Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Zaman, eski zaman her zaman ki gibi, belki biraz daha karanlık, belki de kapkaranlık. Bir mum ışığında yol alsaydık keşke, fosforlu ateş böceklerini ellerimizden bırakıp. Kar yağmış geceye inat iz bırakmadan yürüyebilseydik ayak basılmamış sokaklardan caddelere, caddelerden zirvesine bayrak dikilmemiş yüce bir dağ bulsaydık kendi bayrağımızı dikebileceğimiz ve bayrak zirveye. Gecenin karanlığına aldırmadan diz boyu kar yığıntıları arasında elimizde yazdan kalan ateş böceklerinin ışında yürümek vardı ya hani sevgili, hani ilkbaharın gelişini beklemektense onu aramak vardı ya en sert kışların en ayaz gecelerinde. Gece soğuk diye kürkümüzün içindeki beden üşür mü kalp atışlarının en çarpışlı anlarında. Gülümsemelerinin içimde yaktığı ateş söner mi en şiddetli fırtınalarda, yanarda biter mi bu beden sen varken düşsellikten bir adım öteye geçip gerçekliğini keşfettikçe, parladıkça parlamaz mı gözler, gözlerden görünenler, gözlerimde ki fosfor sen oldukça. Nefesler kesilir mi hiç kalp attıkça, kalp dursa da sen durumusun akmaktan vazgeçip yürekten yüreğe. Hangi gece, hangi kış, hangi soğuk, hangi yağmur, fırtına, ayaz korkutur aşk sensiz dendiği anda. Hangi hayal gerçeğe yakındır hayat değim. Bir imkânsız hayalimiydi peşine takılıp yol aldığımız, yoksa bir gerçekmiydi hayal diye peşinden gitmekten korktuğumuz. Az önce sevdiğim bütün sorularımın sonuna nokta koyup, ben sana hayat dedim sevgili. Hayat = sen, ve sen en çok yaşamak için gerek duyulansın, bazen bir nefessin, bazen bir tatlı tebessüm, bazen güzel kokuları olan enfes bir yemek, bazen gülmeksin, bazen büyümek, en susuz kalınan anda bir vaha… En çokta koca bir gül bahçesindeki bir garip çiçeğe bülbülün şarkı söylemesi gibisin diyecektim ama içimden, benden çiçek olmaz olsa olsa deve dikeni olur diye geçiverdi. İşte ben bir garip çiçek dikenleri olan ve sen korkmadan yaklaştıkça dikenleri dökülen, boyunun uzunluğundan söylenen kelimeden vazgeçiveren. Bir çiçek bile değilken kendini çiçek ilan eden. Ben sana hayat dedim sevgili, en kurak çöllerde yaşam sürerken, kurumaya yüz tutmuşken, yeşilimi kaybetmişken, güneşin altında yanıp kavrulurken, kâbuslardan rüyalara sıra gelmezken… Ben Sana Hayat Dedim Sevgili gerisi boş, gerisi gereksiz, gerisi laftan ibaret…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sinan Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |