyizleri değerlerini de belirterek bir kağıda yazar.Bu bir senettir.Ola ki ayrılma durumunda damat tarafı kız tarafına bu miktarı ödeyecektir.Eşyalar vagonetlere yüklenir.Hemen aynayı kapar bir genç ya da çocuk.Bahşiş alacaktır oğlan evinden.
"Sonra mı
Sonra kapıdan görünür al duvaklı gelin
Babasının ya da
Kardeşinin kolunda
Öyle dertli vurur ki
Gelin havasını
Davul ve zurna
Akraba da olmasanız
Siz de ağlarsınız
Orada"


Gelin silah ata ata eve indirilir.Hayırlı olsun dilekleriyle düğün biter.Ayrıntılı anlatacak olsam bu düğünleri bu yazı bitmez. O akşam "güvey giydirme", ertesi gün "duvak açma" gibi damat ve gelinle ilgili törenler olsa da biz burada keselim,yazımızı da eski kültürümüzü merak edenlere armağan edelim.






Numan Kurt



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gecenin Zifiri Karanlığı, Sis ve Sancı
İlginç Adamdı Benim Dedem
Yoksulun Gönlü Zengin
Müdür Koltuğunda Yatan Fare
Karanlık, Ağaran Yol, Köpekler ve Korku
Önce Gerçekler, Sonra Özlemler ve Hayaller
Dön Geri Bak
Alişen Emmi'nin Dükkânı
"Şıp" Diye Sevmişim Ben
Yunnak, Değirmen, Kömbe

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Adı Yaşar'dı, Yaşadı Mı!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bak, Kimler Var, Unutulur Mu Hatıralar [Şiir]
Yılların Ötesinden [Şiir]
Güzel Günler Yaşadık [Şiir]
Bölük Pörçük (4) [Şiir]
Bölük Pörçük (3) [Şiir]
Ben, O Köyü Çok Sevdim [Şiir]
Baharda Özlerim Memleketimi [Şiir]
Elele Gezmek İsterim [Şiir]
Gül Yüzlü Anaya Mektup [Şiir]
Dayım Fotoğraf İstemiş [Şiir]


Numan Kurt kimdir?

1951 Nevşehir-Hacıbektaş-Sadık Köyü doğumluyum. İlkokulu köyümde,ortaokulu Nevşehir'de,öğretmen okulunu Kırşehir'de,eğitim enstitüsünü Konya Selçuk Eğitim Enstitüsünde okudum. 1972'den 1998'e kadar Mucur'da ve Ankara'da çeşitli okullarda çalıştım. 1998'de Ankara-Batıkent Mobil Lisesi edebiyat öğretmenliğinden emekli oldum. On yıl çeşitli dershanelerde ÖSS hazırlık kurslarında çalıştım. Şimdi köyümle,köyümün insanlarıyla,okullarda yaşadığım ilginç olaylarla ilgili yazıları bu blogumda ve köy sitemizde yazıyorum.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Numan Kurt, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.